ABD, Avrupa Birliği ve İngiltere siyasilerinin ve askerlerinin sosyal olaylar danışmanlarının işi de zorlaşmıştır.
“Siz, bizi neden uyarmadınız; bütün dünyanın nefretinin kara bulutlar gibi üzerimize doğru gelebileceğini, bizden ayrılıp İslam’a meyledeceğini neden hatırlatmadınız?” diyebilirler.
Geçmişte, Şam, Mısır, Bağdat, Antik Atina, Konstantiniyye, Roma gibi şehirlerde halkın yüzde seksenini oluşturan köleler arasında kulaktan kulağa bir haber dolaşır:
“Arabistan’da bir adam, ‘peygamberim’ diyerek ortaya çıkmış.
Kölelerle aynı sofrada yemek yermiş.
En kutsal mekân olan camilerinde zenginlerle fakirler ve köleler aynı safta namaz kılarlarmış.
Köleyi özgürleştirmeyi en büyük sevaplardan sayarmış.”
Zenginler arasında da faizin, karaborsanın, sömürünün, rüşvetin, haksız kazancın her çeşidinin, uyuşturucunun ve ticaretinin, zinanın ve ticaretinin… yasak olduğu haberi onların korkularına sebep olmuş.
Devlet mafyasına ve devletin alt birimi olan mafyalara da bir korku, haksız yere adam öldürenlerin cezalandırılacağı, ülkelerin mallarına el koymanın yasaklanacağı korkusu sarmış.
Haksız yere canından, malından, namusundan olanlar hep Mekke tarafından gelecekleri beklemişler.
Köleler, “kurtarıcımız çıkmış ve bizi de kurtaracak” diye umutla yaşamışlar.
Alınıp satılan kadınlar, kurtarıcılarını beklemişler.
Gaza gelip, işgalci İsrail terör devletinin yanında yer almalarından pişman durumuna düştüler.
Halklarının gözleri önünde kendi devletlerinin ve desteklediği terör devletinin bir avuç Müslüman karşısında ne kadar aciz kaldıklarını görmüşler.
Kendi silahlarıyla kendi gençlerini, müzik festivalinde baskın yapıp 364 genci öldürüp HAMAS’ın üzerine attıktan sonra yine terör devletinin gazetecilerinden insaflı birinin, İsrail askerleri tarafından öldürüldüğünü ispat etmesi, teröristlerin ve onlara destek veren devletlerin ruh halini gösteriverdi dünyaya.
Kâfirlerin aleyhte propagandası, İslam’ın yayılmasına yardım etmiş.
Buyurun, başta Millî Gazete ve bütün gazetelerin hepsinin verdiği bir haberi okuyun:
“Hollanda’nın aşırı sağcı Özgürlük Partisi PVV’den 2010 ile 2014 arası milletvekili olan Joram van Klaveren Müslüman oldu.
Aşırı sağ parti PVV'nin eski üyesi Joram Van Klaveren, dün İslam'a geçtiğini duyurdu.
Klaveren, Hollanda radyosunda yaptığı konuşmada, nasıl Müslüman olduğunu anlattı.
Joram Van (39), İslam’ı tenkit etmek için kitap yazarken Müslüman olduğunu anlattı.
Klaveren, "Kitabı yazarken üst üste karşılaştığım şeyler benim İslam hakkındaki düşüncelerimi değiştirdi" dedi.
2010 ile 2014 yılları arasında Hollanda'nın aşırı sağcı partisi olan Özgürlük Partisi'nin milletvekili olan Van Klaveren, PVV'nin lideri Geert Wilders'in Faslılarla ilgili ırkçı söylemlerinden biri olarak bir mitinginde destekçilerine sorduğu, "Ülkede daha az mı, yoksa daha çok mu Faslı istiyorsunuz?" sorusuna kalabalığın, "Daha az, daha az" diye bağırmasından sonra partisinden istifa etti.
PVV partisindeyken aşırı şekilde İslam karşıtı bir politikacıydı. Klaveren, NRC gazetesinde yer alan İslam karşıtı ifadeleri için kendisini suçlu hissedip hissetmediği sorusu üzerine, "Bu ifade basitçe yanlıştı. O zaman PVV'nin politikası, yanlış olan her şey, şu ya da bu şekilde İslam ile ilişkilendiriyordu" dedi.
PVV'nin eski siyasetçilerinden daha önce Müslüman olan Arnoud Van Doorn, Twitter'den yazdığı bir mesajla kararından dolayı Van Klaveren'i tebrik ederek, "PVV'nin İslam'a dönenleri yetiştiren bir yer olacağını asla düşünmezdim" dedi.
Rabbimiz buyurur:
“Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek ister¬ler. Kâfirler hoşlan¬masa¬lar da Allah nurunu ta-mamlayacaktır.
O, hidayet ve hak din ile bütün din¬lere üstün gelmesi için Rasülü'nü gönde¬ren¬dir. Müşrikler hoşlanmasalar da.” (Tevbe Sûresi, ayet 32-33, Saff Sûresi, ayet 8)
Sevgili Peygamberimiz:
“Allah, bu dini facir (kâfir veya günahkâr Müslümanla da) güçlendirir” buyurmuş. (Buhari Sahih, K. Cihad, Bab 178/181, K. Kader, bab 4)