Bir arkadaşım göndermiş.
Medyadan bir haber.
"Üniversite hayatı ömrü uzatıyor" diye.
Hatta vay uyanık vay gibi bir şey de vardı galiba.
Ben bunu yeni duydum.
Ve güldüm.
Yahu bilmeden körün taşı gibi durduk yerde başımıza iş mi açtık aceba demişim.
Sizde çok görmüş veya okumuşsunuzdur.
Sadaka ömrü uzatır, deyip dükkânlara sadaka kutusu konduğunu.
Ve Hadis diye yazdığını.
Bir seferinde dükkân sahibine sormuştum.
Ne kadar sadaka, kaç yıl uzatır diye.
Olur ya adam parası vardır, on yıl ilaveten.
Tövbe tövbe...
Oda bana sormuştu, hakikaten uzatır mı hocam diye.
Hâlbuki bol yoğurt yersen uzun yaşarsın derlerdi.
Kahkaha atarsan uzun yaşarsın da bir başka akıldı.
Şimdilerde çikolata ömrü uzatıyor modaymış.
Hani dünyanın çivisi çıkmıştı.
Hani yaşanmaz hale gelmişti dünya.
Nereden çıktı bu uzun yaşama aşkı?
İnsanoğlu hakikaten bir muamma.
Gerçeğe dönersek.
Malûm kutsal kitabımızda buyrulur:
Her canlı ölümü tadacaktır.
Ecel bir saat öne gelmez ve geriye gitmez diye.
Meselenin merkezi burasıdır efendim.
Önemli olan hangisidir peki.
Uzun yaşamak mı, mutlu olmak mı?
Bilemem.
Bildiğim bir şey var.
Çocuklarıma da hep onu söylerim:
Borçsuz yaşayın.
Tenezzül süz yaşayın.
Mümkün olduğunca arkadaşsız yaşayın.
Siyasetten uzak yaşayın.
Hür ve müstakil yaşayın.
Kendi aklınızı kendiniz kullanarak yaşayın.
Allah'ın emri üzere yaşayın.
El sofrasından uzak yaşayın.
İktisat eden muhtaç olmazı unutmadan yaşayın.
Cömertliğin verdiği hazzı alarak yaşayın.
Mutlu olmanın fakir sevindirmekten geçtiğini bilerek yaşayın.
Hayata, evet hayata ibret nazarıyla bakarak yaşayın.
Siz üç sayfa daha uzatabilirsiniz.
Mesele hiç bir zaman uzun veya kısa yaşamak olmamalı.
Adam gibi yaşamak olmalı.
Bu dünyadan bir adam evladı geçti dedirtebilmeli.
Yoksa...
Neyse anladınız siz meseleyi.
Ben bile bu kadar anladığıma göre.
Herkese iyi hafta sonları diliyorum.
Kalın sağlıcakla.