Bir Hadisi Şerif’de sevgili peygamberimiz:
“Küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz” buyurmuş.
Bir başka rivayette Sahabeden, Cabir (r.a.) rivayet ediyor; “
“Gaziler savaştan dönüp Rasülüllahın yanına vardıklarında onlara, “Hayırlı bir işten, küçük cihattan hayırla, büyük cihada döndünüz” deyince,” “Büyük cihat nedir” dediler.
O da “Kulun kedi nefsinin hevasıyla cihadıdır” buyurdu.” “Beyhaki, el Zühdü’l-Kebir, Hadis no 384,
Beğavi Hac süresi 22/78, Taberani, Zemahşeri Hac süresi 22/78, Razi Nisa 4/96, Alusi, Bursevi, Gazali Mizanü’l amel,”
“Küçük cihattan büyük cihada dönüyo¬ruz” demiş, Bedir veya Tebuk harbinden dönerken Peygamber (s.a.v.) Efendimiz.
Bu Hadisi Şerif’i günümüzde bir kısım arkadaşlar yanlış de-ğerlendirerek diyorlar ki “Allah’ı zikretmek cihada gitmekten evladır”, oturalım evlerimize zikir yapalım.
Namaz da Allah’ın emridir, Cihadda Allah’ın emridir.
Cihadın yüz çeşidi vardır, tebliğ için ilim öğrenmek, yaşamak ve örnek olmaktan savaşa kadar varan yüz çeşidi vardır.
Burada bahsedilen, savaştan dönenlerdir.
Savaştan dönenler, savaş esnasında da zikirlerini yapıyorlardı.
Hadisi yeniden okursak savaştan dönerken bu hadisi duyuyorlar ve soruyorlar “Büyük savaş nedir?”
Küçük savaş dediğimiz, fiili olarak düşmanla karşı karşıya savaşmak birkaç gün sürer, birkaç sene sürer, ama nefsle savaş son nefese kadar sürer ve hatta son nefes de şeytan bizi cehenneme göndermek için ne numaralar yapar bize.
İki cihad da birbirinden ayrılmazlar
Bu Hadis için Hadis kritikçilerimiz, “Zayıf” diyorlar.
Doğrudur. Zayıf Hadisler, Akaid, farz ve vaciplerin ispatında delil olmazlar ama zikir, fikir konularında daha iyisini yapmada yol gösterirler.
Onun için yukarda kaynaklarını verdiğim değerli müfessirler ev Hadisçiler, kitaplarına almışlar.
Sonra aynı konuda söylenmiş bütün Hadisleri öğrenmeden karar verilmez.
Buyurun “Cihad” deyince akla ne gelir, okuyunuz.
“Cihadın en efdalı zalim sultanın karşısına geçip hak sözü söylemektir.” (Ebu Davud, Sünen, K. Melahım, bab 17, İbni Mace, Sünen, K. Fiten, bab 20)
Snedi sağlam Hadisimiz, bize en değerli, eb faziletli cihadı haber veriyor ve burada kâfirle savaş yok.
Mevlana anlatıyor, bu “Küçük cihat” Hadisi Şerifini izah ederken “Böyle düşünen biri vardı. Cihadı ekberi daha üstün tutuyordu ve cihadı asğarla/küçük cihatla meşgul olanlara dudak büküyor alay ediyor, diyordu ki: “Bunlar kendi hevesleri uğrunda hareket ediyorlar; keşke cihadı ekberle/büyük cihatla meşgul olsalardı.”
Mevlana diyor ki, “Eğer onlar da cihadı ekberle meşgul olsalardı, cihada gitmeselerdi, efendi sen evinde zikir yapamazdın.
Eğer küçük cihatla meşgul olan onlar olmasaydı sen evinde büyük cihadı yapamazdın.
Düşman gelir evini işgal ederdi.
Derken bir gün cenk davulu vurdu. Bizim mürai büyük cihatla meşgul olan derviş de “Şu çocuk oyuncağını birde ben göreyim” diye küçük cihada katıldı.
Gitti harp meydanına, harpte mücahitlerle karşı taraf birbirlerine bir girdiler ki, bizim derviş bir baktı, harp bir çocuk oyuncağı değil, orada mal alınıp, mal verilmiyor; kelle alınıp kelle veriliyor.
Korkusundan padişah çadırının arkasına saklandı derviş. Ta ki harp bitti Müslümanlar galip geldi. Komutan geldi dervişi aradı, baktı ki padişahın çadırının arkasında büzüşüp duruyor. Esirlerden birini verdi ona dedi ki efendi hazretleri, sizin de gazi olmanızı istiyorum. Şu kılıncı al, şu kâfirin eli de bağlı, boynuna vur düşür dedi.
Hayatında bir tane adam öldür, ama yalnız git çadırın arkasında öldür demiş.
Çadırın arkasına götürürüm der. Aradan beş dakika geçer gelmez bir on dakika olur gelmez, komutan varmış derviş altta kâfir üstte elleri de bağlı dişi ile kemiriyormuş dervişi.
Komutan kaldırmış, hayrola kılıcını niye kullanmadın? Vallahi öyle şiddetli bir baktı ki, kılıcı kaldıracak bende derman kalmadı demiş, derviş. Ondan sonra ayağını vurdu düşürdü beni kemirmeye başladı bu demiş.
Diyor ki bunun ki aslında büyük cihatla da oynamaktı, oyun oynamaktı bu dervişinki.
Onun için dikkat ederseniz Efendimiz kendisi Bedir harbinden gelirken söylemiş. Yani o küçük cihat diye bir kısım insanların hafife aldığı Bedir harbini yapmak gerekiyor.
Zikredenler Allah’ın cennetine gireceklerdir. O zikir üzerine devam ederlerse tabii.
Bedir harbine katılanlar cennete gireceklerdir. Allah onların günahlarını affetmiştir. Öyle olunca küçük cihatla büyük cihat birlikte yürütülecektir.
Seferberlik ilan edildiğinde hiçbir kimsenin mazereti olamaz.
Rabbimiz buyurur:
“Mü'minlerden özürsüz olarak oturanlarla, malları ve canlarıyla Allah yolunda cihat edenler eşit değildirler. Allah, malları ve canlarıyla cihat edenleri, oturanlar üzerine bir derece üstün kıldı. Allah, her birine güzellik (cennet) va'detti. Allah, mücahidleri oturanlar üzerine büyük mükâfatla üstün kıldı.
Kendinden dereceler verdi, bağışladı ve esirgedi. Allah bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Nisa süresi ayet 4/95-96)