Ramazan diyorum, yine geliyor.
Kavuşturana, hamt ederiz.
Yine gel demiştik geçen yıl giderken.
Haftaya bugün misafirimizdir inşallah.
Hem de erken gelir biliyorsunuz.
Hoş gelişler olsun inşallah.
İnsanın içinden şöyle geçiyor değil mi?
Gel de yak şu Işıklarımızı, gece gece.
Çorbamızı kıymetlendir.
Zeytinimizi tatlandır.
Soğuk suya özlem duyur.
Fakir fukarayı hatırlat.
Elimizi cebimizle buluştur.
İftar saatinde, hatunların elini ayağına dolaştır.
Hâsılı gel de hareket getir hayatımıza EYYY KUTLU RAMAZAN...
Ramazan'da ne yiyelim programları başlar TV’lerde bilirsiniz.
Bende buradan yayın yapıyorum:
Helâl yiyelim.
Evde bulunandan yiyelim.
Yerde biten yiyelim.
Az yiyelim.
Muhtaçlar ne yiyemiyor, onu düşünerek yiyelim.
Zikir, fikir, şükürle yiyelim.
Zikir: Besmele.
Fikir: Önümüzdeki nimeti tefekkür.
Şükür: Yemek sonrası dua.
Hazır yeri gelmişken fıtra'ya değinelim.
Fıtra’da kimin ne dediğine bakmadan kalbini ikna eden miktardır fıtra’nın ölçüsü.
Ben şahsen Ramazan ın hemen başında vermek uygun olur diye düşünürüm.
Çünkü ihtiyaçlı mümin, Ramazanı yokla geçirmesin.
Orucu yalnızca midemize tutturmayalım.
Elimiz, dilimiz, gözümüz, kulağımızda oruçlu olsun.
Unuttuğum bir şeyler vardır.
Yazarsanız cevaplarız inşallah.
Rabbim hakkıyla ibadet nasip buyursun.
Bayrama ulaştırsın.
Herkese sağlıklı günler dilerim.