Sevgili Peygamberimizin,
“Elinizin altındakilere yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, güçlerinin yetmediği yükü yüklemeyin” hadis-i şerifine göre ücret ayarlaması yapınız (Buhari,Sahih, K. Itk bab 15)
Sattığınız malları veya ürettiğiniz eşyayı nişanlınıza hazırlıyormuş gibi özen gösterin.
İşçisi Kore’den, kauçuğu Endonezya’dan, petrolü Venezuela’dan, fabrikası Singapur’dank yönetimi İstanbul’da, pazarlaması Cenevre’de olan uluslar üstü sınai ve ticari hareketin içine girerken ufkunuzu yedi kat sema kadar geniş tutunuz.
Siz bütün insanlara ve âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberin rahmet ümmetisiniz. Peygamberimiz, Medine’deki ashabına doğunun ve batının hazinelerine işaret verirken İstanbul ile Roma’ya özel işaret koymuş ve ashabının gönül ufkunu dünyaya açmıştır. “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne” diyerek sınır koymamış. (Bak: Müslim, fiten 19, Ahmet, Müsned 5/278, 284, 4/123 Roma’nın fethi için bak. Ahmet, Müsned 2/176)
Hedef, hazinelere sahip olmak değil. Allah’ın yeryüzünde yarattığı hazinelerin yönetimini Müslümanların ele alıp, İslam adaleti içinde dağıtmasıdır.
“Dünya tek çarşı olacaktır ve orada bizim mallarımız satılacaktır” diyen çok uluslu şirketlerin başkanına Peygamber Efendimizin, “Dünya bana mescit kılındı” (Buhari, teyemmüm 1) sözünü hatırlatınız.
Mescitte (cami) adam öldürülmez, dövülmez, küfredilmez, rahatsız edilmez. Anarşiden, terörden, köşe dönücülerden, mafya babalarından, kaçakçılardan kurtulmak isteniyorsa dünyanın ne olduğuna karar vermelerini sağlamalısınız.
Horasan’da doğan, Endülüs’te okuyan, Bağdat’ta kitap yazan, Mısır’da okutan, Mekke’de ölen âlimlerimiz var.
“Bir tek hurmanın haksız yere yutulmasına müsaade edemem, Fırat Nehri’nin üzerindeki köprüde bir koyunun ayağı kırılsa Allah’a hesap veremem” diye tir tir titreyen ve bu korkusunu gidermek için Yemen’in Aden’inden Hadramut’a, oradan Buhara’ya, Semerkand’a kadar yürüyüp zalimlerin zulmüne son veren Fatihlerimiz var.
“Göklerin ve yerin sahibi ve hâkimi Allah’tır” ayetine, “Her yer Allah’ın il’i, herkes Allah’ın kulu” (Ahmet, Müsned 1/166) hadisine dayanarak, Ecdadımız, “Vatan, doğduğum yerdir veya doyduğum yerdir” dememiş, “Vatan, İslam’ın yaşandığı yerdir” diyerek bir yere bağlanmamış ve dünyayı vatan yapmak için Viyana’ya kadar yürümüş.
Dünyayı dolaşın. Ancak kaybolmamak için gönül gözünüzden merkezi hiç kaybetmeyin.
Günde beş defa namazla Kâbe’ye yönelin.
Uluslar üstü ticareti yaparken aşağılık kompleksine kapılmayın.
Dünya pazarlarında karşınızda dev Amerikan, Avrupa veya Japon şirketleri çıksa mücadele yapmadan pazarı terk etmeyin.
İyi bilin ki Süleyman Aleyhisselam’ın fillerini, karıncaları mağlup etmiştir.
Her devin bir zayıf tarafı vardır.
“Biz babamızın yolundan yürürüz” diyen kâfirler, Kur’an-ı Kerim’de kötülenmiştir.
Değişmeyen, dinin temel esaslarıdır. Onlara bağlı kalmak şartıyla dünyanın her tarafında yaz, kış, soğuk, sıcak, harp, sulh, zenginlik, fakirlik durumlarına göre tavır alınır. Bölgelere göre örf oluşur, örf değişir.
Fabrikanızdaki işçileri namazda bir araya getirseniz ve siz de hazır bulunsanız, ara ara evleri ziyaret etseniz, hal ve hatırını işçiniz gibi değil kardeşiniz gibi sorup ziyaret etseniz.
Bazı işyerlerinin yaptığı gibi, saat 19.00’da mesaisi biten işçilere yarım saat dini bilgiler verseniz ve bu yarım saat için mesai parası ödeseniz.
Veya yine bazı işyerlerinin yaptığı gibi haftada bir tatil gününde iki saat ders yapıp mesai ücreti ödeseniz.
Çıraklar için sanayi bölgesinde pansiyonlar yapıp çocukları izbe gibi bodrumlardan kurtarıp kaloriferli, soğuk, sıcak suyu olan yerlere yerleştirseniz.
İşten dönen çocuk tulumunu çıkarsa, banyosunu yapsa, akşam yemeği ve namazından sonra din dersi görerek edepli, terbiyeli, sözüne, çekine, senedine sahip esnaf yetiştirseniz.
Tatil günlerinde işçilerinizle toplu gezilere gitseniz, işçileriniz, geziye anne-babalarını da getirse işçi işveren münasebetleri aile dostluğuna dönüşür. İşçinizden bir sorun çıkarsa anne-babası düzeltir.
Çevremizdeki camilerde Kur’an dersi veren insanların cebine biraz para bırakıverseniz, talebe sayısına göre paranın artacağını söyleseniz ve de olayı takip etseniz.
Singapur’a, Tayvan’a veya Amerika’ya gittiğinizde namazınızı otelde değil, mutlaka o şehirdeki camide kılınız.
Caminin dernek başkanını ziyaret ederek nasıl yardım edebileceğinizi sorunuz ve destek veriniz
NOT: Bu makalem, 30 Haziran 1993 Çarşamba akşamı, MÜSİAD’ın Mecidiyeköy’deki salonunda, iş adamlarımıza verdiğim konferanstan alınmıştır.