Adetâ dünya cenneti.
Sizin oralar da öyle tabiiki.
Herkesin kendi köyü hoştur.
Bülbülün illâ vatan diye ağladığı hesap.
Hemde altın kafeste.
Hani açmışlar kafesi buyur demişler.
Uçmuş gitmiş ve bir çakır dikene konmuş ya.
İnanın benimki tamda budur.
Dağlık taşlık, olacak.
Rampa olacak.
İlla etraf ağaçlık olacak.
Çam olacak, ardıç olacak.
Mümkünse düzlük olmayacak.
Karşı dağa buradan bağıracaksın.
Aynısını etraftaki kayalar bağıracak.
Köyün hemen hemen tamamı, koyu esmer olacak.
Dağ köylerinin ekserisi öyle olur zaten.
Sebebi nedendir bilinmez.
Çakıldık kaldık şehir yerine.
Bir dağlı için bundan büyük azab olurmu birader?
Gerçi Konya'dan gelirsen, Karaman elmaköy gibi kalıyor ya.
Yine de şehir işte.
Geçen cumartesi, bizimkileri aldım Mut, Ermenek dolaştırdım geldim.
Bilen bilir, o taraflar dünyanin komple dağdan, bayırdan ibaret olduğu hissini verir insana.
Ara ara yol boyu durduk.
Çamların hışırtısını dinledik.
Koskoca dünyanın boşalmış olduğunu hayâl ettim.
Orman ve biz.
Henüz ortalık soğuk.
Üşümek iyidir diyorum kendime.
Aslında tam o dingin ortamda sırt üstü uzanıp;
küçük el radyosundan Türk sanat müziği dinlemenin tadına doyum olmaz.
Veya Cüceloğlu türü bir kitaba gömülüp kalmak var ama.
Yolcu yolunda gerek.
Bir ara kızım sordu.
Baba buralarda bir yerde yaşayamazmıyız biz diye.
Yaşarız kızım da, benim okulum var dedim.
Amaaan okulda neymiş bu yaştan sonra cevabı geldi.
Benimki tabiki muziplik.
Başka bin türlü mania var elbette.
En başındada, denk bütçe olayı.
Her neyse yürüdük.
Dağlık yerlerde çok olur.
Aniden yola, keçi ağırlıklı sürü çıkar.
Durduk.
Aldırmaz aldırmaz, o küçük başların geçişini izledik.
Tam ortada karabaş, iri kıyım Çoban köpeği.
Kuyruk her dâim dik ve kıvrılmış durumda.
Allah'ım şu Dünya'ya doyum mümkünmü?
Çoban arkadaşla bir baş selamı ve yola devam.
Ermenek yolu demek:
Gezegenimizin, uçurumdan oluştuğu hissine kapılmak demektir.
Baba kenardan gitme yalvarmaları ve Allah'ım sen koru duaları eşliğinde yola devam.
Yol şimdilerde uçak inebilir durumda.
Otuz sene önce iki araba, nöbetleşe geçerdi o yollardan.
Karşı yamaçta bir köy var.
Kuş uçuşu on km.
Kara yolu ile otuz km.
O köy bizim köyümüz.
Gitmesek te, görmesekte.
Ordaki çocukları, hayâl edin.
Yanakları, kıpkırmızı (Al al) olmuştur soğuktan.
Ayağında burunsuz Ermenek lastiği.
Saçları sıfır numaraya kesilmiş.
Sırtında yeşil süveter.
Etraftaki sekiz on oğlağa göz kulak olmakta.
Hemen evin kuytusunda, beyazlı siyahlı tavuklar.
Tam orta yerde, baba çil horoz.
Dünya komple uzaya taşınmış.
Siz Ermeneğin bu MÜSTESNA köyünde demli çay içiyorsunuz.
Halis keçi peynirinden sıkmanız elinizde.
Size âfiyet şifa olsun.
Bu ortamı bozmadan veda edelim.
Hoşçakalın.
Ermenekte kalın, mümkünse tabii.