Bugün cumayı Şeyh Şamil camiinde kıldım.
Resimdeki Osman'ın ardındaki saftaydım.
Osman gördüğünüz gibi hutbe dinliyor.
Hutbe sırasında başka hiçbir şey ile ilgilenilmez.
Allah’ım beni affetsin.
Şu Osman gibi safta yerini almış birini bir daha ya görürüm, ya göremem.
Tek resim çektim.
Bakar mısınız Osmancık beye.
Hemen sağındaki galiba babası.
Osman ikide bir babasının kolundan öpüyor.
Bende Osman'ı öpmemek için zor durdum.
Muhterem Naim hocam Rasûlullah sav. min mevlidinin faziletini anlatıyor.
Osman Naim hocama bakıyor, bense Osman'a.
Rabbim,
Osmanlar senin evine, senin evinde onlara, çok ama çok yakışıyor.
Bu arada Osman’ı ve babasını ben tanımıyorum.
Peki, Osman ismi ne iş?
Efendim ben de bu bir hastalık.
Büyük olsun küçük olsun, tanımadığım kişilerin adını tahmin ederim.
Osman’ın halim selim edeplice oturuşu, Osman çağrışımı yapmıyor mu size de?
Ben de yaptı ve Osman'a hayran kaldım.
Ayrıca Osman'ın babasını tebrik gerekirdi.
Aslında o olması gerekeni yapmış denebilir.
Fakat o kadar hasret kaldık ki şu görüntüye.
Artık tebrik edilecek kadar nadirattan, bir manzara bu hal.
Osman’la babasının yan yana namaz kılışı, benim gibi köylülere koyunla kuzusunun, yan yana yayılmasını hatırlatır.
Sevgili Osmancık, çabuk büyü emi.
Seni o pırıl pırıl yüreğinden, hürmetle öpüyorum.
Rabbim neslimizden kalıbı dışarıda da olsa,
Kalbi Cami'de olan yavrular lütfetmeni dileriz.
Gözlerim dolu dolu bağışlayın.
Sağlıcakla kalın.