Devletin yönetiminin adı ne olursa olsun sonunda yöneten insandır.
Krallar, Şahlar, Padişahlar, Cumhurbaşkanları, Başbakanlar da insandırlar.
Kendine, annesine, babasına, eşine, çocuklarına, komşularına, arkadaşlarına, tanıdıklarına, tanımadıklarına davranışlar ne ise yetkili makama gelince de aynısını uygular.
Makama oturmadan önce, kişinin boyu kaç ise oturduktan sonra da aynı santimdir.
Boy öyle olduğu gibi, huy da öyledir.
Sevgili peygamberimize peygamberlik verilmeden önce çevresine bakışı ve onlara davranışı onu güvenilen insan durumuna getirmişti. Onun için “Muhammed” ismine halk el-Emin ismini ilave ettiler.
Peygamberlik verildikten sonra, kıyamete kadar gelecek insanlara en güzel örnek olduğunu Rabbimiz bize haber verdi.
Ülkeyi ve dünyayı düzeltecek yazılar yazanlar, konuşmalar yapanlar hayal ettiği insanın nasıl olacağını örnek olsun diye kendi hayatında göstermelidir.
Rabbimiz buyurur:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ
“Ey iman edenler yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
كَبُرَ مَقْتًا عِنْدَ اللَّهِ أَنْ تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ
“Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah ka¬tında büyük bir nef¬retle karşılanır.” (Saf süresi ayet 61/02)
Yapamasak da doğruları ve yanlışları kendimize göre değil, Rabbimizin kitabına göre ve sevgili peygamberimiz de örnek vererek söylemeye devam edeceğiz ama dediklerimizi de kendimiz tutalım ve örnek olalım.
Yardımlaşma üzerine çok güzel yazılar yazılır ve konuşulabilir. Yapmak da isteriz, yapanların haberini sevinçle okur ve dinleriz.
Geçen hafta halk pazarının bütün mallarını satın alıp akşama kadar parasız dağıttıran ve kendi adını da söyletmeyen adamın haberi televizyonlarda en fazla tekrarlanan haber oldu.
“Aaaah benim de o kadar param olsaydı da verseydim” diye iç geçirmeyin.
Sevgili peygamberimiz:
اتَّقُوا النَّارَ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةٍ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَبِكَلِمَةٍ طَيِّبَةٍ
“Yarım hurma ile de kendinizi cehennemden koruyun, yarım hurma bulamazsanız güzel bir sözle kendinizi cehennemden koruyunuz” buyurmuş.” (Buhari, Sahih, K. Tevhid, bab 36)
Mahalle bakkalında, mahalle kasabında alış-veriş yaptıktan sonra “Sen mahallenin fakirlerini bilirsin. Şu para sende dursun. “Yüz gram ver” dediğinde sen ona iki yüz gram ver ve ondan yüz gram parası al. Üstünü bu paradan al” deseniz.
Veya “İstediğin bir fakire günde bir ekmek ver.” Deseniz ve bir aylık parayı verseniz. Ve bu iyiliğinizi 365 gün devam ettirseniz.
Ve bu yaptığınızı bakkal, kasap ve sizden başka kimse bilmese.
Ben bakkal ve kasabı örnek verdim. Siz buna ilave edebilirsiniz.
Mesela eczahanede, aldığı ilaçların parasını devlet karşıladığı halde biraz para istendiğini gördüm ben. Bunu veremeyecek durumda olduğu için ilaçları alamadan çıkanlar oluyormuş.
Siz eczacınıza para bırakıp alamayacağını söyleyen hastaya bu parayı harcamasını söyleseniz.
Yaptığınız iyiliği azımsayarak yapmamaktan kaçınınız.
Bu durum sizin yüreğinizin genişliğini, elinizin darlığını gösterir.
Rabbimiz ise gücünüzü bildiği için, sevabı gönlünüzdekine göre verir. Sevgili peygamberimiz:
عَنْ أَبِى ذَرٍّ قَالَ قَالَ لِىَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- « لاَ تَحْقِرَنَّ مِنَ الْمَعْرُوفِ شَيْئًا وَلَوْ أَنْ تَلْقَى أَخَاكَ بِوَجْهٍ طَلْقٍ
“Kardeşini güler yüzle karşılamak bile olsa yaptığın iyiliği küçük görme.” (Müslim, Sahih, K. Birr ve sıla, bab 43)
Bu Hadisi Şerifi Bezzar, Müsned’inde:
وَإِذَا طَبَخْتَ قِدْرًا فَأَكْثِرْ مَاءَهَا ، وَاغْرِفْ لِجِيرَانِكَ
“Bir tencere yemek pişirdiğinde, biraz su ilave ederek komşuna da bir tabak ver” ilavesiyle rivayet etmiş.
Siz, güzel düşünmeye, iyilik yapmaya niyet ediniz, gerisi gelir