Okulumdayım bir haftadır.
Aşağıda haftadan resimler var.
İkinci sınıftan bir hafta geride kaldı bile.
Üniversite camiinin avlusunda ayvalar meyveye durmuş.
Uzun yaz tatili zor bitti.
Geçen yıl başladığımda:
Bizim aile-i efrat şöyle demişler.
“Bir iki ay gider usanır.
Bu yaşta okul mu olurmuş.
Hevesi geçince boşlar.”
Fakat ben,
Yaz tatilinde ödev yapınca.
Okul günlerine göre program yapınca:
Herkes umudu kesti.
Bizim hatun kişi;
“Bilirim ben bunun inadını bitirir burayı” demiş.
Sınıfım bir kat yukarı çıkmış.
Bu 16 basamak merdiven demek.
Asansör var aslında.
Ancak arızalı işaretli kendisi.
Büyüklerimize günlük "Allah'ım razı olsun" duası etmeye melekler huzurunda söz veriyorum.
Tabi ki asansörün faal duruma geçmesi karşılığında.
Dün geçen yıl ki dersimize giren muhterem hocalarımdan biri sordu.
“Hocam bu senenin farkı var mı?” diye.
“Var” dedim.
“Bu sene yoğurt maya tutmaya başladı galiba” dedim.
Aynen öyle de.
Ders gibi ders yapıyoruz.
Neler mi var?
Neler yok ki?
Meğer geçen yıl ısınma hareketleri yapmışız.
Geçen yıl giriş, usulü, tarihi gibi ders görüyorduk.
Bu sene direkt damardan girdik.
Yâni resmen benlik.
İnşallah akıbeti de iyi gelir.
Stephan Hawking'in kitabı var elimizde.
"Zamanın kısa tarihi".
112. Baskı.
Şakamı?
Felsefe dersimiz var birader.
Tefsir, hadis, İslam tarihi zaten var.
Sosyoloji, psikoloji varda var.
Bu gidişle urbaya tam donanımlı gideceğiz gibi.
Allah’ım aşkla şevkle koşanlardan eylesin bizleri.
Bütün öğrenci dünyasına başarılar diliyorum.
Şimdilik burada bırakalım.
Herkese mutlu sağlıklı günler dilerim.
Esen kalın.