Şeytan bizim düşmanımızdır. Kıyamete kadar o, bizimle savaşacaktır.
O sapığı ve saptırıcıyı yok sayamayız, görmezden gelemeyiz ve her an uyanık olmak ve gönül tetikte olması için Euzü Billahi mine’şeytani’racim/Allah’ın rahmetinden uzaklaştırılan şeytandan Allah’a sığınırım” diyoruz.
Peki, sığınağımız neresi?
Neyi yapıp neyi yapmayacağımızı bize öğretmek için gönderdiği kitabı Kur’an-i Kerim’e, elçisi Muhammed aleyhisselamın anladığı ve sığındığı gibi sığınacağız.
Rabbimizden daha büyük sığınak olmadığına kalbimizle beraber, aklımız, fikrimiz, duyularımız, duygularımız ve bütün hücrelerimiz iman edecek ki başarılı olalım.
Şeytandan daha şerli düşmanımız vardır.
Onu da içimizde besleyip büyütüyoruz.
Hâlbuki o, şeytanın ajanlığını, avukatlığını yapmaktadır.
Şeytan denen o “Hannas” (Nas süresine bakınız) bizim en zayıf yerimizden saldırmak için beklerken, nefsimiz 24 saat bizimle beraberdir.
Şeytandır bizim uyanık olmamıza sebep.
Onun için bizden olmayanları yok saymayalım.
Biz, kendimizi her yönden güçlendirmeye çalışalım.
Felak ve Nas sürelerini bugünlerde çok okuyalım ama önce manasını anlayıp okurken manayı da düşünerek okuyalım.
Nefsimizin, aklımızın, kinimizin, kültürümüzün… esiri olmak yerine onları kullanmak gerekir.
Nefsimizi binek olarak kullanıp, aklımızı yaratanın kurallarına göre hareket edecek şekilde eğitmek ve kültürümüzü, yaratanımızın istediği hayat seviyesine yükseltmek olsun.
Rabbimiz, İslam dışı insanları sırdaş edinmememiz, Çin’e, Japon’a, ateiste, deiste, ülkenin stratejik sırlarını vermememiz için bizi uyarır:
“Ey iman edenler, kendinizden aşağı olanı (kâfirleri) sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük yapmada kusur etmezler. Sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların (size olan) kinleri ağızlarından taşmaktadır. Göğüslerinin gizlediği ise daha büyüktür. Size ayetleri açıkladık eğer akıl ederseniz.” Al-i Imran süresi ayet 3/118)
İslam dışı olanlardan Yahudi ve Hıristiyanları yönetici dost edinmeyi yasaklar:
“Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları (idareci) dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur (idarecisidir.) Sizden kim onları (idareci) dost edinirse muhakkak o, onlardandır. Allah, zalim toplumlara yol göstermez.” (Maide süresi ayet 5/51)
İslam’ın dışında kalan bütün insanlara stratejik sırlarımızı vermeyiz, yönetimimizde söz sahibi yapmayız ama hangi din, ırk, renk ve bölgeden olursa olsun, bütün insanlarla İslami usullere göre komşuluk, arkadaşlık, ortaklık… Yaparız.
Bizim düşmanımız kendisine ve tüm insanlığa zulmeden, kim olursa olsun, biz, onun düşmanıyız; Rabbimizi gönül kulağıyla dinleyelim:
“Çünkü şeytan size düşmandır, siz de onu düşman sayın. Şeytan kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaları için çağırır.” (Fatır süresi ayet 35/6)
“Fitne (zorla İslâm dininden döndürmeye çalışmak, zulüm ve işkence) kalmayıncaya ve (yaşanan) din Allah'ın oluncaya kadar onlarla harp edin. Şayet harbe son verirlerse artık zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.” (Bakara süresi ayet 2/193)
Zalimler, zulümlerinden vazgeçinceye kadar düşmanımızdır.
Zulmetmeyenlere zulüm, kimden gelirse gelsin o zalimliktir.
Ve Müslüman, her türlü zalimin düşmanıdır ve ona haddini bildirmek, gücü oranında görevidir.