Veya takdir-i ilahi.
Veya alın yazısı.
Veya yazgı.
Ne denirse densin aynı şey.
Peygamber efendimiz sav.
Kaderi tartışmayınız buyururlar.
Çünkü içinden çıkılmaz.
Bir başka hadiste:
Kadere iman eden, kederden emin olur buyurulur.
Senaryo olmadan, film çekilir mi?
Çekilmez efendim.
Plan proje olmadan İnşaat?
O'da olmaz efendim.
O zaman filmdeki oyuncular, senaryodaki rollerini oynuyorlar demek yanlış mı?
Yanlış değil efendim, ayniyle doğru.
Allah’ım kötüleri niye yarattı?
Veya kötülere niye fırsat veriyor?
Niye olacak.
İyilerin değeri ortaya çıksın diye.
Erol Taş olmadan film olur mu?
Kur'an-ı Kerim'de:
Muhakkak ki dünya hayatı oyun ve eğlencedir. Buyurulur.
Anadolu'da bir söz var bilirsiniz.
Kısmette ne varsa, kaşığa o gelir.
İşte bu kadar.
İman ve tevekkül budur.
Asker arkadaşını yıllar sonra ziyarete gitti.
Bunlar tam eve girerken çıkanlar oldu.
Gözü bir hanım kıza takıldı.
Öğrendi ki mahalleden komşu kızı.
Küçük oğluna aldı, şimdi üç çocuklu mutlu mesut bir aile.
Tesadüf mü, tevafuk mu, kader kısmet mi?
Ne dersiniz?
Hepsi de ve rahatla.
Senaryo efendim.
Yani kaderin tam kendisi.
Yirmi sene sonra arkadaş ziyareti vs. vs vesaire.
Ölüm gelmiş cihane, baş ağrısı bahane diyen doğru söyler.
Yine Anadolu'da:
Kaderden kaçılmaz diye bir söz vardır.
Bir hadis daha.
"Olanda hayır vardır.
Müslüman teslim olan demektir.
Teslim ol ve rahatla.
Biletini al, saatinde otogarda ol,
Ayrılan koltuğa otur ve bekle.
Otobüsün içinde koşmanın hiç faydası olmaz.
Terzi'ye verdiğin kumaşın nasıl kesileceğine karışma.
Doğum tarihi olan herkesin, birde ölüm tarihi olur.
Bu iki tarih arasında olup biteni görünüşte biz ayarlıyoruz.
Benim bu yaşımda öğrendiğim tek gerçek şudur.
Rabbimin benim için yazdığı senaryoda rol almak.
Ötesi lâf-ü güzaf.
Yoksa ben bu kadar sakarlığı yapar mıyım?
Gece saat 24.
Mobiletle arkadaş ziyaretinden dönüyoruz.
Yolda kimsecikler yok.
Dedim ya gece 24.
Yol boş diye son sürat gelen bir başka mobiletlinin, arka tekerine benim ön tekerim takıldı kaza yaptık kırk sene önce.
Yerden doğruldum şükrettim.
Ya bu gelen otomobil olsaydı.
Bizi altına.......
Medreseye derse giden müderris efendi tam bir balkon altından geçiyormuş.
Yukarıdan hanım bacı, bir kürek soba külünü boca etmiş hocamızın başına bilmeden.
Müderris efendi şöyle söyleniyormuş.
Haydi, yine iyisin mübarek başım.
Ateşe layıkken külle kurtuldun.
Efendim yaşadıklarımız, yaşamamız gerekenlerdir.
Her şeyi bilen gören Rabbimin dünyada bize lâyık gördüğü rolü küçümsemeden oynamak gerek diye düşünüyorum.
Sizi bilemem.
Bir şey daha biliyorum.
Her şey olacağına varır.
Olanda hayır vardır.
Kadere iman eden kederden emin olur.
Vesselam.
Sağlıcakla kalın.