HAMAS’IN CEVABI VE SONRASI

Filistin’de yönetimde olan Hamas, ABD Başkanı Trump'ın Gazze planını kabul etti.
Hamas şu açıklamayı yaptı:
"Savaşı sona erdirmek, yardım girişine izin vermek, işgali reddetmek ve yerinden edilmeyi önlemek için Arap, İslam dünyası, uluslararası taraflar ve Trump’ın çabalarını takdir etmekteyiz.
Saha koşulları sağlandığında, Trump’ın değişim formülü çerçevesinde hayatta olan ve hayatını kaybeden tüm İsrailli rehineleri serbest bırakmayı kabul etmekte ve derhal müzakerelere hazır olduğumuzu bildirmekteyiz.
Gazze’nin yönetimini, ulusal mutabakata dayalı ve Arap/İslam desteğine sahip bir Filistinli teknokrat heyetine devretmeyi kabul etmekteyiz.
Trump’ın teklifindeki diğer konular (Gazze’nin geleceği, Filistin hakları) daha geniş bir ulusal tutum ve uluslararası hukuki çerçeve gerektirmektedir." 
Hamas yöneticilerinden Musa Merzuk da "Hamas bir ulusal kurtuluş hareketidir. Planın terörizm tanımı Hamas'a uygulanamaz. Silahlar işgale direnmek içindi. Eğer işgal sona erer ve Filistinliler kendi kendilerini yönetirlerse, silahlara gerek kalmayacak. Silahları gelecekteki Filistin devletine teslim edeceğiz" diye açıklama yaptı.
Yani özetle Hamas:
-Uluslararası barış çabalarını takdirle karşılayıp kabul ettiğini,
-Gazze’de savaşın derhal durdurulmasını,
-Gazze’nin işgaline asla razı olmayacağını,
-İsrail’in Gazze’den tam olarak çekilmesini,
-Saldırganlığın derhal durdurulmasını ve Filistin halkının haklarının korunması gerekliliğini,
-İşgal sonlandırılmadan asla silah bırakmayacaklarını,
-Gazze’ye gönderilen yardımların mutlaka yerine ulaştırılmasını,
- Yönetimi, plandaki yeni yönetime devretmeye hazır olduklarını,
-Eserleri bırakmayı kabul ettiklerini,
-Filistin devleti için de müzakereye hazır olduklarını net olarak bildirmiştir ki bu cevaplar çok küçük bazı farklarla ABD’nin planından farklı bir şey ihtiva etmemektedir.
Netanyahu ise tuhaf bir şekilde Hamas'ın bu cevabını Trump'ın planının reddi olarak değerlendirdiğini belirtti.
Ancak bazı İsrailli yetkililer Hamas'ın cevabını “yol açıcı” ve "olumlu" olarak gördüklerini belirttiler.
Trump ise Hamas'ın cevabını, "Hamas tarafından yapılan açıklamaya dayanarak onların kalıcı bir barışa hazır olduklarına inanıyorum. İsrail, Gazze’ye yönelik bombardımanı derhal durdurmalı ki esirleri hızlı ve güvenli bir şekilde çıkarabilelim" açıklamasını yaptı.
Kanaatimizce israil in güvenliği için Hamas, etkisizlestirilmesini mecburen kabullendi. Aksi halde çok daha kötü donuçlarla karşılaşacaklardı.
Her ne kadar planın kalıcı ve sürekli olmasının zor olduğu ortadaysa da Hamas'ın bu planı iyi degerlendirdiği ve Filistin halkına biraz nefes aldırarak, Filistin'de soykırımın, katliamın önlenmesi, israil'in Gazze'den çekilmesi, isgal ve ilhaktan vazgeçilmesi, Gazze'nin yeniden inşaedilmesi, inşa maliyetinin karşılanması bölgede insani bir hayat düzenine geçip Filistin devletinin bir an önce kurulmasına çaba göstermenin bu şartlarda kabul edilebilecek en iyi çözüm olarak değerlendirdiği anlaşılmaktadır.
Kanaatimizce mevcut şartlarda en doğru değerlendirme de bu gözükmektedir.
Türkiye ise, iç politikaya dönük sembolik teşekkürlerle zaman geçirmek ve ABD’nin dediklerini tekrarlamak yerine bölgede ortaya çıkan bu durum üzerine acilen şu tedbirleri almak durumundadır:
-Türkiye yeni gelişmeler karşısında ülkemize asla yeni bir kitlesel göçe izin vermemeli, Filistin meselesine yapıcı katkıyı insani yardımlar çerçevesinde ve sürecin yakından takip edilerek Filistinlilerin haklarının korunması ve yönlendirilmesi şeklinde yapmalıdır.
-Filistin’de bu olaylar yaşanırken Suriye’de etkin bir PKK devletinin kurulmasına her platformda en sert ve kararlı tepkiyi mutlaka göstermelidir. Zira böyle bir durumun ortaya çıkması ülkemiz için bir beka meselesidir.
-Her türlü ihtimal göz önünde bulundurularak Türk Silahlı kuvvetlerinin, bölgede PKK bölücü Kürt devletinin oluşumuna müdahale edebilecek durumda ve her zaman hazır bulundurulması gerekmektedir. Bu bağlamda Türk Silahlı kuvvetlerinin siyasi çekişmelerin dışında ve uzağında da tutulması şarttır.
-Son yıllarda önemli gelişmeler kaydettiğimizi söyleyebileceğimiz savunma Sanayimizde, gerekli olan hayati unsurların, günümüzün büyük devletlerine bağlı olmamasına çok dikkat edilmesi gerekmektedir. Yoksa yaşadığımız ve yaşayacağımız mahcubiyet ve hayal kırıklığı şimdikinden çok daha büyük olabilecektir.