“TANIDIĞIM ÜNSÜZLER” adı altında yayımladığım kitabımda 41 tane tanıdığım ama yakınlarından başka kimsenin tanımadığı insanlarımızın örnek olacak davranışlarını yazdım.
Asıl olan ve duyurulması gereken, o kişilerin örnek olması için sessizce yaptıkları ve nefes alır gibi hayatlarını ona göre yaşayanların hayatlarından bir kesiti duyurmak için bu sütunda önce 2002 yılından bugüne kadar yayınladıklarım bir kitapta toplanıp Cantaş Yayınları tarafından yayımlanmıştı.
Bugünkü yazacağım şahıs değil, örnek bir köyün yaptıklarından bazılarıdır.
Elli yıl içinde İstanbul’a gelmiş babalar ve İstanbul’da doğmuş oğulların yaptıkları hayırlı işlerdir.
Not: Benim yazılarımda “oğul” kelimesi kız çocuklarla erkek çocukları içine alan bir kelime olarak kullanılır.
İmam Gazali/Ğazzali’nin (ö: 505-1111) “Eyyühe’-l veled/Ey oğul” isimli kitabında “Veled” kelimesiyle kız ve erkek çocuklara “oğul” denilmiş.
“Oğul” arıların yavrularını kovandan uçurduklarında o çıkan arı yavrularının hepsine “oğul” denir.
İstanbul’a ilk gelenler, sonra gelenlere öncülük yapmışlar.
İstanbul’un iyi, temiz, güzel insanları, mekânları, işadamlarıyla tanıştırmışlar ve böylece bozulmalarını engellemişler.
Anaokulundan koleje kadar okullar açmışlar.
Kendi çocuklarını okuttukları gibi başka çocukları da açtıkları eğitim merkezlerinde İslami bilgilerle de donatmaya çalışmışlar.
Onlardan biriyle bir konferansta tanıştım.
Köylerinin dağ köyü olduğunu, zorluklarla karın doyurulduğunu, onun için İstanbul’a babalarının geldiğini ama ailenin İslami usullerden uzaklaşmaması için çok çalıştıklarını anlattı.
Köyde çok az aile kaldı ama İstanbul’dakiler yaz aylarında yaşlılarımız 5-6 ay köyde kaldıklarını,
Gençlerin bir ay kalıp işyerine dönüp diğer kardeşini tatile gönderdiğini,
Köyde devamlı kalmada direnen yaşlıların bütün ihtiyaçlarının karşılandığını,
İstanbul’da yaşayanların bir derneğinin olduğunu ve üç yüz ailenin hepsinin üye olduğunu, doğum, hastalık, düğün ve ölüm gibi durumlarda hiçbirinin boynu bükük olmaması için her ihtiyacın dernekten gönüllü olarak karşılandığını,
İşlerinde iflas edenlerin iflas üzüntüsü çekmeden eski duruma getirildiğini,
İstismar edeceklerin kapılarını daha çocukluktan itibaren İslami ahlak eğitimi yoluyla kapatıldığı için bugüne kadar otuz yıl içinde istismar eden olmadı.
Köyümüzden başka bir şehre göç edenler için de eğitim, sağlık, ev, evlilik, iş kurma gibi yardımlar yapılır.
“Yardımlar yapılır” derken açıklama ihtiyacı hissetti ve “Ne lazımsa yapılır ve hiçbir eksiği kalmaz” dedi.
İllerde ve tüm ilçelerde kurulan “… köyü derneği veya vakfı” adı altında yardımlaşma yapan dernekleri veya vakıfları yalnız bayramlarda, düğünlerde, taziyelerde kullanmak için kullanmayın.
Yukarda yazdığım gibi, doğum, sağlıklı ve İslami değerleri öğrenip yaşama, ev, evlenme, eğitim, hastalık, iş bulma, işyeri açma… gibi konularda da yardım elinizi uzatınız.
Bulunduğunuz şehirdeki iyi insanlar, iyi, temiz yerler, salih insanlarla bir arada bulunma, büyüklere saygı, küçüklere sevgi eğitimini tatbik ederek öğretmeye çalışınız.
Kimseyle kavga etmemelerini öğretiniz.
Gül kokulu bir tek kelimeyle halledilecek kırgınlığı, kanla halletmeye kalkıp torunlarına da düşman bırakma geleneğini sürdürenleri bile yumuşatırsanız hem onlara hem kendi çocuklarınıza güzel bir hayat bırakmış olursunuz.
Kapitalizmin anıtı gibi duran Trump, komünizmin yetiştirdiği Putin ve Şi’nin dünyaya kan fışkırtmaktan başka bir şey yapmadığı görüldü.
Bütün köy ve şehirde yaşayanlarımız, yukarda anlattığım köylüler gibi yaşamaya başlarlarsa, on yıla kalmaz örnek, numune, misal bir millet oluruz inşallah.
Böyle bir ortamda yaşayan en fazla bozulmuş kabul ettiğimiz insanlarımızın gönlünde, günahla küllenmiş iman kıvılcımı, muhabbet rüzgârıyla açığa çıkıverir ve bir de bakmışsın, Sevgili Peygamberimizi öldürmek için gelen Ömer (Allah ondan razı olsun) gibi en önde o oluverir.
Bu konuda gözümün önünden geçen ve yaşayan örnekler var.
“Olmaz” demeyin, “bal gibi” olur.
Yorumlar
Kalan Karakter: