Çocukluğumuza damga vuran Hacı Celal Mahallesi. Biz
Heccelerliydik, sloganımız, “Ler lerliyiz; hecelerliyiz.” İdi. Karaman’ın en
fakir mahallesi Heccelerdi. 1950’li yıllarda Hecceler, Kırmahalle ve Hisar
Mahallenin namusu önemli idi. Bütün erkekler onu
korumakla görevliydi. Kadın ve kızlara kardeş gözüyle bakılır, asla yanlış
yapılmazdı. Bir yabancı iki defa bir sokaktan geçince hemen önü kesilir hesap
sorulurdu. Bu konuda Heccelerin sloganı, “Karanlık gecelerde, n’aran
Heccelerde” idi. Kadınlar geniş avlulu evlerin kapı arkalarında ve çeşme
başında bir araya gelerek günlük bilgi alış verişlerini (dedikodularını)
yaparlardı. Mahallede herkesin her şeyi herkesden sorulurdu ve sorgulanırdı…
50’ler çocukluğumuzun ilk yıllarıydı. Fakirlik büyük
boyutlardaydı.
Toplum kapalı tarım toplumuydu. Herkes tarımla ve
sanatla uğraşırdı, sanayi ile henüz atanışmamıştık. Karaman’da o yıllarda
mensucat fabrikası kurulurken bütün Karaman’ın sevinci görülmeye değerdi.
Askerden gelmiş evli insanlar tarla işlerinde 3-4 ay çalışır, sonra boş
kalırlardı. Koca koca insanlar mahalle aralarında aşşık, para ile duvar
oynarlardı. İşsizlik büyük boyutlarda idi. Hafta sonları esnafın da katıldığı
“Arabaşı sıraları” yapılırdı. Mahallede her birey sırayla arabaşı döker, gelen
misafirleri evinde ağırlardı. Bazen de sıralarda pişmaniye çekildiği olurdu. Bu
sıralarda onlarca sini arabaşı içilirdi, oyunlar oynanırdı, en meşhurları; tura
ve fincanla yüksük saklama idi.
O yıllarda sinema ve radyo ile ilk defa tanışmıştık.
Bunların nasıl çalıştığını anlamakta zorluk çekiyorduk; bizim için çok
eğlenceliydi. Ferid'in sinemaya gitmek için para biriktirirdik. Biletler 55
kuruştu, bazen 5 kuruş bile eksik olsa, sinemaya sokmazlardı. İletişim ve
ulaşım araçları yetersiz olduğundan, dünyamız çok küçüktü; on yaşına kadar
dünyanın Karaman’dan ibaret olduğunu zannederdik, dışımızdaki dünyadan
habersizdik.
Yorumlar
Kalan Karakter: