Her Müslüman şahittir.
Bunu, ben söylemiyorum. Bütün Kainatı/Evreni yaratan Rabbimiz haber veriyor:
وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا
“Böylece sizi insanlara karşı (her türlü aşırılıktan uzak) orta (yolu izleyen, adil) bir ümmet kıldık ki, insanlara karşı (doğruluğun) şahitleri olasınız ve Rasül de size şahit olsun…” (Bakara süresi ayet 2/143)
Biz, şahit olduğumuz gibi, Allah’ın Rasülü de bütün insanlığın şahididir.
Bize, Şehadet Kelimesi olan “Eşhedü enla ilahe illallah, ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve rasülühü/Ben şahitlik yaparım ki, Allah’tan başka yaratan, yaşatan, yöneten, donatan..yoktur.
Ve ben yine şahitlik yaparım ki, Muhammed (s.a.v.) O’nun kulu ve Rasülüdür” diye ilan ederek bu şahitliğimizi yerine getirdiğimiz gibi, ahirette de sevgili peygamberimiz, bütün insanlık içinden iman edenlerle etmeyenlere şahitlik yaptığı gibi, biz de çevremizde tanıdıklarımızdan iman edenlerle etmeyenlere şahitlik yapacağız.
Allah yolunda yalnız Allah celle celalühün rızası için cihad ederken öldürülene de Kur’an “Şehid” kelimesini kullanır ve biz onu Şahid olarak anlar ve anlatırız.
Çünkü o, Allah’ın varlığını, birliğini, yaratıcılığını, yaşatıcılığını, yöneticiliğini evreni en güzel şekilde donatıcılığını insanlığa göstermek ve insanın insana kulluk zincirlerini kırıp Allaha kul olmalarını sağlamak için malının ötesinde canını verendir.
Şehit, diliyle, kalemiyle değil, kanıyla şahitlik yapandır.
عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ : قَالَ لِي النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم اقْرَأْ عَلَيَّ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللهِ آقْرَأُ عَلَيْكَ وَعَلَيْكَ أُنْزِلَ قَالَ نَعَمْ فَقَرَأْتُ سُورَةَ النِّسَاءِ حَتَّى أَتَيْتُ إِلَى هَذِهِ الآيَةِ
{فَكَيْفَ إِذَا جِئْنَا مِنْ كُلِّ أُمَّةٍ بِشَهِيدٍ وَجِئْنَا بِكَ عَلَى هَؤُلاَءِ شَهِيدًا} قَالَ حَسْبُكَ الآنَ فَالْتَفَتُّ إِلَيْهِ فَإِذَا عَيْنَاهُ تَذْرِفَانِ
Abdullah bin Mesud anlatıyor: “(Bir gün) Nebi sallallahü aleyhi ve sellem, “Bana oku” dedi.
Ben de ‘Ey Allah’ın Rasülü, Kur’an sana inmişken ben mi sana okuyacağım? Dedim. ‘Evet’ dedi. Ben de Nisa süresini okumaya başladım ve,
“Her ümmetten bir şahit getirdiğimizde, seni de onlar üzerine şahit getirdiğimizde (halleri) nasıl olur?” ayetini okuyunca, “Yeter” dedi ve ben ona baktığımda gözlerinden yaş geliyordu”
(Buhari, Sahih, K. Fezailü’l-Kur’an bab 33, Müslim, Sahih, K. Salatü’l-müsafirin bab 40, Ebu davud, Sünen, K. İlim, bab 13)
O ayeti dinleyince ağlayan o rahmet peygamberinin iç dünyasını bir çok değerli Hadis şarihlerimiz çok güzel açıklamamlar yapmışlar ama o ağlayan, açıklamadıkça bizim açıklamalarımız kısır kalır.
Biz, kendi şahitliğimizin hakkını vermeye bakalım.
Hiç kimse şahitsiz değildir. Hiçbir toplum da peygambersiz değildir.
