İnsanlık tarihinde, ne zaman kuralı insan koyarsa veya Allah'ın koyduğu kuralı kendine göre yaptığı yorumu diğerlerine dayatan olursa orada kan, kin, intikam duyguları öne çıkar.
Kendinden öncekilerden, kendisi daha değerli olduğundan, kendisi gibi birinin bu dünyaya bir daha gelmeyeceğinden, kendinden öncekilerin yazdıklarını yok edip kendi kurallarıyla gelecek nesle yol göstererek insanlığa büyük hizmet vereceğine inanan küçük insanlar, geçmiş kitapları yaktırmışlar...
1- Yahudiler, Babil’de esir iken bütün kutsal kitapları yakılmıştı.
2- Milattan önce 215 yılında General Monuğ-Tiyen’e meşhur Çin Seddi’ni inşa ettiren Havanig-No, tarihi kendisiyle yeniden başlatmak için kendinden önce yazılmış bütün kitapları toplatıp yaktığı gibi bu yakılan kitapları yeniden yazabilecek ilim adamlarıyla tarihçileri de diri diri toprağa gömdürmüş.
3- Büyük İskender, İran’ı aldıktan sonra Yunanlılar, İran’da bulunan bütün kitapları yakmışlar.
4- Hicri 213, Miladi 836 yıllarında Abdullah Bin Tahir isimli komutan, İran’daki Mecusilere ait kitapların imhası için emir vermiş.
5- Haçlı seferlerinde Kont Berteram Sent Çil’in emriyle Şam’da üç milyon eser yakılarak yok edilmiş.
6- Efes’te Hıristiyanlar, Yahudilere ait bütün eserleri yakıp yok etmişler.
7- Avrupa’nın da desteğiyle İspanya’da yedi yüz yılda meydana getirilen Müslümanlara ait eserlerin tamamı yakılmış. Beş bin adet tezhipli Kur’an-ı Kerim de yakılmış.
Eğer o beş bin tezhipli Kur’an müzelerinde olsaydı ve açık artırmayla satışa çıkarsalardı bugünkü İspanya’yı krizden kurtarırdı.
8- Yalnız İslami eserler değil, Yahudilere ait İbrani diliyle yazılmış altı bin ciltlik edebi eseri de yaktıklarını Engizisyon tarihini yazan Filarondo, kitabına almış.
9- Hasan Sabbah’ın Alamut kalesindeki kitapları, Batınilere ait kitaplar da yakılmış.
10- Vahhabiler, Mekke’yi işgal ettiklerinde bütün kitapları sokaklara atmışlar.
Meşhur İskenderiye kütüphanesinin yakılmasına gelince, aklınızda kalanın doğru olmadığını Tahir Harimi Balcıoğlu söylesin.
1952 yılında vefat eden ve onlarca değerli eser yazan Balcıoğlu, “Tarihi Medeniyette Kütüphaneler” isimli bir eser yazar.
1931 yılında Balıkesir’de Vilayet Matbaası’nda bastırır.
Arka kapağında “Kıymeti (120) kuruş” yazan bu eser, 571 sayfadır.
Yukarıda özetini verdiğim kitap yakma olayları 504-514’üncü sayfalarda verilen bilginin özetidir.
Eserin 95-97’nci sayfalarında İskenderiye kütüphanesinin birkaç defa yakıldığını, Sezar’ın İskenderiye’yi aldığında yeniden yakıldığını, Diyokleten zamanında yeniden yakıldığını ve yakanların bilgisini verdikten sonra, Hazreti Ömer zamanında İskenderiye’nin fethinden otuz yıl önce, dikkat ediniz, Hazreti Ömer’in İskenderiye’yi fethinden otuz yıl önce Patrik Kirlos Mersiyanos zamanında, İskenderiye’nin hercümerç edildiğini ve kütüphanenin de yakıldığını, Avrupalı bir seyyahın yanmış kitap kalıntılarını gördüğünü yazdığı kitabın Fransa’da yayınlandığını, yazarın adını ve yayınevini de haber verir.
Kendi kitaplarını yakanlardan, başkasına ait kitapları yaktıran şahıslardan, devletlerden, papazlardan bahseder.
Bu kitap, Hitler’in yaktığı kitaplardan bahsedemezdi.
Çünkü Hitler, yüz binlerce kitabı yakarken Tahir Bey, bu kitabı Balıkesir’de 1931’de bastırmıştı.
Solcular ve sağcılar askeri darbeler döneminde kendi kitaplıklarındaki kitapları yaktıklarını unutmuş numarası yaparlar.
O günlerde yakmaya kıyamayıp da bana gelerek, “Sayın hocam, bizim evde matbu, filana ait tefsir var, okunmuyor, günah oluyor, siz okur musunuz” diyerek kitabını bana getiren, yakmaya kıyamayan insanlarımız da vardı.
Bundan yüz yıl sonra gelenler de o günün kitabı nasıl olacaksa o günün yakma metoduna göre yanacak.
Mesela bugünlerde, internetteki arama motorlarının hemen hepsi bilginin hızlı ulaşım ve dolaşımını sağlarken, sahibinin ve sahibinin tasması elinde olanın istemediği bir bilgi veya kitabı bir dokunuşla dünyaya kapalı hale getiriveriyor.
2010 yılında, Amerika’da doğup büyüyen, üniversitesini bitiren, kiliseye papaz olan Wayne Sapp, merasimle Kur’an yakarsa, Guantanamo üssündeki Amerikalı komutanın gözleri önünde suçsuz yere tutulan Müslümanların kitabı yakılırsa, çağdaş eğitimin bu kitap yakmayı engellemediğini, aksine hızlandırdığını gösterir.
Bundan 809 yıl önce Özbekistan’ın Fergana Vadisi’nde yaşayan, “Fetavayı Kadıhan” isimli eserini yazan ve İslam âlimlerinin elinde en değerli hukuk kitabı olarak okunan kitabın Salat bölümünde “La yenbeği lil haizı ve-l cünübi en yakrae-t Tevrate, ve-l İncile, ve-z Zebur” demiş. Yani aybaşılı kadının ve cünüp insanın Tevrat’ı, İncil’i ve Zebur’u eline alması doğru değildir” demiş ve Müslüman insanlar buna riayet etmişler. (Fetavayı Hindiyye ile beraber baskıda 1/163)
Müslümanlar, her gün yatsı namazının ardından Bakara süresinin son ayetlerini okurken bütün dünyaya, “Biz, bütün kitaplara ve bütün peygamberlere iman ederiz” diyerek demeçlerini verdikten sonra yataklarına yatarlar.