Mustafa UYSAL
Emekli İmam Hatip
Elli'li yaşlarda böyle söyleyenler vardır.
Pişmanlıklarını sayarlar.
Şunu şunu yapmazdım.
Bunları bunları yapardım derler.
Ne zaman olsaydı mesela,
şimdiki aklın deseniz.
Net bir cevap alamazsınız.
Altmış yaşındaki aklın,
On beş yaşında olsaydı sende,
Ki olmazdı o yaşta bu akıl.
Ne yapardın.?
Deseniz, kem küm.
Çünkü her yaşa göre nimet veya külfeti yükleyen Allah'tır.
Çocuk doğduğunda neden dişleri olmaz.
Çünkü onun çene yapısından midesine kadar,
bütün diğer organları,
anne sütüne muhtaçtır.
Anne sütü de diş gerektirmez.
Gerekli olmaya başladığı vakit çıkmaya başlarlar zaten.
Bu düzeni değiştirmek mümkün müdür?
Hayır.
O halde akılda böyledir.
Ne zaman ne kadar lazımsa o kadar.
Boyundan posuna,
Saçından göz rengine,
Hattâ aklından diğer becerilerine,
Herkes kendini beğenir.
Para pul, mal mülk, sanat ve meslek konusunda ise etraf suçlanır garip bir şekilde.
Mühendisin aklı doktorlukta kalmış.
Marangoz öğretmen olmak istermiş.
Öğretmen hukuk heveslisiymiş.
Veteriner pilotluk derdindeymiş.
Vs.vs.uzar gider.
Halbuki benden bu olurmuş,
Bunu en iyi şekilde nasıl yapabilirim derdinde olmak ve kendi mesleğine yoğunlaşmak gerekir diye düşünürüm.
Sofra bezinden perde,
Perdelikten entari,
Pazenden gelinlik olmaz.
Hattâ pardösü kumaşından pantolon olmaz diyor terzi arkadaş.
Ben lisedeyken İngilizcemin karneme on düştüğünü bilirim.
Fiziktense yedi'den fazla aldığımı hatırlamıyorum.
O zaman,
Deme bu niçin böyle.
Yerindedir ol öyle.
Şimdiki aklın olsaydı,
Sürekli bahar mı olurdu her yer.?
Havada kuş olur uçar mıydın.?
Bir Ronaldo da sen mi olurdun.?
Hic uykun gelmez miydi.?
Diş sızısı çekmez miydin.?
Ne olurdu bugünden farklı olarak.?
Ben söyleyeyim.
Benim hayatımda hiç bir şey değişmezdi.
Seninkinde niye değişsin.
Meşhur sözdür.
Sıpanın ne kadar yük çekeceğini sahibi bilir.
Akışına bırak diyorlar ya.
Galiba doğru söylüyorlar.
Sağlıcakla kalın.