Rabbimizin emrettiği yolun üzerinde servet, şehvet ve şöhret tuzaklarıyla oturan ve bizi sapıtmaya çalışan şeytana akıl sorulmaz.
Nerde bize bir düşman varsa onların ellerine silah, ceplerine ve hesaplarına dolar dolduranlarla, ülkemizi çepeçevre kuşatanlarla dost olunmaz ve görüşlerine uyulmaz, onlara boyun eğilmez.
Rabbimiz bizi uyarır:
“Ey iman edenler, eğer kitap verilenlerden (Yahudi ve Hristiyanlardan) herhangi bir guruba boyun eğerseniz, sizi imanınızdan sonra kâfirler olarak geri çevirirler.” (Al-i Imran süresi ayet 3/100)
Düğününde oynasa da, cenazende ağlasa da, hümanist, komünist, ateist, mason, demokrat, çevreci rolünde görünse de bunları alık balığa yem kabul et ve uzak dur.
Görüntü, onun içindeki zehri hafifletmez. Ona itaat ederseniz göz, kulak ve diğer duyularınızdan zerk edeceği küfür zehriyle, ebediyen cehennemde yanmanıza sebep olurlar.
Çoğunlukta olmaları, bizi aldatmasında, korkutmasın da.
Parmak çokluğu, onun haklı olduğunu gösterse, Çin devleti en haklıı olması gerekir.
Okula öğretmen atarken, otobüse şoför bulurken oylama yapmıyoruz. Bir gün oylamaya da gidilebilir. Okul aile birliği ve idare öğretmenlik diploması olanlar arasında seçim yapabilirler. Ama çok oy aldı diye okuma yazma bilmeyeni öğretmen olarak seçmezler.
Bindiğimiz uçakta, yolcular arasından birini kaptan seçmiyoruz.
Pilotlar arasından seçim yapılabilir.
Nemrut yönetiminde, bütün bir toplum, Hz. İbrahim’in ateşe atılmasını onaylamış; hatta Hz. İbrahim’in babası Azer de, “Evet ateşe atılsın” yönünde görüş bildirmişti.
Rabbimiz bizi çoğunluğun despotluğuna karşı uyarıyor:
“Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan sapıtırlar. Onlar ancak zanna uyarlar. Onlar ancak yalan söylerler.” (En’am süresi ayet 6/116)
İmani konularda yanlışta direnenlerin sayısının çook olması, onların doğru olduğunun delili olmaz.
Mesela, Hazreti İsa aleyhisselam, Allah’ın oğlu mudur, değil midir, diye oylama yapılsa, “Oğludur” diyenler, siyah renkli oy pusulasını kullanacaklar; “Hayır, değildir” diyenler beyaz oy pusulasını kullanacaklar denilse ve Avrupa Birliğinde oylansa “Allah’ın oğludur” diyenler kazanırlar ama yalan ve iftira kazanmış olur.
Dünyanın bütün doktorlarına, Şarap, Rakı, Viski, Votka ve diğer uyuşturucular, insan vücuduna zararlı mıdır, değil midir diye sorulsa “Zararlıdır” diyenler kazanır, ama dünya siyasileri sahalarında ehil olmadıklarından dünyan devletlerinin çoğunluğunda alınması, satılması serbesttir.
Hatta zararlı olduğunu bildiği halde içen doktorlar bile hastalarına bu tür içkileri “kullanmayacaksın” derler.
Milyonlarca doktorun yüzde doksan beşi “Zararlıdır, yasaklanması gerekir” dese, üç yüz senatör de “Hayır” oyu kullansa üç yüz senatörün oyu, milyonlardan daha etkilidir.
Biz, bizi yaratanın kelamına uyarız.
O, bizi, bizden daha iyi bilir.
Kendisinin hastalanmasına, ihtiyarlamasına, ölmesine engel olamayanın, yanlışa “Evet” diyenlerin sayısı çok olsa da biz, “Allah üçün üçüncüsüdür” diyenlere karşı tek başımıza da kalsak “Allah birdir” demeye devam ederiz.