Acılı günlerde gözyaşı, bazılarının dışına akarken, bazılarının göz pınarları kurur ve içine akar.
Ağlayamayanları ayıplamayın.
Bazılarının feryadı ayyuka çıkarken bazılarının boğazı düğümlenir ve sesi çıkmaz.
Yardıma gidenler, yardım gönderenler, seyrederken dua edenler, eksik, gedik, ayıp, yanlış..arayıcı gözle değil, iyi, güzel, hayırlı, merhametli, olumlu, hüsnü zanlı.. bakışlarla görelim, o şekilde konuşalım ve yazalım.
Eksikleri ve yanlışları, ilgili birimlere bildirelim.
Futbol seyircisinin, kendi takımını izlerken, bütün hücreleriyle takımına destek verdiği gibi, kurtarma ekiplerinin hepsi için, yürekten dualar edelim.
Gözyaşı iki türlü akıyor.
Ölenlere üzülenlerin ve kurtaranların gözyaşıyla, kurtaranların ve kurtarılanların sevinç gözyaşı, aynı gözlerden inci gibi dökülürken, ekran başındakileri de ağlatıyorlar.
Ölenlerin kanlarıyla, ağlayanların gözyaşı birbirine karışırken, can, vicdan ve iman taşıyan insanları birleştiriyor ve tek yürek, tek bilek oluyorlar.
Yetmişin üzerinde devletten gelen kurtarma ekibi kurtarma işine canla başla devam ediyor.
Sekiz milyonun kanı kırmızıdır.
Hepimiz, Hazreti Adem aleyhisselamdan kardeşiz.
Kur’an’da “Beni Adem/Adem’in çocukları” diye geçer.
Kurtarma işinde Türkiye için rakam vermeye gerek yok.
Bu konu için eğitimli asker ve sivil kurumlarımızın dışında, 85 milyonun hepsi, elinden ve dilinden ne geliyorsa o yardımı yapmaya devam ediyorlar.
10.02.2023 Cuma günü, Diyanet İşleri başkanlığının öncülüğünde, Cuma namazından sonra, yüz elli bine yakın camide, deprem için para toplanmıştır.
Kurtarma ekiplerinin ve halkımızın tamamının çalışması sonunda bir tek insan kurtarılsa bile, yapılan çalışma boşa gitmemiş, hedefine varmış demektir.
Çünkü can, cihandan değerlidir.
Ten, topraktan gelse de can, topraktan bitmiyor.
Depremde ölenlere değil, sağ çıkarılanlara seviniyoruz.
Öleni, hemen defnediyoruz.
Halbuki, ölenle sağ kalanın teni aynı topraktan.
Ölene üzülüyoruz, sağ kalana seviniyoruz.
İşte bizi birbirimize bağlayan o görülmez candır.
Elli yıldır evli olupta doyamadığımız, ayrı yatamadığımız o candır.
Gece kalpten gidiverse yatağına uzanamadığımız teni, sabah erkenden kabre taşıyanlara teslim ettiğimiz tenin değeri neden düştü?
Can gitti…….
Can, Rabbimizden geliyor.
Gıdası olan Kur’an da, Rabbimizden geldi.
Onun için canın değer olarak karşılığı bu dünyada yoktur.
Rabbimiz,
وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا
“Bir tek insanın canlı kalmasını sağlayan, bütün insanlığın canlı kalmasını sağlamış gibidir” diyor. (Maide süresi ayet 5/32)
Sevgili peygamberimiz de:
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لَزَوَالُ الدُّنْيَا أَهْوَنُ عَلَى اللَّهِ مِنْ قَتْلِ رَجُلٍ مُسْلِمٍ
“Müslüman bir insanın öldürülmesinden, (insansız bir) dünyanın yok olması, Allah katında daha ehvendir” buyurmuş. (Tirmizi, Sünen, Diyat 5, İbni Mace, Diyat,1)
Dünyadaki bütün altınları, elmasları, petrolleri, madenleri, bütün ülkelerin paralarını, deniz ürünlerini, orman ürünlerini…bir insanın imana gelmesi veya canlanması için kullansak, boşa gitmemiş olur.
Can, görülemediğinden, tartılamadığından, elle tutulamadığından canla değil, kanıyla değerlendiriyoruz.
Kan, canı taşıyan tenin en değerli ana maddesidir.
Saçın her telinin ucundan, ayak tırnağının ucuna kadar her hücresinin gıda taşıyıcısıdır.
Onun için Nişabur’daki Nizamiye medresesinin ilk Rektörü olan, İmamı Gazalinin hocası, İmam’ül Harameyn-el Cüveyni (H.419-478/M.1028-1085):
وأموال الدنيا لو قوبلت بقطرة دم لم تعدلها
“Dünya malının tamamı, terazide bir damla kanla tartılsa kana denk olmaz” der. (el-Ğıyasi s:256)
Aynı ma’nayı İmam Gazali de el-Müstasfa 1/314 de tekrarlamış.
Aynı kültürden sulanan Mehmet Akif Merhum da:
“Bütün dünya için bir damla kan çoktur” diyorlar, sen,
Şu ma’sum ümmetin seller akıttın hûn-i pâkinden” deyivermiş.
Sevgili peygamberimiz:
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو عَنِ النَّبِىِّ - صلى الله عليه وسلم - قَالَ مَنْ قَتَلَ نَفْسًا مُعَاهَدًا لَمْ يَرَحْ رَائِحَةَ الْجَنَّةِ
“Zimmi (yani Müslüman olmayan vatandaşlar) için; “Kim gayri Müslim bir vatandaşı öldürürse cennet kokusunu alamaz “ buyurmuş. (Buhari, Sahih, K. Diyat, Bab 30 Babü ismi men katele zimmiyyyen)