16 Haziran Pazar günü Rabbimizin emri üzerine iki rekâtlı bayram namazı kılmaya, imam günün mana ve önemini açıklayacak konuşmayı yapmaya, namazdan sonra Allah rızası için kurban kesimine hazırlık yapıyoruz.
Kurbanlıklar, besi ahırlarından şehirlere gelmeye devam ediyor.
Kamyoncular, Samancılar, bıçakçılar kazanmaya başlıyor.
Üreticiden tüketiciye, tüketiciden üreticiye mal ve para aktarımı oluyor ve evlere bereket geliyor.
Pazar günü cumhurbaşkanından çobanına, generalinden erine, profesöründen öğrencisine, patrondan işçisine kadar herkes, namaz ve kurbanlık için tatlı bir telaşın içindeler.
Bir milletin, toplu yürüyüşüdür bu.
Yürüyüşe katılacağız. Hep beraber yürüyeceğiz bu bayram yürüyüşünde.
Dedeler ve torunlar el ele vermiş, analar ve babalar gönül gönüle gelmiş olarak yürüyeceğiz.
Önce sabahın seherinde tan yerinin ağarmasıyla kalkacak gönüllerimizin çırasını yakacak, tekbirlerle gönlümüzü temizlerken, banyolar yaparak bedenimizi tertemiz yaparak bayram yürüyüşüne katılacağız.
Kötü kokuların kaybolması için güzel kokular sürüneceğiz.
Kötü davranışları, hataları, kusurları görmezden gelip, üzerine sünger çekip yerine iyilik tohumları serpeceğiz.
Gönlümüzdeki sevginin telefon teli gibi olan ellerimizle tokalaşarak dillerimizle sevdiklerimize sevdiğimizi ilan edeceğiz.
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpeceğiz. Tatlı dil, güler yüz ve bal gibi sözlerle havayı güzelleştireceğiz.
Yeryüzünü sevgi harmanına döndürüp, muhabbet rüzgârları estirip birlik ve beraberlik hâsılatı elde edeceğiz.
Bizi görmezlikten geleni göreceğiz, gelmeyene gideceğiz, konuşmayanla konuşacağız.
Hakkını helal etmeyene hakkımızı helal edeceğiz, hakkını helal ettirmek için çalışacağız.
Sünnettir diye sabahleyin ağzımıza tatlı alacağız, tatlı yiyip tatlı konuşacağız.
Bugüne kadar hiçbir partinin, vakfın, derneğin yapamadığı yürüyüşü yapacağız.
Ayrı ırk, dil ve renkten insanlarla bu yürüyüşü severek inanarak gerçekleştirirken, Müslüman olamayanlar da bu yürüyüşe saygıyla katılacak.
Camilerde, gençler ihtiyarlar, profesörler öğrenciler, generaller erler, işverenler işçiler aynı safta, aynı yöne dönecek ve aynı kelimeleri söyleyecek ve bütün dünyaya birlik ve beraberlik mesajı verecekler.
Birlik ve beraberliğin adresinin Allah’ın emir ve yasakları etrafında olduğunu sessizce ilan edecek.
Ekmeğimizi paylaşacağız. Sevgimizi paylaştıkça çoğaltacağız, şekerler yiyip şeker gibi kelimelerle havayı tatlandıracağız.
Gönüllerimizdeki sevgiyi paylaştığımız gibi, kasalarımızdaki parayı da çocuklara ve ihtiyaç sahiplerine dağıtarak tasalarımızdan kurtulacağız.
Akrabalarımızı, komşularımızı, dostlarımızı, hastahaneleri, öğretmenlerimizi ziyaret edeceğiz ve hoş olamayan, geçmişimizi hatırlatacak kelimelerden sakınacağız.
Senin adam, benim adam, senin parti, benim parti sözleri yerine çağımızda yaşanan güzel örnekler üzerinde konuşmalar yapılacak.
Sevgili Peygamberimizin gül devrinden güzel örnekler verilerek kulaklar parlatılacak.
Yolda yürürken tanıdığımıza tanımadığımıza selam verilecek ve gönlümüzdeki sevgi, “Selâmün Aleyküm” sözcükleriyle karşıdaki insanın gönlüne çiçek tohumu gibi serpilecek.
Çatık kaşlarla değil, gülümseyen yüzlerle bakacak ve güven havasını estireceğiz.
İslâm’ın bir tek emrinin yaşama geçirilmesiyle bütün evlerin tertemiz olduğu, yolların pırıl pırıl parladığı, gözlerin ışıl ışıl yandığı, kuşların ve çocukların cıvıl cıvıl olduğu, kedi ve köpeklerin bile mutlu olduğu, çatık kaşların güldüğü, birlik ve beraberliğin sağlandığı bütün dünyaya gösterilecek ve böylece sevginin ve birliğin adresinin İslâm olduğu herkese ilan edilecek.