12 Ekim 2024 günü Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’ni baştan sona Antalya TV’den canlı canlı seyrettim.
Belkıs Bayrak Hanımefendi’nin yönettiği “Gülizar” filmi, Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü, En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü ve Cahide Sonku Ödülü’nü aldı.
Ödül töreninde başarılı olan bay ve bayan sanatçıların konuşması bitince alkışlarını da halk ödülü olarak aldılar ama Belkıs Hanımefendi konuşmasında, “Filmimi kendi alanına sahip çıkmaya çalışan, çaresiz bir öğretinin altında susmayan, ülkemin kadınlarına, kendi sınırına, kendi yuvasına sahip çıkmaya çalışan Filistin’in kadınlarına, dünyada savaş içerisinde mücadele veren bütün kadınlara adamak istiyorum” dedi.
Belkıs Hanımefendi, “Filistin kadınlarına” dediğinde, o salonun o güne kadar görmediği bir alkış tufanı koptu.
İşte o alkış, sanatçıların sana ve sahibine karşı yürüyüşüdür; ey çete devleti.
İşgalci katiller sürüsü, Amerika’nın hediye ettiği ölüm makinelerini bile kullanmaktan aciz olduğunu, camileri, mezarlıkları, okulları, hastaneleri, Birleşmiş Milletler’e ait mekânları ve askerlerini vurarak ortaya koyuyorsun.
HAMAS mücahitlerini öldürmek için girdiğin Gazze’de bir tek HAMAS mücahidini öldüremedin ama on yedi bin çocukla beraber 43 bin resmi rakamlı kadın, ihtiyar, çocuk sivil vatandaşı şehit ettiğin gibi Gazze’yi yerle bir ettin.
Katil, katile silah hediye edermiş.
ABD’nin verdiği silahların bolluğundan havadan ateş yağdırıyorsun.
Rabbimiz bunu bize Kur’an’ında haber verir:
“Onlar sizinle ancak sûrlarla çevrili şehirlerde veya duvarların arkasında savaşırlar. Onların kendi aralarındaki çatışmaları çetindir. Sen onları birlik sanırsın, kalpleri paramparçadır. İşte bu, onların akılsız bir toplum olmalarındandır.” (Haşr süresi ayet 59/14)
O günün kaleleri surları, duvarları, onların meydan muharebesine girmediklerini anlatırken bugün savaş uçaklarıyla, donlarıyla, füzeleriyle uzaktan savaşmaya devam ediyorlar edecekler.
Ayette, “Onların kendi aralarındaki çatışmaları çetindir” diye haber verir.
ABD’de ve dünyanın her tarafındaki Yahudilerin toplamı 17 milyon civarında imiş.
ABD ve diğer bazı devletlerde fötrlü, uzun saçlı ve saçları örgülü Yahudilerin, İsrail işgal hükümetine karşı düşmanlıkları en şiddetli olanlarmış.
Kendilerini “Gerçek Tevrat inananları” olarak niteliyorlar ve İsrail devletini Yahudi olarak kabul etmiyorlarmış.
ABD’deki liberal Yahudiler destekliyorlar ama İsrail’in sivil halkı öldürmesinden rahatsız oluyorlarmış.
Ultra Yahudiler de işgal devletinin yaptıklarına karşılarmış.
Biz Müslümanlar da, ayrı gibi gösteriliyoruz ama İslam konu olduğunda mezhepler, tarikatlar, sağcılar, solcular, dervişler, berduşlar, sanayiciler, sanatçılar ödül törenindeki alkıştan anladığımız gibi hemen birleşiveriyoruz.
Hedefleri insanlık olduğundan birçok milletten askeri olan Birleşmiş Milletler karargâhına da saldırıyorlar.
“İnsan ölsün de bizden olan Yahudi dışında, kim olursa olsun” mantıksızlığıyla savaşıyorlar.
Dün akşam haberlerde Golani askeri üssüne yapılan drone’lu saldırıda 40 askerinin ve genelkurmay başkanının öldüğü söylenmişti.
Çete devleti resmi kirli ağzından cevap verirken, dört askerin öldüğünü, yedisi ağır 58 askerin yaralı olduğunu söyleyerek saldırıyı kabul etti.
Sirenleri ve demir kubbeyi çalıştırmayı bilemediniz.
Ölüm makinelerine para vermediğiniz için Gazze ve Lübnan üzerine, içinizde sizi için için yiyip bitiren, insanlık düşmanlığı ateşini rastgele boşaltmaya çalıştınız ama dört bin yıldır taşıdığınız o kin ateşi, hep önce sizi yakmıştır ki, dünyanın en eski milletlerinden olmanıza rağmen en az nüfusa sahipsiniz.
Biz Müslümanlar olarak sizi, Kur’an’ın tarifiyle biliyoruz ama Müslüman olmayanlara da, Kur’an-i Kerim’in verdiği haberin doğruluğunu ispat ettiniz.
Hizbullah ateş ederken doğrudan tam isabetle çete devletinin vahşi askerlerinin insan öldürme eğitimi aldığı tugayın kalbine saldırdı ve sizin ifadenizle dört çete elemanı öldürüldü.
Bir tane sivil yok.
Gazze’de elli bine yakın sivil Müslüman şehit ettiniz, bir tane HAMAS askeri yok.
Her dilden, her dinden, her ırktan insana kendinizi çok açık bir dille anlattınız.
Allah size önce hidayet versin, ıslah etsin.
Medine Yahudilerinin hahamı Husayn’ın, Müslüman olup Abdullah bin Selam adını aldığı, İslam’a hizmet ettiği gibi sizin de İslam’a hizmet ederek gelecek yavrularınızın hem bu dünyada hem de ahirette ateşte yanmasını engellemiş olursunuz.