Bir zamanlar, bir milyonluk İstanbul şehri, bu günlerde 16 milyona dayandı.
İstanbul’a gelenlerin, memleketi Sivas, Kastamonu, Samsun, Sinop ve 81 ilimizden gelenler, iş bulanlar, işadamı olanlar, memleketlerinde kalıp “Ne yapayım, bir şey yapamamaktan rahatsızım, ne yapmam lazım?” diye sızlanmayanlardırlar.
“ Filistin için bir şey yapamıyorum” diye sızlanma.
İş arayan buluyor, dişi sızlayan çaresini buluyor.
İçi sızlayan da bir çare bulur.
Babasının emekli maaşıyla geçinmeye ve “İş bulamıyorum” diye sızlananlar da var.
“Eğ başını, al maaşını, kıl beşini, ye aşını” tekerlemesi, insanları Allah’a kul olmaktan çıkarıp, Allah’ın yarattığı kullara kul yapmak için düşünen beyinsizlerin ürettiğidir.
Kula boyun eğeceksin, maaşını alacaksın, aşını yiyeceksin, izin verirse beşini kılacaksın.
Namazımız, bizi 24 saatin beş vaktinde kıyama kalkmayı, yalnız rükûda Allah’a boyun eğmeyi, zamana hâkim olmayı öğretir.
Kulluk görevimizin en önemli ibadetidir ama yalnız tek ibadet namaz değildir.
Diğer emir ve yasakları yerine getirmek de bizim kulluk görevimizdir.
Bütün emir ve yasaklara riayet edersek, toplumdan uzaklaşmamız mümkin değildir.
Beş vakit namaz için, Cuma namazı için, bayram namazları için, çalışmak için çıkılacak, halkla iç içe olunacak.
Bir ayeti yanlış anlama, Hazreti Ebubekir (Allah ondan razı olsun)’in halifeliği zamanında başlamış ki, hutbesinde Allah’a hamd ettikten sonra,
“Ey iman edenler, size gereken kendinizi (ve toplumunuzu) düzeltmektir. Siz doğru yolda olduğunuz zaman sapıtanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir.” (Maide Sûresi, ayet 5/105) ayetini okuyor, bu ayete başka başka manalar veriyorsunuz.
Halid’in rivayetinde, “Biz Allah’ın Rasülü’nü işittik, şöyle buyuruyordu: “İnsanlar, zalimi gördüklerinde ellerinden tutmaz ve engellemezlerse, Allah onları cezalandırmada zulmü hepsine yaygınlaştırır.”
Amr’ın rivayetine göre Allah Rasülü, “Bir toplumun içinde Allah’a isyanlar olurken, gücü yetenler, onları isyandan itaate değiştirmezlerse, Allah yakında cezayı da hepsine yayar (hem isyankârı hem gücü yettiği halde onları değiştirmeyenleri cezalandırır) (Ebu Davud, Sünen, K. Melahım, bab 18, İbni Mace, Sünen, K. Fiten bab 20, Ahmed, Müsned, Kays bin ebi Hazim Hadisi.)
Her Müslüman, gücü kadar sorumludur.
Sahip olduğumuz akıl gücü, bilgi gücü, beden gücü, servet gücü, şöhret gücü, makam gücü… gibi güçlerden veya hepsinin toplamından sorumluyuz.
İnternet kurdu olan hackerler, bu günlerde işgalci İsrailli teröristlerin havadan ateş yağdıran uçaklarının, karadan, denizden füzeler fırlatan tank ve gemilerinin ve savunma kalkanlarının beyinlerine girip çalışamaz hale getirmek de bireysel ibadetlerden biridir.
Muhammed Ali Clay, askere çağrılıp Vietnam’da Amerikan ordusunda savaşa zorlandığı zaman, “Ben Hristiyan’ken Müslüman oldum.
Ben, bana ve bize zararı olmayan, ülkemize on binlerce kilometre uzakta yaşayan, tanımadığım insanları öldüremem” diyerek Vietnam’a gitmeyeceğini söyleyince aklımda kaldığı kadarıyla beş yıl maç yapma yasağı koymuşlardı.
O günün hesap kitap işleriyle uğraşan yazarlar, beş yılda yüz milyon dolar kaybettiğini yazmışlardı.
Olsun, haksız yere bir cana kıymaktansa yüz milyon dolara kıymıştı.
Bu da bireysel bir ibadettir.
Zalimin zulüm yapan elini tutmak bugün budur.
Bu zor günlerde yapılan ibadetlerin sevabının bol günlerde yapılanlardan elli kat daha fazla olduğunu Allah Rasülü şöyle haber veriyor:
Ebu Ümeyye eş-Şabani, diyor ki, “Ben Ebu Sa’lebe el Huşeyin’e gittim ve bu ayeti sordum.
O da sen bu ayeti iyi bilene sordun.
Ben Allaha Rasülü’ne sordum o da bana, “İyiliği hep beraber emredin, kötülüğü birlikte engelleyin, ancak cimriliğe boyun eğildiğinde, nefsin isteklerine göre gidildiğinde, dünyanın ahirete tercih edildiğinde, herkesin kendi görüşünü beğendiğinde, işte o zaman sen kendi nefsine yönel, (o cimri, nefsine uyan, dünyayı tercih eden ve “bana göre” diyen) avama uyma.
Ondan sonra gelen günlerde sabır, avucunda köz taşımak gibidir. Ama o günlerde yapılan bir amel, başka zamanlarda sizden elli adamın yapığı amel sevabı vardır. (Tirmizi, Sünen, K. Tefsiri Sûreti Maide bab 6, Ebu Davud, Sünen, K. Melahım 17)
Bu günler, bir tek sevap kazancımızı elli kat yapma zamanıdır.