Hasan ÖZÜNAL
Gazeteci - Yazar
Dünya seferber oldu ve tüm dünyaya kafa tutan birkaç gramlık bir mikroba karşı silah arıyor. Yemek yemek için kaşık, ameliyatlar için modern cihazlar ihtiyaçtan kaynaklanan üretimlerdir.
Bir top mermisi içinde fırlatılarak aya gitmeyi konu alan Jules Verne hikâyelerinden, Hezarfan Ahmet Çelebi’nin kanat takıp uçma denemeleri hep bir ihtiyacın hayallerle gelişmiş halidir.
Günümüzde bir anda dünyayı saran bilgisayar ve onun hızlı tekâmülü sonucunda oluşan internet ve cep telefonu daha sonra internet denilen bir kavramla çok farklı bir boyut kazandı.
Haçlının ne kadar çirkinliği varsa önce onlara hevesli olan bizler de bu konularda yine geri kaldık ve onlara köle olduk. İlk cep telefonundan günümüz e kadar yüz milyonlarca cep telefonu için bir fabrika kuramadık, 10 liraya mal edeceğimiz ürünü 100 liraya almak kolayımıza geldi. Devlet bir çözüm üretmedi, alın terimizi ve rızkımızı gâvura hediye ettik.
İnternet de de aynı şey oldu.
Teknik ve bilimsel gelişmeleri çok sonraları elde etsek de aklımızı hep onları saçmalıklarda kullanmaya yetti.
İlk kamera ve videolar geldiği zaman kullanım amaçlarına baktığımızda, düğün çekimleri, ilahi mevlit ve törenlerin çekimleri, komedi filmleri ve dilimizin varmadığı pis filmleri seyretmek için kullanmaktan başka aklımıza bir şey gelmedi. Hep uç noktaları zorladık. Çiftçi eğitimleri için programlar kaydedip köy kahvelerinde, eğitim kasetleri yaparak okullarda, vatandaşlık bilgileri kaydederek kahvelerde seyrettirmek aklımıza bile gelmedi.
Şu günler istisnasız herkesin elindeki cep telefonunda, dizindeki bilgisayarda olan interneti de öyle.
Artan kavgaların, adli olayların, kadın cinayetlerinin, sorunlu boşanmaların, madde bağımlılığının, ahlaki çöküntünün, siyasi kirlenmenin, yok olan çekirdek aile yapısının temelinde internet ne kadar vardır.
Türkiye’de akademik camia diye bir şey olsa idi, onların arasında sosyolog, psikolog ve toplum mühendisleri olsaydı bu soruya şu an cevap verebilirdik. Bu konuda bir araştırma var mı diye çaba sarf ettik ama “ben buradayım, bana bakın ne kadar bilgiliyim” amacındaki bir iki bilginin dışında bir şeye rastlamadık.
Günümüzde internet seri bir katil olarak gelecek tarihte şimdiden yerini almıştır.
Evet, internet bir katildir. Onu kötü kullandığımız için bir katildir. Onu amacı dışında kullanarak onu biz katil yapıyoruz. Ondaki kirliliği alıp, daha da kirletip ona katarak, onun katil olmasını sağladığımız için katildir.
70 li yıllarda teleks de öyle bir ihtiyacın mükemmel bir teknik ürünü idi. Telefon hattının özel daktilo ile yazışması demek olan bir cihazdı. O tarihlerde bir teleks operatörü olarak çalışırken ilk tespitimizi yapmıştık ki çok dikkatli ve verimli kullanmak lazım. Konuşanların (yazışanların) ses tonunun olmadığı, mimik ve beden dilinin olmadığı, uzun anlatımların zorlaşmasından dolayı kestirmeden giderken çok detayın atlandığı, çevre şartlarının bilinmediği, hatta karşıdaki kişinin kimliğinden dahi emin olunmadığı bir görüşme ortamı idi. Her kelime hatta her harf önemli idi.
Günümüzde sayısız yöntemle yapılan bu yazışmalı sohbetler, ileri aşamasında da görüntülü sohbetler toplumun başına dert olmuş durumda. Klavyeye sarılan karşısında kimse yokmuş, sanki kendi halinde düşünüyormuşçasına çalaklevye veryansın döşeniyor. Yüz yüze görüşmedeki göz teması, ses teması ve ani geri dönüşler de olmayınca haddini ve amacını aşan konuşmalar kavgalara ve hatta cinayetlere kadar varıyor.
İnternet bir bilginler ordusu oluşturdu. Herkes her konuda her şeyi biliyor. Bilmekle kalmıyor bu bildiklerini kimsenin bilmediğini sanarak bir de onlara zorla dikte etmeye kalkıyor.
