HARAMDAN VE HARAMİDEN UZAK DURUN Mahmut Toptaş Gökyüzünde herkesi ve her şeyi ısıtan, ışıtan, renklendiren güneş, güzellik iddiasında bulunmaz, yaptığı iyilikleri kimsenin başına kakmaz. Gül, güzel kokusuyla evleri, elleri, gönülleri doldurur da “Benden daha güzel koku yoktur” demez. Bal, ağızları tatlandırır, bedenleri kuvvetlendirir, gönülleri rahatlatır da “benden tatlısı yoktur” demez. Süt, kaslarımıza, sindirim sistemimize, kemiklerimize, iliklerimize binlerce fayda sağlarken içine beyaz kıl düşse belli eden beyazlık iddiasında olmaz ve “Ben ak ve pakım” demez. Özümüzle sözümüz temiz olsun. Bu temizliğimizle başkasına hava da atmayalım. Özümüz, şirk, inkar, isyan, münafıklık mikroplarından arınmış olsun. Sözümüz, yalan, iftira, gıybet... mikroplarından temizlenmiş olsun. Kimseye küfretmeyelim. Hiç bir iyiliği küçümsemeyelim. Güler yüzle konuşalım. Kimseye kibirlenmeyelim. Ayıplayanı biz ayıplamayalım. Midemiz, haramdan uzak tutulsun. Haram şehvetin, servetin ve şöhretin yakınına yaklaşmayın. Allah’ın velisine sorulmuş, “Bir güzelle bir evde kalsanız ve kimseler görmese, o güzelde size meyletse el değmeden sabahı eder misiniz?” demiş. Allah’ın veli, “Allah beni böyle bir durumda bırakmasın” diye cevap vermiş. Rabbimiz, “Helal ve temiz şeyler yiyin” buyurur. (Bakara süresi ayet 168) O zaman alnımız, ak, yüzümüz pak, başımız dik olarak yedi düvelde rahatça dolaşırız. Çevrenizde iyi insanlar olsun. Temiz inançlı, salih amel işleyenlerle beraber olursak, onların iyi niyet ve eylemleri bizi de bozulmadan alıkoyar. Yusuf aleyhisselam, “...Ey göklerin ve yerin Yaratıcısı, dünyada ve âhirette be¬nim dostum Sensin. Beni Müslüman ola¬rak öldür ve beni sâlihler ara¬sına kat” dedi.” (Yusuf süresi ayet 101) Atalarımız, “Üzüm üzüme baka baka kararır” demişler. Kardeşin sende olan bir kötülüğü teşhir etse de sen ondaki kötülüğü teşhir etme. Sevgili Peygamberimiz, “Biri, seni kötüler ve günahınla seni ayıplarsa sen onun günahıyla onu ayıplama. Onun günahı ona aittir” buyurmuş. (Ebu Davud, Sünen, Kitab Libas, hadis no 3562) Sevgili Peygamberimiz, “İyi arkadaş, misk sahibi gibidir, kötü arkadaş da demircinin körüğü gibidir. İkisiyle de arkadaş olduğunda sende bu ikisinden mutlaka bir şey bulunur. Misk sahibinden ya güzel koku satın alırsın veya onun kokusundan sana siner. Demirci körüğü ya seni veya elbiseni yakar veya pis koku sana siner” buyurmuş. (Buhari, Sahih, Kitab Buyu 38, Müslim, Sahih, K. Birr 146) Atalarımız bu hadisi şerifi Atasözü haline getirmişler ve “İslinin yanında oturanda is kokar, mislinin yanında oturanda mis kokar” demişler. Parfümcü dükkânından alış veriş yapmasanız bile üzerinize güzel kokusu siner. Meyhanede içmeseniz bile kokusu bir müddet üzerinizde gezinir. Rabbimiz “Furkan” suresinde peygamberlerin yolundan yürümemizi, dost olarak onları seçmemizi ister. (Ayet 27-28) Cehennemin dehşetli alevlerini gördüğünde “keşke filanı dost edinmeseydim” diyecek diye bize haber veriyor ve kötü insanlardan arkadaş edinmemizi yasaklıyor. Peygamber Efendimiz: “Kişi arkadaşının dini üzeredir. Sizden her biriniz kiminle arkadaşlık yaptığına dikkat etsin” buyurur. (Ebu Davud, Edeb Hadis no 4833, Tirmizi, zühd bab 35, hadis no 2379) Dinimizin düşmanı cami yapıverse içinde namaz kılmayız. O “Mescid-i Dırar’dır” Altından Haç yapıverse takmayız, gümüşten hilali tercih ederiz. Domuz derisine basılı koyun peyniri verse, keçi derisindeki çökeleği tercih ederiz. Kafirlerin baş tacı olmaktansa, Müslümanların hizmetçisi olmayı şeref biliriz. Vatikan’da papa olmaktansa, Myanmar’da evi yakılan fakir ama Müslüman kalan adam olmayı tercih ederiz.