Geçen pazar günüydü.
Saat 12.00 civarı.
Mahallede ki kulübe marketteyim.
Oralar iş bitiren yerlerdir.
Salçalık çekerler.
Kuru çekerler.
Bende cin biber kurusu çektireceğim.
Fakat onun erbabı eleman yok.
Kenarda taburede onu bekliyorum.
Derken bana akran biri geldi.
Selam ve merhaba dan sonra tanıştık.
Benden iki yaş küçük.
Yani aynı nesiliz.
Harbi birine benziyor.
Ben yabancı birine zor ısınırım.
Fakat kibirli, havalı biri değilse başka.
Bu arkadaş biraz değişik.
Tam Anadolu tipi.
Çabuk kaynaştık.
Benim imam hatipten arkadaşlarımın çoğunu biliyor.
Gençliği eski hastane civarında geçmiş.
Teğmenin pirkethanesini biliyor birader.
Daha ne olsun.
Tam emekçi birisi anlayacağınız.
Babası İmam Hatibe yazdırmış.
Bana göre değildi diyor okul için.
İlkokulu 7 yılda bitirmiş.
Niye beklediğimi sordu.
Biber meselesi dedim.
Ben çekerim hocam dedi.
Hemen ayağa kalktı.
Bu tipler kenarda kuran kursu inşaatı işi olsun hemen onada girişir.
Hiç art düşünce taşımazlar.
Gözünü budaktan esirgemez denilen türden.
Bunlardan pek kalmadı zaten.
Şimdi adam babasının işine üşeniyor.
Daha ötesi var mı?
Dünyada iş olduğunu bilse doğmazdı denilen tipler var artık.
Her neyse.
Biber makinasının başındayız.
Yarım dakika geçti geçmedi ezan başladı.
Şimdi sıkı durun.
Yazımın başlığındaki soruyu sordu iyimi.
“DURALIM'MI HOCAM?”
Elim kolum yana düştü benim.
Bütün aradığım bu işte.
Samimiyet.
Harbilik, hasbilik.
Bizim insanımız budur.
Hesâbilik değil.
Türül türül Anadolu dedikleri bu işte.
Hani var ya.
Bizim sarhoşumuz sallanarak yürür.
Fakat Caminin hizasını geçerken düz yürür dedikleri.
İşte ben bu tavrı severim.
DURALIM'MI sorusuna nemi dedim.
Siz tahmin edin.
Doğru tahmin, tabii ki durmayalım dedim.
Hocayız ya güya.
Cuma ezanımı sanki.
Durmadık.
Bu arada Benim yeni Rafığım iyi tiryaki.
Olsun.
Vaktiyle sarhoş arkadaşlarımda oldu benim.
Onlar namaz vaktine bir saat kala sormaya başlarlardı.
Hocam namazı nerede kılalım diye.
Kılarız bir yerde derdim.
Biber çekimini bitirdik.
Fakat aklımda hep o samimî soru var.
DURALIM'MI hocam.
O hiç bitmedi.
Şimdi ara sıra O "kulübe markete" uğrayım diyorum.
Olur ya yeni rafığıma rastlarım.
O'na bir salaş yerde yemek ikram edeyim diyorum.
Maksat nesli tükenmekte olan bu tip insanla sohbet.
Şöyle senli benli demli çay eşliğinde.
Kerpiçten evlerdeki bağdaş kurup yaptığımız sohbet kıvamında.
İyi olmaz mı?
Ne dersiniz?
Biliyorum sizde hasretsiniz o tür ortama.
Sabah ezanı okunmak üzere.
Haydi, herkese mert, samimî arkadaş sohbeti dilerim.
Sağlıcakla kalın.