Bilgiye ulaşırken de bilginin sağlamlığına hiç aldırış dahi etmiyor. Elma ağacına kabak çiçeği monte etseniz, dalına da sazan balığı yerleştirseniz ve altına da “ne güzel bir patates ağacı” yazsanız tüm bunları gerçek kabul edip atlayacak sazanlar oluşmaya başladı. Bu bilgiden hareketle o sazanlar sazan balığının patatesi çok sevdiğini iddia eder hale geldi
İnternet katildir. Ahlakı öldürdü. Hangi tedbirleri alırsanız alın ahlakı yok etmek için milyonlarca saldırı orada…
İnternet kültürü öldürdü. Çünkü dünyanın bin bir tarafından bize uygun olsun olmasın cazip şeyler sunulunca toplum özünden uzaklaşmaya başladı. Peynir ve kıyma sıkmamız yerini grelameere (uyduruk kelimedir) bıraktı.
İnternet aile yapısının katilidir. Aile fertleri sosyal medyadaki sanal kişilerle haşır neşir olmaktan aile bireylerinin varlığını unuttular. Nadir de olsa bu haşır neşir olma, farklı mecralara giderek yuvaların yıkılmasına ve kadın cinayetleri diye pohpohlanan olaylara sebep olmaktadır.
İnternet tasarrufu, ekonomiyi katlediyor. Kazancını hatırlatmadan milyonlarca ürün hakkında cazip ve kışkırtıcı, tahrik edici reklamlarla, taksit ve indirim vaatleri ile ihtiyaç dışı, ego tatminine yönelik ürünler insanları çilden çıkarmış durumda. Yastık altında kefen parası, kara günler için ak akçe bırakmadı. Yıllık gelirinin 5-10 katı borçlu insanlar olayın farkına vardıklarında iş işten geçmiş oluyor.
İnternet gençliği katlediyor. Adı üstünde deli olan delikanlıların kanlarındaki heyecan ve dürtüleri tahrik eden, kışkırtan suça iten her şey internette. Gençlere oyun diye servis edilen pisliklerin nerede ise yüzde 90 ı öldürme, yıkma, yakma, yok etme, kan, kin, intikam ve nefret üzerine kurulu. Yapılan evrensel yanlışlar da güzel kılıflar içinde cazip ve komik hele getirilince gençlik için bir rol model ortaya çıkıyor ki insanlık dışı…
İnternet üretimi katlediyor… Her şey hazır ve bir tık kadar uzağımızda. Amerika’dan Çine, Hindistan’dan Kutuplara her şey hazır. Sen yeter ki iste. Üretmeye neden uğraşacaksın ki, bir tıkla kapında mantığı üretimi bitirdi. Evler de aş kaynamaz bile oldu.
İnternet asayişi katlediyor… Mahallesinde en sevmediği, belki gizli nefret duyduğu kişiye bile gülümseyerek selam veren, mesafesini koruyanlar, internet ortamında en yakın dostuna, arkadaşına, hatta hiç tanımadığı kişilere küfür, hakaret ve tehdit sıralamakta beis görmüyor. Sonuçta asayiş olaylarında patlama…
Bunlar katilin birkaç önemli vukuatı. Elbette daha çok var.
Faydaları yok mu bu internet denen hizmetin? Elbette var. Hem de sonsuz faydaları var. Ama hangi amaç için ve nasıl kullanacağınıza bağlı.
Ayrıca devletin bu sektörü kontrol ile görevli birimleri hala kağnı hızı ile sektöre yetişmeye çalışıyor ve konu ile ilgili birimlerle koordinesi hiç yok.
Bir haber sitesinde, günün her hangi bir saatinde, her yaş gurubunun ve bireyin ulaşabileceği sayfalarda, ahlak dışı, edep dışı, kültür dışı ve hatta insanlık dışı verileri görmek mümkün.
Hiçbir kontrole, kayda tabi tutulmadan, mantar gibi türeyen sayfalar, siteler, çirkinliklerle dolu. Haber sitesi adı altında hiçbir adres ve künye bilgisi olmadan her gün yeni birisi türüyor ve bunlara karşı hiçbir yaptırım yok.
Yıllar önce serbest bırakılan özel televizyonlar için bile bir düzenleme getirmeyen devlet, internet konusunda adeta kaos içinde. Bunun en önemli ve tek sebebi de merkezi yönetim saplantısı. Her iş Ankara’dan bitmiyor. Bu birimler taşrada da teşkilatlanmalı ve yerinden otokontrol yöntemleri de devreye girerek tespitler yapılıp hızlıca gereken önlemler alınmalı. Bir dizideki tüm erkeklerin tüm kadınlarla aganigi olduğu yayınlardan habersiz Devletin, Aile Bakanlığının, Önce Ahlak ve Maneviyat kökeninden gelen Başkanlığın bunlardan haberi yokken bu önlemler alınabilir mi ki?
İş dönüp dolaşıp kişisel korunmaya geliyor. 24 saatin uyku hariç nerede ise tamamını internette yaşayan ana babanın evladı ile ilgili görevleri yerine getirmesi elbette beklenemez.
İnternet bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır. Onu bu gereklilikler doğrultusunda kullanmak, bu şartlarda ferlerin kendisine kalıyor.
İnternet bir katil değildir. Onu bir katile dönüştüren bizleriz. İnterneti bir araç, bir alet olarak görüp yaşantımızın daha sağlıklı olması konusunda geç kamadan kişisel tedbirlere başvurmalıyız.
Yorumlar
Kalan Karakter: