Dost, Farsça bir kelime.
Habib, yâr, sevgili demek.
Zarar gelmez adam.
Ancak faydası olur insan demekmiş.
Böylece "dostluk" ne demek belli olmuştur.
Habib; dostun Arapçadaki karşılığı.
Hz. Peygamber, Allah’ımızın habibidir.
Muhabbet, aynı kökten bir kelimedir.
Ahbap arasındaki sohbete, muhabbet denirmiş.
Bu konu nereden icabetti denirse;
Değerli ve Kadim bir dostum olan, Ahmet Tek hocamın telkini vesilesiyle oldu derim.
Dostluk denince nedendir bilmem, güneş aklıma düştü.
Birde yağmur, yani rahmet.
Almadan vermek.
Beklentisiz sunmak.
Ve illâ faydalı olmak.
Hiç bir varlığı dışlamadan vermek.
Herkese ama herkese aynıyı vermek.
Aynı güneş gibi.
Ayırmadan, kıskanmadan.
Tıpkı yağmur gibi, tefrik etmeden.
Oradan Merkez'e yürüyelim?
Yani güneşin ve yağmurun sahibine.
Yâni Rabbimize.
Yâni Rabbü-l Âlemiyne.
Zaten güneş ve yağmur oradan aldıkları vahiy icabı öyleler.
Allah’ı inkâr etmek için oksijene muhtaç olan kişi,
O imkânı Allah'ın lütfuyla buluyor.
Öyle değil mi?
Elbette ki öyle.
NÜMUNE-İ İMTİSAL!
Örnek alınacak model demekmiş.
Takip edilecek kişi demekmiş.
Hani Gülistan çiçek dolu, fakat gül başka denir ya.
İşte öyle bir adam.
Hah işte peygamber efendimiz diyoruz öyle değil mi?
Evet, doğrudur, onun hakkını teslim ediyoruz.
Fakat buna Cumhuriyet dönemi aydını deniyor.
İrfan ehli zât deniyor.
İrfan ehli demek:
Kendi kusuru ile meşgul adam demekmiş.
Başkasının zaafına gözü kaymayan demekmiş.
Kaysa bile görmeyen, görse bile demeyen demekmiş.
Böyle biri, göçmüş bu dünyadan.
En bariz vasfı, hiç kimseye farklı bakmazmış.
Hiç kimsede onun samimiyetinden şüphe etmezmiş.
Mutasavvıf ve fikir adamı; ikinci adıymış.
Zarar verdiğini söyleyen tek fert olmamış bu dünyada.
Üç gündür hayatını okuyorum.
İman, aşk, emek, hürriyet, güzel ahlâk üzerine çalışmış.
Şöhret, mal hırsı ve uykuya hasımmış.
Dünya ve ahireti ayırmayın diyormuş.
Çünkü ahiret Dünya'da başlar dermiş sürekli.
O'nun için ölümle dost olmaya bakın diye de nasihat edermiş.
Az konuşmuş, çok çalışmış bu ZAT'I MUHTEREM.
Kitap bastırma hevesi hiç olmamış.
Necip Fazıl Kısakürek, Cahid Zarifoğlu, Nuri Pakdil, kendisinden sitayişle bahsetmişler.
Hatta Nuri Pakdil hoca hakkında kitap telif etmiş.
Bu zatın Demirel'e nasihat ettiğine dair kayda rastladım.
Hocam böyle bir adamdan, (Kelimenin tam anlamı ile adamdan) nasıl haberin olmadı diyorsunuz biliyorum.
İşte o adam 55 yıl yaşamış.
1977 de, yani ben askerden geldiğim yıl vefat etmiş.
Olsun körmüydün demek te haklısınız.
Ahmet Tek biliyor da sen niye bilmiyorsun da diyebilirsiniz.
Ancak akvaryum da, balık büyümüyor dostlar
Ahmet hocam Ankara da, yani okyanusta ömür tüketti.
Ben Karaman'da yani akvaryum da yaşadım.
Aradaki fark budur.
Sözü uzattım
Mezkûr ZAT'I muhterem,
Merhum ve mağfur (inşallah)
İrfan Fethi Gemuhluoğlu abimizdi efendim.
Rabbim ona rahmet eylesin.
Bize de onlar gibi gayretli olmayı lütfeylesin. Âmin Ya muıyn.