Bizim Karasakal Hoca'ya müzelik olsun diye sormuş vatandaş.
Hocam bizim oğlan inek sütü ile büyüdü bir zararı olur mu diye.
Cevap: Yok bir zararı olmaz.
Olsa olsa huyu dayısına (öküze) çeker.
Aşağıda helâl gıda ve süt ile ilgili yazım var.
Buyurunuz.
***
Tefsir kitaplarımdan birinde okumuştum.
Çocuğa sütanne tutulurken,
Ahlakı mazbut, temiz huylu, hanımlar tercih edilmeli diye.
Zira “alınan gıda çocuğun ahlakına tesir eder" deniyordu orada.
Ben buna yüzde bin (%1000) inanıyorum,
Sütten sonra alınan gıdaların da,
Helâlden kazanılmış, Emek harcanmış, alın teriyle elde edilmiş olmasına dikkat etmek lazım gelir diye düşünüyorum.
Ecdadımız buna fazlasıyla dikkat edermiş.
Un değirmenlerinin görülecek bir yerinde yazar:
"HELÂLLEŞİNİZ" diye.
Çünkü: önceki un sahibi ile sonrakinin birbirlerine yarım kg. kadar unu geçmiş olabilir.
Bundan kaçınmak zordur.
Nüfus kalabalıkken, (doksanlarda)bir ton civarında un üğütürdüm.
Ben yıllarca bunu gördüm ki,
o iki insan mutlaka helalleşirlerdi.
Çoğunluğu da hanımlar olurdu.
Zira un havuzundan genellikle hanımlar un doldururlar.
Beyler dışarıda "birinci" içerler.
Buğday çuvalı geleceğinde, onu gider getirir tekrar dışarıda ki yerine oturur.
Bir an için aynı dikkati, yalnız değirmen de değil, tüm hayatımızda,
Kul hakkına karşı,
Kamu malına karşı,
Yetim hakkına karşı,
Vakıf mallarına karşı, gösterildiğini düşünün ki, bu mümkündür.
"Hayat cennet olur" be arkadaş.
Bizde bir söz vardır:
"Ağlayanın malı, güleni ondurmaz" diye.
Bunu şehrin kırk yerine yazmak lazım.
Riayet etmeyip fakiri inleten,
Kul hakkını gözetmeyip, el uzatan,
Kamu malını üstüne zimmetleyen gaspçının başını, tez elden ezmek lazım.
Babacığım 1927 doğumluydu.
Asker arkadaşı vardı, küllükçü İsmail amca,
İkisi de okuma yazmayı askerde öğrenmişler.
Şimdi ki tabirle, "eğitimsizler."
İsmail amca cemaatimdi.
Belediyede temizlik işlerinden emekliydi.
İri gadana dediğimiz atların çektiği, İki tekerli temizlik arabalarının olduğu zaman da çalışmış.
O atlar dilden anlardı.
Doooor dendiğinde durur,
Deeeeh denince yürürdü.
(Zamaneye denecek çok söz var ancak, dilim varmıyor)
İsmail amca söylenirdi:
Bizim gadanaların arpasından, tavuklarına yem götüren idareciler bilirim hocam diye.
O tavukların yumurtası bozdu bu milleti hoca efendi derdi rahmetli.
Evet, küllükçü İsmail amca tahsilsizdi, fakat irfan sahibiydi.
Anadolu irfanı diye buna denir.
Yemeğin kokusu komşuya varmıştır, hadi şunu ilet gel diye, annelerimiz azmı yemek taşıttı bizlere.
Yolda bulduğu bir yığın paranın içine bakmadan, emniyete götüren yiğitleri TV de görünce ne diyoruz:
"HELÂL SÜT EMMİŞ ADAM EVLÂD'I."
Demiyor muyuz?
Diyoruz elbet.
Bu eğitimle falan olmaz arkadaş.
Sütle olur sütleeeeee.
Helal sütle.
Anamın ak sütü gibi helâl-i hoş olsun sözü de çoook şeyler anlatır öyle değil mi?
Başka zamana İnşallah.
Sağlıcakla kalın.