Peygamber Efendimizin hayatında dokunulmaz insanın olmayacağı örneği:
Hazreti Aişe (r.a.) anlatıyor, “Beni Mahzum kabilesinden bir kadın hırsızlık yaptığında soylu bir kadın olması nedeniyle ceza almaması için Peygamberimizin çok sevdiği Üsame’yi aracı olarak gönderirler.
Üsame (r.a.), durumu anlatır. Allah’ın elçisi (s.a.v.), “Allah’ın had cezası konusunda sen benimle aracılık mı yapıyorsun?” der ve ayağa kalkar ve “Sizden önce helak olanlar, soylu biri hırsızlık yaptığında cezalandırmazlardı; içlerinden zayıf biri hırsızlık yaptığında ona ceza uygularlardı.
Allah’a yemin ederim ki; eğer kızım Fatıma hırsızlık yapsaydı onun elini keserdim” buyurdu. (Buhari, Sahih, K. Meğazi, bab 50 Men şehide’l-Fetha, Müslim, Sahih, K. Hudud, bab 2, Ebudavud, Sünen, K. Hudud, bab 4)
Hatta kendisinin bile dokunulmazlığının olmadığını şu olaydan anlıyoruz:
Ebu Said el Hudri anlatıyor: “Bir gün Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem ganimetleri dağıtırken bir adam onun üzerine abandı, Allah’ın elçisi de ona yanındaki değnekle dürttü ve yüzü yaralandı. Bunun üzerine Allah’ın elçisi, ‘Gel, sen de bana vur’ dedi, o adam da, ‘Ben afvettim ya Rasülellah” dedi. (Ebu Davud, Sünen, K. Diyat, bab Kaved 15, Nesai, Sünen, K. Nefakat, bab 58)
Bir başka olayda:
“Ensardan olan Üseyd bin Hudayr (r.a.) anlatıyor… Bir gün şakacı bir adam, kavmine konuşuyordu ve onları güldürüyordu. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem, onun böğrüne elindeki değnekle dürttü. Bunun üzerine o şakacı adam, “Kısas isterim” dedi. Peygamber de (s.a.v.), “Buyur kısas yap” dedi.
Şakacı adam, “Sen benim çıplak böğrüme dürttün, senin üzerinde gömlek var” dedi.
Peygamber (s.a.v.) gömleğini kaldırınca, adam onu kucakladı ve böğrünü öpmeye başladı, sonra, “Ben bu öpmeyi sağlamak için yaptım, diyet kastım yoktu” dedi. (Ebu Davud, Sünen, K. Edep, bab 161)
İslam’dan önceki cahiliye döneminde soyluların, yöneticilerin dokunulmazlığı olduğu gibi hayvanlarına da dokunulmazlık vermişler:
“Allah, Bahire, Saibe, Vasile, Hâm (gibi batıl inançlar)’ı meşru kılmadı. Ancak kâfirler Allah'a iftira ederler, onların çoğu da akıl edemezler. (Cahiliye döneminde Araplar, develerinin yaptığı doğum sayısınca onlara kutsiyet verirler ve develer dokunulmazlık elde ederlerdi. Rabbimiz bu türden bütün batıl inançları reddetmemiz için bunları örnek veriyor.) (Maide süresi ayet 5/103)
Beş defa doğum yapan ve beşinde de erkek deve doğuran deveye “Bahira” adı verirler ve ona yük yüklemezler, binmezler, etini de yemezlerdi.
Şu işim olursa şu koyunu putlarıma adadım” dedikleri koyuna “Saibe” derlermiş ve onu kesip yemezlermiş.
“Vasıle” ise; “Koyunun dişisi olursa kendilerine alırlarmış̧. Erkek olursa putlarına adak adarlarmış.
İkiz olur da birisi erkek, birisi dişi olursa, ikisini de putlarına adarlar, onları da yemezlermiş̧.
“Ham” da; bir erkek devenin neslinden 10 tane deve meydana gelecek olursa, o erkek deveyi salıverirler, o dilediği yerde yer, dilediği yerde içer, Hindistan inekleri gibi, kimse de ona müdahale etmezmiş. Mekke müşrikleri “Buna dokunmak haramdır” diyorlar.
Rabbimiz de suç işleyen kim olursa olsun dokunulacağı ve cezasını çekeceği gibi hayvanlardan da dokunulmazlığı kaldırıyor ama hayvanların cezai sorumluluğu olmadığından, hayvanların verdiği zararı, sahibi öder.
Hazreti Âdem aleyhisselamdan beri bütün insanların kalbini, kalıbını, tenini, canını, kanını, beynini, aklını… yaradanın koyduğu adalet terazisini bırakıyorlar.
Biden, Trump, Putin, Şi gibilerin akıl salgısını bir oy farkıyla kriter yapanların kurallarıyla, Afrika kıtasından daha zengin birkaç adam çıkarıyorlar.
195 devletin oyundan bir tek devletin vetosunu daha geçerli kabul ediyorlar,
Medeniyetlerinin yaşaması için yılda bir milyondan fazla insan kanı akıtıyorlar,
İnsanları dokunulanlar, dokunulamayanlar diye ikiye ayırıyorlar,
Dünyanın yarısını açlık sınırında kıvrandırıyorlar,
Eski Atina devletinde olduğu gibi halkın yüzde seksenini köle olarak kullanıyorlar,
Yüzde yirmiyle politikacılar, işadamları ve askerler, insan avlama merasimleri düzenliyorlar, sömürerek semiriyorlar.
Bunun adına da “me/deniyyet” diyorlar!