Benlik putunu yüreğinin en geniş meydanına diken,
Aklının gölgesiyle gönlünü karartan maddeciler,
Allah’a ve ahirete inanmadığından veya yanlış inandığından,
Can ve tenini yaratana karşı sorumluluk duymadığından,
Her şeyin ana rahminde başlayıp kabir kapısında bittiğine inandığından,
Ve bu inancını, "Hiçbir şey sonradan var olmaz. Hiçbir şey sonradan yok olmaz" cümlesiyle formülleştirdiğinden ve bunu karamsarlıkta kullandığından taş ile kuş, çiçekle böcek, köpekle insan arasındaki fark ona sağladığı fayda oranındadır.
Çok kere köpek insandan değerli kabul edilmiştir.
İnsan üzerine yaptığı araştırmalar; onu koşu atı gibi aynı alanda daha fazla nasıl koşturabilirim.
Deliler ve ihtiyar yalnızlar için açtığı huzurevleri, onların pejmürde halleriyle sosyete mahallesinde dolaşarak göz zevkini bozmaması iştahını kaçırmaması içindir.
Ya vergi kaçırmak için verecektir veya göz zevkini korumak için verecektir veya “namım kalsın” diye verecektir.
İnsanlar için açılan dinlenme tesisleri, işçi evleri, işçi çocukları için kreşler insana hizmet değil üretimi artırma yollarıdır.
Fabrikanın çarkları, motoru, cıvatası senelik bakıma alındığı ve yeniden yağlandığı gibi, üretim aracı olan insanda bir aylık izine ayrılıp ve yağlanması, fabrikaya güçlü kuvvetli dönmesi için bir aylık fazladan izin parası verilir.
İnsanların eğlenmeleri için öngörülen sporlar, müzikler, danslar hep işçiyi diri tutmaya yöneliktir.
Devlet şirketini yönetenlerle, holdingleri yönetenlerin sporları, müzikleri, dansları, eğlence yerleri ve salonları üretim aracı olan işçilerin sporlarından müziklerinden, terzilerinden, berberlerinden ve eğlence yerlerinden ayrıdır.
Bir maaş boyu iple bağlanmış hür insanlar diyarıdır dünya.
Maaşını alınca ayın birinden on beşine kadar beli düz, başı diktir.
İşyerine gidiş gelişinden bu fark edilebilir.
Şirketlere başkaldıran kuruluşlara aidatını öder. İstenildiği takdirde her türlü harekete katılabilir.
Ayın sonuna doğru ise işyerlerinden evine, evinden iş yerine gidip gelen yumuşak başlı uyumlu insandır.
Şirketler, üretim aracı olan bu insanın "uyumlu insan" özelliğini koruması,
Memleket sorunlarıyla ilgilenmemesi,
Toplu bir kuvvet oluşturmaması için basın yayın organlarıyla herkesin bütçesine göre hobileri cazip hale getirir.
Böylece ömrünü, dağları yol edecek, dünyayı aydınlatabilecek enerjisini, pul toplamak, saksıda çiçek yetiştirmek veya kardeş sevgisini tattırmadığı bir tane çocuğunu kendisinden biraz daha fazla maaş alan bir yere getirmek için okutmaya çalışır.
Biricik yavrusunun istikbaline (küçücük bir koltuğa) zarar gelmemesi için kartala kanat çırpan tavuk anne gibidir.
Ama bütün insanların çocuklarını küçük sandalyelere oturtan, maden ocaklarında, demir eriten fırınlarda, başını kaşımaya, başka bir şey düşünmeye fırsat vermeyen otomatik iş yapan bantların başında çalışan insanların maddi ve manevi güçlerinin değerlendirilmesini istemeye yanaşmaz.
“Bir kişi bir şey yapamaz” fikri herkesin beynine çöreklenmiş.
Ebu Cehil karpuzu gibi ekilmiştir.
Kendi çocuğunun kendi idealindeki insan olabilmesi için yemez yedirir, giymez giydirir.
Ancak idealinin ufukları ise özel yetiştirilmiş yaldızlanmış ünlendirilmiş yıldızlarla kapatılır.
Televizyon veya basın organlarında kendisiyle röportaj yapılan ünlülere "boş vakitlerinizi ne ile nasıl değerlendirirsiniz" sorusunun cevabı hepsinde üç aşağı beş yukarı aynı:
Televizyon seyrederim.
Sinemaya giderim.
Maça giderim.
Arkadaşımla oyun oynarım.
Koleksiyon meraklısıyım der.
Biraz kompleksi varsa kitap okurum da diyebilir.
Bütün bunlar toplum içinde insanı yalnız bırakan yerlerdir.
Bir maçı yüz bin kişi seyredebilir. Ama her fert yüz bin kişinin içinde yapayalnızdır.
Bin kişi bir sinemayı seyredebilir ama sağ ve solunda oturanla hiçbir alışverişi yoktur.
Basından öğrendiği kadarıyla sağında oturan sağcıdır, solundaki solcudur.
Sağcılıkla solculuğu bu kadarda basite indirme demeyin.
Televizyon haberinde "Lübnan’da solcu Müslümanlarla sağcı Hıristiyanlar çarpıştı haberi" kameramanın sağına ve soluna düşüşlerine göre veya bir hokkabazlıkla sağla solu ters gösteren basın ajanslarına göre verilmiştir.
Bir maaş boyu hürriyete sahip insanlar Birleşmiş Milletler Evrensel Beyannamesi’nde de ihmal edilmemiş.
Herkesin hür olduğu ifade edilmiş. İstediği kadar içki içebilir. Kimse karışamaz.
Hürriyet vardır. İnsan hakları vardır. Birisi çıkar da: "Yahu bu adamlar hürriyet adı altında içkiye esir oluyorlar.
Beyinleri içkiyle perdeleniyor.
Başlarına örülen çorabın nasıl bir ağ olduğunu fark edemiyorlar" derse işte ona o hürriyeti tanımazlar.
Bir zamanlar Amerika’da uyuşturucu madde ve kadın ticaretini elinde tutan mafya lideri Malcom X saygı değer bir insanken Müslüman olup bu iğrenç işlerin gerisinde Amerika’yı yöneten siyasilerin olduğunu, bu pisliklerden uzaklaşmaları gerektiğini söylerken on altı kurşunla şehit edilir.
İdeal aile tipi olarak romanlarda, filmlerde, hikâyelerde verilmek istenen, bir dağ yamacında tek katlı küçük bir ev, önünde meyve ağaçları, iki çocuklu ve bir de köpekten oluşan bir aile tipidir.
Eğerler başlarını, görürler işlerini. Ayıya dalanmamak için çalıyı dolanırlar.
Bazı darboğazları aşabilmek için ayıya dayı derler ve aynın yeğeni olurlar, büyüyebilirlerse ayılaşırlar.
Hemen bu gün, çocuklarımıza İmanın Altı Şartı’nı bilmiyorsa öğretelim, biliyorsa tekrarlatalım.
Bu dünyanın öbür tarafını hatırlatalım.
İki dünyamızı da güzelleştirmek için, insanların kurallarının kulu olmaktan çıkıp, bizim kalbimizi, kalıbımızı, kanımızı, canımızı tenimizi yaratanın kurallarına uymaya başlayıverelim de bizi sömürerek semirenlere de doğru yolu gösterelim.