Birkaç gün önce Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini Cumhuriyetçi Türk Partisi adayı Tufan Erhürman kazanmış.
Kendisinin Mehmet Ali Talat ile uzun süre çalıştığı ve Kıbrıs’ta Türkiye karşıtı bir politikadan yana olduğu söyleniyor.
Kıbrıs adası hem Doğu Akdeniz’in kilidi hem de zengin petrol ve doğalgaz yatakları için stratejik öneme sahip.
Seçimlerden anlaşılıyor ki Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Türkiye’den ayırmak isteyenler boş durmamışlar. Aslında Kıbrıs adası üzerinde, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları ortaya çıktığı andan itibaren, büyük bir emperyalist oyun var.
Türkiye’nin Kıbrıs’tan ilgisini kesmeye yönelik uzun süredir çalışmalar yürütülüyor. Başta ABD, Batılılar, İsrail ve diğer emperyalist zihniyetli ülkelerin orada üsler kurduğunu ve Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ile birlikte çalıştığını biliyoruz. Son Kıbrıs seçimlerini de bu planın bir parçası olarak görmek daha doğru olur.
Galiba Önümüzdeki günlerde bu seçimin etki ve yansımalarını daha net göreceğiz.
Bugün adada yaşayanların çoğu geçmişi ve geçmişte Yaşananları bilmiyor. Türklerin yaşadığı mezalimi unutan genç nesil arasında Yunanistan ve emperyalistlerin desteğiyle adayı Türkiye’den kopartmak ve Türk ordusunu adadan çıkarmak isteyenler çoğunlukta. Bunların tavrını zaman içinde göreceğiz.
Uygulanan yanlış politikalar maalesef Kıbrıs meselesini ve Kıbrıs Türklerimi bu noktaya getirdi. Denktaşın itibarsızlaştırılıp yönetimden uzaklaştırılmasıyla başlayan süreç nihayet batılıların ve Yunanların istediği şekilde sonlanacak gibi. Aynı Kerkük’te, Irak’ın kuzeyinde Suriye’de Süleyman Şah’ın türbesinde ve Suriye’nin tamamında olduğu gibi…
Türkiye, Kıbrıs Türk devletine ihtiyaçları olan paraları göndererek üzerine düşen her şeyi yaptığını sandı. Kıbrıs Türk devletinin bir kumarhane bölgesi, fuhuş bölgesi ve niteliği tartışılır üniversiteler bölgesi yaparak bunları ön plana çıkardı. Bu anlayışla da hem Kıbrıs Adası’ndaki etkisini hem de Kıbrıs Türklerini kaybetti.
Oysa Kıbrıs adası bizim için bir güvenlik meselesiydi. Hala da bir güvenlik meselesidir. Türkiye’nin güvenliği, güneyde Kıbrıs adasından, Balkanlar’da Bosna‘dan, doğuda Musul-Kerkük’ten ve kuzeyde Batum’dan başlar. Bunlar çok ince ve araştırma gerektiren tespitler değildir. Haritaya bakan herkes bu durumu net olarak görebilir.
Tabii ki bu ihmalin sonunda adada yaşayan Türklerle kültürel olarak çok fazla ilgilenilmediği gibi, Kıbrıs Türk devletinin ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durması için de büyük bir çaba harcanmadı. Bütün bunların sonucu olarak adada sıkışmış bir vaziyette olan Türkler, özellikle genç kesim, büyük bir psikolojik sıkıntının içerisine düştü ve bundan çıkış yolunu da Türkiye’nin dışında aramaya başladı. Bu arada yeri gelmişken söyleyelim; Kıbrıs meselesi bizim için sadece ada’da yaşayan Türklerden ibaret bir mesele değildir. Başta söylediğimiz gibi Kıbrıs meselesi bizim için bir güvenlik, bir beka meselesidir. Orada Türkler olmasaydı da biz Kıbrıs adasıyla çok yakından ilgilenmek zorundaydık.
Bugün gelinen nokta endişe vericidir. Emperyalistler Kıbrıs’ı Türklerden koparmak üzeredirler. Ama henüz bunun önüne geçmek mümkündür. Bunun için de bir an önce Kıbrıs Türk Devleti’nin Türkiye ile birleşmesi gerekmektedir.
Nasıl 1939’da Hatay devleti Türkiye’ye katılma kararı aldıysa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de Türkiye’ye katılmalıdır. Bu emperyalistlerin oyunlarını bozar. Elbette bazı riskleri vardır. Mutlaka gerekli birimler fayda zarar analizi yaparak bu kararı hayata geçirmelidirler.
Ancak bunun için her şeyden önce “evimizin içinin temiz olması” gerekir. Yani toplumun birlik beraberlik içinde olması, Kıbrıs’ı hâlâ bir milli dava olarak görmesi, bu konuda kimsenin kimseyi ötekileştirmemesi, ve de geç kalınmaması önem arz etmektedir.
Ama ülkemize baktığımızda bu konularda önemli sıkıntılarımızın olduğu da net bir şekilde görülmektedir.
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki seçimlerde kaybeden Türkiye’dir.
Gayri milli düzenin gayri milli sonuçları bunlar…
Milli meselelerde yapılan yanlışların bedelini sadece yanlışı yapanlar ödemiyor. Bütün milletimiz ödüyor. Gelecek kuşaklarımız ödüyor.
Milli meselelerde yanlış yapmamak lazım.
Bunun da yolu liyakatten geçer.
Yorumlar
Kalan Karakter: