Mustafa Uysal
İlahiyat fakültesi
KMÜ 2 /A 009
Arkadaş tutturdu, Emevi camiinde namaz diye.
Tebrik ediyoruz
Takdir ediyoruz.
Alkışlıyoruz.
Allah’ım sizinle beraber bizimde şevkimizi artırsın.
Evet, aynen böyle dua ediyoruz.
Hattâ giderken haber et beraber gidelim Şam-ı şerife.
Aynı safta beraber omuz omuza verelim.
Ancak Zât-ı Âlinizi önce Mahalle camiinde bir görmek nasib olsa diye içimizden geçiriyoruz.
Haa ne dersin?
Hem insanın en makbul namazı mahallenin mescidindeki namazıdır.
Öyle değil mi?
Öyle mi hocam?
Ben öyle biliyorum.
Yeryüzünde ki üç mescit hariç.
En makbul namaz mahallendeki namazdır.
İstersen Mahalle camisinin sabah cemaatini ikimiz 12 ye tamamlayalım.
Hocam yine de Câmi-i Ümevidekini de ihmâl etmeyelim.
Doğru söylüyorsun, orası da ihmale gelmez.
Emmâ ve lâkin
Mahalle Camisi'nde de yoklama alınıyor biliyorsun.
Bilmiyorum kim alıyor hükümet mi?
Yok ya ne hükümeti?
Devir teslim melekleri.
Öyle de hocam.
Tamam, öyle dedim zaten.
Melekler alıyorsa sorun yok diyor gibisin.
Yaaaniii.
Birader seninle Şam'a kadar zor gidecek gibiyiz.
Hayırdır, ne oldu hocam?
Yahu melek deyince işi yâni ye bağladın ya.
O açıdan diyorum.
Yok, hocam yanlış anlama.
Niye yanlış anlayım.
Bayağı bayağı doğru anladım işte.
Lâfı keselim, sabah buluşuyor muyuz Cami'de?
Hangi Cami'de hocam.
Ulan hangi cami olacak, istersen İhsaniye köyünün camisinde.
Var mısın?
Hocam ora kadar gideriz de ya imam yoksa.
İmam yoksa ben eski imamım ya.
İyi kötü sana kıldırırım.
Birader Mahalle Camisi'nde diyorum.
Mahalle camisi anladın.
İnşallah hocam.
Ben bu inşallah in altını tahmin ediyorum.
Hatta tahminde değil, kesin biliyorum.
Hadi Şam'a gideceğiz unutma.
Unutmam hocam.
Dönünce Belediye Meclis üyeliği görüyorum gözlerinde.
Hocam sen de az değilsin.
Senin kadar değiliz ama yine de üçkâğıtçıdan anlarız.
Herkese hayırlı günler.