Biz özellikli bir milletiz.
Adamı gözünden anlarız.
Olmadı sözünden anlarız.
O'da olmazsa duruşundan anlarız.
Yine olmazsa konuşmasından anlarız.
Hattâ adamı yürüyüşünden anlayanımız var bizim.
Gözlerinin velfecri okuyuşunu kestirenimiz bile var.
Belki size garip gelecek;
Adamın "ne mal olduğunu" şak diye bilenimiz olur çoğu kez.
Bizim gözümüzden kaçmaz.
Bize külyutmazlar derler.
Yeryüzünün gözü açığı biziz.
İş bileni zaten biziz.
Biz'im birimiz tüm cihana bedeldir malûm.
Biz adamın traşından,
mezhebini, meşrebini, derneğini, partisini, tarikatını, hattâ mahallesini biliriz.
Niyetini okuruz biz adamın.
Gerçi başkasına niyet okuması yapmayalım derizde,
kendimiz çoğu kez niyet okuruz.
Çünkü biz okuduk mu doğru okuruz.
Başkası elindeki kağıdı yanlış Okur, biz adamın niyetini bile doğru okuruz.
Biz'de yanlış olmaz.
Traşından böyle anlıyorsak:
Giyiminden neler neler anlarız siz düşünün.
Bir kerre renk çok şey söyler biz'e göre.
Marka başka başka şeyler söyler.
Meselâ;
Şahsın "sonradan görme" olup olmadığını giysisinden biliriz biz.
Arabasının renginden cibilliyetini kestiren çokbilmişe rastladım desem inanırmısınız.?
Nasıl özellikli milletiz derken haklıymışım değilmi.?
Daha bitmedi.
Bekleyin.
Adam derneğini söylesin:
Başka bir şey söylemesine gerek kalmaz.
Geri kalanını biz söyleriz.
İtikad derecesine varıncaya kadar,
Vatansever olup olmadığına kadar, ortaya dökebiliriz.
Arkadaş tuttuğu takımı söylesin,
karakter çıkarımı yapacak pek çok insan ortaya çıkacağına iddiaya girerim.
Kurumsal yaftalama veya DAMGALAMA denir buna.
Biz'im mahallede "zan yapmak" diye tesmiye edilir(isimlendirilir) bu durum.
Kutsal kitabımız da şöyle buyurulur.
"Zannın çoğundan kaçının. Zira zannın bazısı günahtır."(Hucurat 12)
Yukarıdaki sayılanların tamamı zanna dayalı idhamlardır.
Biz'de adamın kötü bir şey yapmasına gerek yok.
Biz'den değilse kötüdür zaten.
İyi bir'i olsa falan yerde olmazdı belli'ki.
İlçe'ni söyle karakter falını şakır şakır söylesin vatandaş.
Camiye devam durumuna göre insan değerlendirmesi yapılır bu ülkede.
Eğer bu bir ölçü ise, sabah cemaatine bakın derim ben.
(Zinhar böyle bir değerlendirme yapılamaz kanaatindeyim.)
Bu sabah cemaati konusunda KARASAKAL HOCA mın bir değerlendirmesi var.
Fakat ben burada söyleyemem.
Falanları övmekten başıma iş
açılırmış.
Demem o ki:
Görüntü yanıltır.
Hiç bir şey asla göründüğü gibi değildir.
Peşin hüküm günahtır.
"Bir fasık bir haber getirince onu araştırın" buyurur yüce kitabımız da Rabbimiz.
Sözlerimi bir yaşanmışlıkla bitirmek isterim.
Her yönüyle takdir ettiğim bir imam hatip arkadaşım var.
O anlattı geçenlerde.
Sabah namazına geliyormuş karanlıkta yaya olarak.
Pat pat diye tuhaf ses çıkaran şahin bir araba yakınında durmuş.
Arabadan inen iki genç hocama doğru gelirler ve:
Amca biz'e on TL.(10 TL.) ver derler.
Hocam on TL. verir.
Arabadan bir ses ev adresini alın diye seslenir.
Hocam da caminin yerini ve oranın imamı olduğunu söyler.
Gençler giderler.
Bir hafta sonra hocam yine sabah namazı öncesi mihrabta Kur'an okurken dışarıdan pat pat sesli araba gürültüsü gelir.
Ve camiye iki genç girer.
Kur'an'ın bitmesini bekleyen gençler, hocama işaret ederler.
Hocam gençleri tanır.
Kollarında dövme vs. Olan gençler:
Hocam biz geçen sabahki borcumuzu getirdik deyip on TL.verirler.
Ve müsade isteyip namaz'a kalamayacaklarını söyleyip giderler.
Namazdan sonra HOCA'm cemaate durumu izah eder.
Haklı olarak hocanın kolu dövmeli gençlerle ne ilgisi varki zannını ortadan kaldırmak için.
Buyurun yorum sizin.
Kolu, boynu, dövmeli de olsa bunlar bizim çocuklarımız.
Kanaatimce üzerinde çok kafa yormamız gereken bir hadise bu.
Kimseye dışına bakıp zan yapmayalım.
İçindeki cevheri görmeye çalışalım.
Bilmem yanılıyormuyum.
Sağlıcakla kalınız.