Rabbimiz buyurur:
وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِي كُلِّ أُمَّةٍ رَسُولًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتَ فَمِنْهُمْ مَنْ هَدَى اللَّهُ وَمِنْهُمْ مَنْ حَقَّتْ عَلَيْهِ الضَّلَالَةُ فَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ
“Muhakkak biz, her ümmete: “Allah’a ibadet edin, tağuttan kaçının” diye bir Peygamber gönderdik. Allah onlardan bir kısmını doğru yola iletti, bir kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde dolaşın da, yalanlayanların sonu nasıl oldu görün” Nahl suresi ayet 16/36)
Ayette, her ümmete Peygamber gönderildiğini haber verir.
Peygamberlerin asrında yaşamayan bizlere de o Peygamberlerin varisleri olan alimler şahitlik yapacaktır.
Çağımızda Kurra-i Kiramın hepsi, ve bütün Müslümanlar, bildikleri kadarıyla şahitlik yapmaya devam edeceklerdir.
Abdurrahman Gürses, Gönenli Mehmet efendi ve onların yetiştirdiği hoca efendiler, Peygamber efendimize indirilen Kur’an-ı Kerimi eksiksiz fazlasız bu çağın insanlarına okutmaktadır.
Değerli müfessirlerimiz İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça, Japonca Arapça ve Türkçe bütün dillerde tefsirini yaparak şahitlerden olmaya çalışmaktadırlar.
Ayrıca namaz kıldığınız yer, hayırlı işler yaptığınız mekanlar, yaptığınız zikrullahı işiten eşya da bize şahitlik yapacaktır:
يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ أَلْسِنَتُهُمْ وَأَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
“O gün dilleri, elleri ve ayakları yaptıkları hakkında aleyhlerinde şahitlik edecektir” (Nur süresi ayet 24/24)
Biz, çağımızın şahitleriyiz. Şahitlik görevimizi yapmazsak sorumluluktan kurtulamayız.
İnkarcı komşumuz, isyancı arkadaşımız…ahirette “Beni uyarmadın” diye davacı olabilir.
Bütün insanlığın ve bütün peygamberlerin üstünde Rabbimiz, her anımıza her yerde şahittir.
“Her yerde hazır olan ve her şeyi gören” anlamına gelen “eş-şehid” ismi şerifi Kur’anı kerimde Rabbimizin ismi olarak yirmi defa geçmekte.
“Şüphesiz Allah her şey üzerine şahiddir” (Nisa 33) “Şahid olarak Allah yeter” (Nisa 79) Bu ayet Kur’an da sekiz defa tekrarlanmıştır.
Rabbimiz bu tekrarıyla anne şefkatinden daha merhametli olduğunu, annenin yavrusunu uyarmak için aynı kelimeleri tekrarladığı gibi Rabbimiz de bizi uyarmakta.
Bir insan, sevdiği birinin gözleri önünde hırsızlık yapamaz.
Sevdiğinin gözlerinin içine bakarak yalan söyleyemez.
Çok sevdiği birinden rüşvet alamaz.
Yapılan her türlü kötülükler gizli, belgesiz ve şahidsiz yapılır. Rabbimiz ise her yerde hazır ve nazırdır.
Suç işleyecek eli, ayağı, gözü, gönlü yaratan O.
Suç işlenecek gizli mekanı yaratan O.
O, her şeyi görmekte. Her şey O’nu göstermekte.
Kırbaçla dövülen adamın hiç bağırmadığını görenler, “Niçin bağırmazsın?” dediklerinde, “Sevgilim bana bakıyor” demiş. (et-Tahbir-Kuşeyri 67)
Rabbimiz, peygamberimize “Rabbinin hükmüne sabret! Şüphesiz sen gözlerimizin önündesin” (Tur 48) buyurmuş. Peygamber efendimiz de kendisine karşı yapılan baskıların, haksızlıkların, zulümlerin hiç birini Ashabına anlatmamıştır.
Çünkü en çok sevdiği Rabbi, onu görüyordu.