Gece saat 24. Şehrin en işlek caddesinde, köşe başında, şehrin baş belası bir ailenin en büyüğü, zil-zurna sarhoş.
Gelene geçene küfrediyor. Herhangi biri onu dövebilir ama ailesinden korktuğu için ağzını açmadan, duymamış numarasına yatarak hızla orayı terk ediyorlar.
Dervişler de haftalık toplu zikirlerini bitirmişler gurup halinde evlerine giderken, onların sakallarını görünce sarhoş, dine imana küfretmeye başlıyor.
Durup onu hışımla seyreden gurup, ellerini sıkmaktan ellerinin içi terlemiş vaziyette.
Derken oradan geçmekte olan bir delikanlı, sarhoşun yanına yaklaşır, burnunun üstüne bir yumruk vurur ve sırt üstü düşer.
Derken o gurup o sarhoşun üzerine çullanırlar ve hastanelik yaparlar.
Gazze konusunda dünyada yaşayan sekiz milyar insan, bu Siyonistlerden rahatsız olduğunu bir şekilde ifade ettiler.
Başta Amerika olmak üzere kendilerince en saygın üniversitelerinde öğrencilerin tepkilerinin devamını sağlamak ve öğrencileri tahrik etmek için ABD polisi, pasif müdahalelerle, diğer üniversitelerde de tepki olmasını sağladılar.
Eğer ABD, bu tepkilerin olmamasını ve devam etmemesini istemiş olsalardı, öğrencilerin üzerine gitmez, gaz sıkmaz, yalnız güvenliklerini sağlamış olsalardı diğer üniversitelere sirayet etmezdi.
Bu günün ABD öğrencileri, yarının yöneticileri olacağından ve bütün öğrenciler Gazze nedeniyle tepkilerini gösterdiğine göre Siyonistlerin dünyada seveni yok demektir.
Ama sevmeyen yöneticiler, sarhoşun karşısından sessizce gelip geçenler gibi davranmaya devam ediyorlar.
İsrail’e destek veren devlet yöneticileri bile o dervişler gibi ellerini sıkma işlemiyle vakit geçiriyorlar.
Gerçekten Gazze konusunda, içi yanan bir devlet, Netanyahu’nun konutuna, Genelkurmay başkanlığı binasına çok güçlü bir saldırı yapsaydı desem geçen geçmiştir denebilir
Şimdi bir saldırı yapılsa ve saldırılan tesisler yerle bir edilse, başta Amerika, Avrupa Birliği ve diğer devletler içlerinden sevinç çığlıkları atarken, dışlarından çok şiddetli sözlü tepki verirler, derhal parlamentolarını, senatolarını toplantıya çağırırlar bir hafta gecikmeyle saldıran devlete gizlice “Eline sağlık” mesajı verirken açıktan derhal saldırıyı durdurma mesajı verirlerken iş işten geçmiş, İsrail’in kolu kanadı kırılmış olur ve sevinen o devletler, İsrail’in eski haline gelmesi için yardıma koşarak iki yüzlülüklerini açığa çıkarmış olurlar.
“Ama hocam, İsrail’e destek vermek için Akdeniz’de bekleyen savaş gemileri ve uçaklarına karşı durmak zor” denebilir.
Kahramanlar, zor günlerde ortaya çıkarlar.
Davud Aleyhisselam, döneminde o günün en güçlü zalim başkanı olan Kur’an’a göre adı Calut, Batılılara göre Golyat olan zalime ve ordusuna karşı direnişe geçen Müslüman Talut’un ordusunda da bazıları:
“…Bugün Calût ve ordusuna karşı gücümüz yok’ dediler.
“Allah'a muhakkak kavuşacağını bilenler ise: ‘Nice az topluluklar Allah'ın izniyle çok topluluklara galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir’ dediler.” (Bakara Süresi, Ayet 2/249)
“Onlar, Calût ve ordusuna karşı çıktıklarında: ‘Rabbimiz, üzerimize sabır boşalt. Ayaklarımızı sabit kıl. (kaymasın, kaçmasın.) Kâfir topluluğuna karşı bize yardım et’ dediler.
Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davut, Calût'u öldürdü. Allah ona yönetimi ve hikmeti (resullüğü ve Zebur'u) verdi. Ve ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah insanların bir kısmını diğer kısmıyla savmasaydı yeryüzü fesada uğrardı. Ancak Allah, âlemlere karşı fazl (lütuf ve ihsan) sahibidir.
İşte bunlar Allah'ın ayetleridir ki, biz onları Sana doğru olarak okuyoruz. Şüphesiz sen resullerdensin.” (Bakara Süresi, Ayet 2/250-252)
Biz de, Allah rasüllerinin hepsine iman den ve son Rasülü olan Muhammed Alehisselam’ın getirdiği Kur’an ayetlerine iman edenlerdeniz.
Davud Aleyhisselam da, bizim örnek almamız gereken peygamberlerdendir.