Miladi 623’te kurulan İslam Devleti, Hazreti Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali ile devam eder. (Allah hepsinden razı olsun.)
Emeviler, Abbasiler, Endülüs, Cumhurbaşkanlığı forsunda adı geçen Karahanlılar, Gazneliler, Büyük Selçuklu, Harzemşahlar, Altınordu, Timur, Babür, Osmanlı devletleriyle devam etmiştir.
Çin’in bir kısmından, Yeni Delhi’den, Yemen’den, İspanya’dan, Moskova’dan Viyana’ya kadar İslam’la yönetmişler.
Yahudilerin tarihine de baksanız, Hıristiyanların tarihine de baksanız Milattan önce 497’de Babil sürgününden Milattan sonra 1948 yılına kadar, sığındıkları her devletin altınına ve ekonomilerine sülük gibi sarılmışlar ve birçok kere katliama ve sürgüne sebep olunca 2445 yıl devletsiz, şahsiyetsiz, itilen, kakılan, kınanan, aşağılanan bir topluluk olarak dünyada dolaşıp durmuşlar.
Örnek mi, buyurun:
18 Temmuz 1290’da Birinci Edvard döneminde çıkartılan “İngiltere’de bir tek Yahudi kalmayacak” fermanıyla ülkeyi Yahudilerden temizlemişler.
Ferman 1657 yılına kadar yürürlükte kalmış ve Oliver Cromwell döneminde yürürlükten kaldırılmış ama hep kontrol altında tutmuşlar.
Yine zararlı olmaya başlayınca 1917 yılında İngilizler Filistin’i işgal edince, hem bu Siyonistlerden kurtulmak hem de Müslümanları kontrol etmek için Siyonistlere, “Sizi sürüyorum” dememiş, “Size bir ülke veriyorum” demiş ve gemilerle taşımış.
1917’de ülkenin yüzde yüzü Filistinlilere ait iken 1948’de o güne kadar dünyanın her tarafında bulundukları ülkeleri sömürenlerin Filistin’e taşınmasıyla otuz yılda Siyonist teröristler, toprakların yüzde altmışını ele geçirirler.
Hangi ülke acıyıp ülkesine almışsa, çok geçmeden ırmağı geçmek için kurbağanın sırtına binen, ırmağı geçince onu sokan akrep gibi, o ülkeye zarar vermeye başlayınca topluca sürgün ve katliama uğramışlar.
Şu anda Avrupa Birliği’ni oluşturan devletlerin hepsinden sürgünleri vardır.
Aslında Hitler’in katliamından sonra Avrupa’da sağ kalanlardan kurtulmak için Yahudileri topluca gemileriyle, ceplerine para, ellerine silah vermişler ve Filistin sahillerine döküp kaçmışlar.
“Bugünlerde bütün basın-yayın organları, sahiplerine göre taraflı haber veriyorlar” derseniz, “Doğrudur” derim ve hiçbir habere bakmadan işgalcilerin 1948 yılında kurdukları terör devletinin dünyaya sunduğu sınırları ile bugünkü sınırlarına bakıverin yeter.
Baklava hırsızlığına onlarca yıl hapis cezasının verildiği dünyamızda önce toprak hırsızlığı, sonra toprak üzerindeki ev hırsızlığı, sonra o evin sahibini öldürme cinayeti, sonra Afrika’dan göç edip gelen zenci Yahudileri aralarına almamak ve sınırda kendilerini korumak için o çaldıkları toprak üzerindeki çalınmış evin sahibini öldürüyor ve o eve zenci Yahudi’yi, Rus Yahudi’yi yerleştiriyor.
Kendisi rahat mı?
1900’lü yıllardan beri tüm Yahudilerin ömrünün yarıdan fazlası lüks evlerinin altındaki sığınaklarda geçmektedir.
Hırsız, kaç defa hırsızlık yaparsa yapsın, içi hiçbir zaman huzurlu değildir.
Köpekle tilki arkadaş olmuşlar; dağda birlikte gezintiye çıkmışlar.
Tilki, her on adımda bir döner arkaya bakarmış.
Köpek neden hep arkaya baktığını sorduğunda, “Benim düşmanım çok” dermiş.
Boğduğu tavuk, yediğinden çok fazla. Köyde tavuğunu çalmadığı ev kalmamış.
Dünyada, Siyonistlerden zarar görmemiş devlet yok.
ABD, onları Filistin’de tutabilmek, ölürse de kâr, öldürürse de kâr politikasını sürdürmek için, yıllık harcadığı dolarları, kendi ülkesinin evsiz, barksız, ekmeksiz yaşayan vatandaşlarına harcasa, her vatandaşının sağlık, barınma, gıda ve eğitim masraflarını karşılayacak durumda imiş.
Bir gün gelir, dünyanın her tarafından tepkilerin ABD’ye döndüğünü görürse, yetmiş yılda hâlâ devlet olamamış, teröristliğe devam eden işgalcilerin, öldürme işini bile kaba saba yaptıklarını gördükten sonra bakalım ne yapar?
Devamı yarın