Özel bir durumumuz nedeni ile son günlerde sabah 7-8 arası yollarda oluyoruz. Yılların alışkanlığı geç yatıp geç kalkmayı yenmeye çalışıyoruz.
O saatleri yaşayanlar bilirler, yollar tam bir bayram yeri gibi oluyor. Bilmeyenlere de o saatleri bir görmelerini tavsiye ederiz…
Her yaş grubundan öğrenciler yollarda. İşbaşı yapacak işçiler ya telaşla işyerine gidiyor ya da köşe başlarında servis gözlüyor.
Pek çok gözde mahmurluk… O telaşta bile ses çıkmıyor. Herkes bir karınca sessizliğinde.
Elbet okula yeni başlayan, anaokulu ve birinci sınıfların ayrı bir havası var. Çoğu yanlarında bir aile ferdi ile…
Bu görüntüler anılarımızı da canlandırıyor.
Şanslı bir nesildik. Gerçekten çok iyi öğretmenlerden eğitim aldık. Özellikle ilkokul öğretmenimiz öylesi köklü bir temel atmış ki onun öğrencisi olanlar bu gün toplumda mutlaka çok değerli bireyler olarak hayata değer katıyorlar…
Hayatta olmasını ve ellerini saygı ile öpmeyi çok isterdim Rahmetli Ekrem Zeren Öğretmenimizin. Sağlığında her an ifade ettiğimiz şükran duygularımızı manevi huzurunda da tekrar ediyor, Rahmetinin bol olmasını diliyoruz.
Bu duygularla öğretmen öğrenci ilişkileri konusunda birkaç kelam edelim istedik.
Çok küçük yaştaki öğrenciler için önemli olan öğretmenine karşı sevgi saygı dengesinde bir iletişim kurulması çok önemlidir. Bunun mimarı da öğretmenler olduğu kadar velilerdir de… Öğrencinin yanında öğretmen ve okul hakkındaki olumsuz fikirleri ulu orta konuşmak o öğrenciye yapılmış en büyük ihanettir. Aksine moral verecek bağları güçlendirecek şeylerle çocuğun okula ve özellikle de öğretmenine bağlanması sağlanmalıdır.
Daha ileri yaştaki öğrenciler de öğretmenlerine karşı duygularını iyi kontrol etmeli ve saygı hududundan öte geçmemelidirler. Öğretmen bir görev yapmaktadır. Bu görev öğretim olduğu kadar eğitimdir de. Her öğretmen öğrencisine bir şeyler öğretmek ister. Öğrenci belki de hiçbir yerden edinemeyeceği bu bilgileri veren öğretmenine minnet duymalıdır. Derslerini iyi takip ederek, ödevlerini güzel yaparak ve kurallara uyarak öğretmenine yardımcı olmalıdır.
Peki ya öğretmen açısından? Hiç kimse bir insana zorla öğretmen olacaksın diye bir baskı yapamaz. Öğretmen o mesleği seçmiş ve o konuda yeterlilik alarak bu görevi yapmaktadır.
Üstelik öyle önemli bir görevdir ki, bunu bir otobüs şoförlüğüne benzetebiliriz. En küçük hata pek çok cana mal olacaktır. Öğretmenler de mesleklerinde hatalar yaparlarsa gelecek nesillerin mahvolmasına sebep olacağını bilmelidir.
Bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu çağlarda yaşıyoruz. Öğretmen de kendisini yeterli görmediği konularda zaman ayırıp eksiklerini telafi etmelidir. Mesleğinin hakkını vermelidir. Bir kalp cerrahının minik bir hatası bir hayatı yok ediyorsa bir öğretmenin o minik dimağlara karşı yapacağı bir hata o çocuğun gelecek hayatını da yok edecektir.
Tüm bunların temeli SEVGİ’dir. Öğretmen önce mesleğini sevmelidir. Sevmiyorsa, sevemiyorsa, beğenmiyorsa kolayı var. Bırakır başka bir hayat kurar.
Mesleğini seven elbette kendilerine emanet edilen geleceği de sevecektir.
Öğrenci önce öğretmeni sevmelidir. En minikler aileleri tarafından bu sevgi ile aşılanmalıdır.
Çocuktur, gençtir. Yaramazlık da yapacaktır, haşarılık da yapacaktır, uyumsuzluk da gösterebilecektir. Onun bu davranışlarına sabırla ve bilimsel yollarla yön verecek öğretmendir. Seviyorsa zaten bunlar ona zor gelmeyecektir. Onlardan olgun yaştaki bir bireyin davranışlarını beklemek saflık ve bilinçsizliktir.
Okul ve derslerin dışında da bir hayatı vardır. Her gün olgunlaşmakta olan duyguları, değerleri vardır. Hayattan ve çevresinden beklentileri vardır. Eğlenme ihtiyacı vardır. Bunlar da öğretim kadar önemli ve eğitimin bir parçası değil midir?
Elbet biraz da maneviyat yönü ile bakmak lazım olaya. “Bir harf öğretenin kölesi olurum” diyen örneklerimiz var. Gelecekte büyük başarılar gösteren birisi için “bu benim öğrencim” diyebilmenin gururunu yaşamak var.
Yıllar sonra yetiştirip topluma kazandırdığı bir bireyin onu gürünce büyük bir minnet duygusu ile ellerine sarılması kadar güzel bir duygu olabilir mi?
Yukarıda kişisel ifademiz gibi, baki âleme göçmüş bile olsa arkasından her gün hayır dua edecek bireyler bırakmaktan daha büyük bir kazanım olabilir mi?
Herhangi bir branştaki sanatçının eseri ile öğünmesi, kendisine pay çıkarması ne kadar güzeldir. Hele ki bu eser bir canlı, bir insan evladı ise…
Öğrenciler sizler de biliniz ki, sizin için öğretmenlerinizin yaptıkları sizin gelecek hayatınızın bir garantisi, ömür boyu sürecek bir mutluluğun şartlarını hazırlamaktır. Üstelik öğretmenleriniz bunun için sizden sevgi ve saygının dışında hiçbir şey beklemiyorlar…
Çevrenizde gördüğünüz büyüklerinizden çok başarılı olanlar biliniz ki okul hayatlarını iyi değerlendirmiş, öğretmenlerinin öğrettiklerini iyi kavramış ve okulun hakkını vermiş kimselerdir.
Öğretmenlerimizin elinde şekillenen geleceğimizin daha aydınlık olmasını, bu kutlu görevi yapan öğretmenlerimizin de toplumda her zaman baş üstünde yerlerinin olmasını diliyoruz…
Yorumlar
Kalan Karakter: