Biz, iyi halimizde de, kötü halimizde de her an ve mekanda Rabbimize dua etmek bizim zikirlerimizdendir.
Ramazan ayında bu zikirlerimiz biraz daha artar.
Oranını söyleyeyim, beş vakitte kırk rekat namaz kılarken Ramazan ayında yirmi rekat da Teravih namazı kıldığımız gibi, başka aylarda yaptığımız, zikir, fikir, dua, cihadımıza da en az yüzde elli fazladan ibadetimizin olmasına dikkat edeceğiz.
O güzel Rabbimiz, bize can vermiş, cana en güzel, en uyumlu, en dengeli, ten elbisesi giydirmiş.
Dağları, dereleri, ovaları ayaklarımızın altına sermiş, üzerini çayırla, çimenle süslemiş.
Bu dünya’ da neyi yapacağımızı Kur’an’ıyla öğretmiş, nasıl yapacağımız konusunda Elçisi Muhammed aleyhisselamı örnek vermiş.
Konuşmanın ses tonundan, yürümenin adabına kadar her şeyi bize bildirmiş ve zor durumda kaldığımızda Rabbimizin en güzel ismiyle dua etmemizi ama:
أَمْ مَنْ يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاءَ الْأَرْضِ أَئِلَهٌ مَعَ اللَّهِ قَلِيلًا مَا تَذَكَّرُونَ (62)
“Yahut, darda kalana dua ettiği zaman yetişen, kötülüğü gideren ve sizi yeryüzüne halifeler yapan kimdir? Allah ile beraber başka ilah mı var? Ne kadar da az düşünüyorsunuz.” (Neml süresi ayet 27/62)
Dua etmeye yüzümüzün olması için bize verdiği güç ve kuvveti sonuna kadar kullandıktan sonra çaresiz kaldığımızda dua edersek kabul edileceğini haber verir.
İsteklerimiz de dinimize aykırı şeyler olmayacak ve yalnız O’nun adıyla O’ndan istenecek:
وَلِلَّهِ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَى فَادْعُوهُ بِهَا وَذَرُوا الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي أَسْمَائِهِ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
“En güzel isimler Allah'a aittir. Ona bu isimlerle dua ediniz. O’nun isimlerinde İnkâra sapanları bırakınız. Yakında yaptıklarından dolayı cezalandırılacaklar.” (A’raf süresi ayet 7/160) haber vermiş.
Dualarımızın ihlasla yapılmasını istemiş:
هُوَ الْحَيُّ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَادْعُوهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“O diridir. Ondan başka ilah yoktur. Dini Ona halis kılarak dua ediniz. Hamd alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.” (Mü’min süresi ayet 40/65)
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
“O halde büyük Rabbinin adını tesbih et.” (Vakıa süresi ayet 56/96)
Ashab-i Kiramdan bazılarının yaptığı duaları işittiğinde “Bu
فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى الله عَليْهِ وسَلَّمَ : لَقَدْ سَأَلَ اللَّهَ بِاسْمِهِ الأَعْظَمِ ، الَّذِي إِذَا سُئِلَ بِهِ أَعْطَى ، وَإِذَا دُعِيَ بِهِ أَجَاب
“İsmi a’zamla Allaha dua etti. Bununla istenenler verilir, bununla yapılan dualar kabul edilir” buyurmuş. (İbni Maca, Sünen, K. Dua, bab 9)
Hadis kitaplarında Dua bölümünde bir çok ashabın ayrı isimlerle dua etmesine rağmen sevgili peygamberimiz, hepsi için “İsm-i A’zam” kelimesini kullanmış.
Sevgili peygamberimiz, Bakara, Al-i Imran, Ta-Ha sürelerinden verdiği ayetlerin de İsm-i A’zam olduğunu söylemiş.
Bütün mesele, dua edenin dua ederkenki hal ve kalbinin de aynı istekte olmasıdır.
Adamın biri, İmam Caferi Sadık’a “İsmi a’zam”ı sorar. Caferi Sadık adamdan oarad bulunan havuza girmesini ister.
Adam havuza girer, ortalık soğuk. Donmak üzere, kenara gelir. Caferin adamları çıkmasını engeller.
Donmak ve boğulmak üzere iken hepsine yalvarır. Sudan çıkarmazlar. Öleceğini anlayınca, insanlardan ümidi kesince Allah’a yalvarmaya başlar.
İşte o esnada Caferi Sadık: “Çıkarın” der. Adama “ ne zaman halktan alakayı ke¬sip Allah’tan istedin,
ففى تلك الحالة أي اسم ذكرته فان ذلك الاسم هو الاسم الأعظم.
İşte o esnada söylediklerin el-esmâ-ül-husnâdır” der. (F. Razi. Levamiu l beyyinat 88)
Kadının birinin çocuğu kaybolur. Bulunması için Cüneyd i Bağdadiden dua ister. Cüneyd eve gidip sabretmesini söyler. Birkaç defa gelip giden kadın beklemeye gücünün kalmadığını, sabrının tükendiğini söyleyince Cüneyd: “Eğer söylediğin gibiyse eve git çocuk eve döndü” der. Gerçekten çocuğun döndüğü görülünce Cüneyd’e “nasıl bildin” diye sorulduğunda “Darda kalan dua ettiğinde yetişen kimdir?” ayetini okur.(Neml 62)
Darda kalan kimse tepeden tırnağa, kalbiyle, kalıbıyla Allah’a yönelir ve istekte bulunursa işte o anda Allah’ın hangi adını söylemişse O “İsmi A’zam”dır.
Bu hadislerin hepsi okunduğu takdirde anlaşılan şu ki Allah’ın bütün isimleri “İsmi A’zam”dır.
Sorun okuyandadır. Yalnız ismi azamın sizde etkisi görülebilmesi için sizin durumunuz söz konusu.
Haleti ruhiyyeniz söz konusu; o anda gönlünüzden Ahmed’i, Aliy’i, Osman’ı taşı, toprağı, yukarıdan atılan ipi, her şeyi bir tarafa itmişseniz “Ya Allah!” demişseniz kurtulursunuz.
Meselâ denizde boğulurken. Ya Rabbi kurtar diyorsunuz bir taraftan da bir gemi gözetliyorsunuz, olmaz.
Yani bütün yaratılmışlardan gönlünüzü kurtarırsanız kurtulursunuz. “Beni zikrediniz” (Bakara süresi 2/152). Belirli adamlar için söylenmiyor bu, Ahmet, Mehmet, Osman beni zikretsin demiyor “Beni zikrediniz bende sizi zikredeyim” “Bana şükrediniz bana küfretmeyiniz” inkarcı olmayınız.
Peygamberimizin zikir hayatı devamlı idi diyor. hz. Aişe validemiz (r.a.).
Çünkü zikrin dille yapılanı, namaz gibi oruç gibi bedenle yapılanı, hem bedenle, hem malla yapılanı hacc’dır.
Malla yapılan zikirse meselâ zekattır.
Cihat, canla, kanla, malla, yapılan zikirlerdendir bütün bunları yapıyordu Peygamberimiz Efendimiz.
Peki, Peygamber Efendimizin yaptıkları bizim için zor mu?
Onun yaptıkları bizimde yapabileceklerimizdir.
Kendine özel ibadetleri hariç, bize örnek olduğu kulluk görevi, orta halli insanı esas alarak yapılmış ibadetlerdir.
Peygamberimizin ümmeti olan kişi de onun yaptıklarını yapmaya devam ederse her halinde Allah (c.c.)’ı zikretmiş olur.