Bir Müslüman Yiğit
Mahmut Toptaş
Savaşa veya barışa karar verenler; krallar, şahlar, padişahlar ve günümüzde seçilmiş başkanlardır.
Milletvekilleri, başkanın seçtiği ve halkın önüne koyduğu insanlar olduklarından başkana muhalif iş yapamadıklarından başkanların kararları da tek kişilik kararlardır.
Tarih boyunca halkına çok güzel hizmet etmiş kral, şah, padişah olduğu gibi çok güzel hizmet eden başkanlar da vardır.
Bunun aksi de söylenebilir.
Yani çok kötülük yapan yöneticiler de gelip geçmiştir.
Sistem ne olursa olsun sonunda kararlar ya Ebucehilin ağzından dökülenlerdir veya Yaratıcının emrini yerine getiren Peygamber ve onun yolundan gidenlerin kararlarıdır.
Rabbani ilham ve vahiyle hareket eden peygamberlerin kararlarının hep insanlığın faydasına olduğu tarihi haber ve kalıntılarla ispat edilmiştir.
Şeytani vesveselerle hareket eden ve firavunlaşmış, Bush'laşmış insanların ayak bastığı değil e-mailinin vardığı yerlerde yüz binlerce insanın canına kıyılmakta, cesedinin üzerine şeytan orduları işemektedir.
Hâlbuki Firavun'u da, Musa aleyhisselamı da Allah celle celalüh, Müslüman olarak yaratmıştı.
Biri kulağını yaratan Rahmana değil, yol kesen şeytana çevirdi.
Öbürü ise Rahman'ın çizdiği yoldan yürüdü.
Birinin gönül diyarında nefis komutan oldu ve ülkesinin en üst yerine şirk bayrağını çekti ve bütün insanları kendi hevesinin kulu ve kölesi yaptı.
Öbürü ise, "Herkes yaratıcı karşısında gücüyle orantılı olarak cennete ve mağfirete doğru özgürce yarış yapmaya hak kazanmıştır. Kimse kimsenin dediğinin kulu ve kölesi değildir, hepimiz bizi yaratanın dediklerinin kuluyuz" dedi.
Firavunvari hareket edenler, "sokaklarda bileği güçlü olanlar, ülkelerde ordusu güçlü olanlar dilediklerini almaya, çalmaya, evler basmaya, ülkeler işgal etmeye, kasaları soymaya, ülkelerin yeraltı ve yerüstü servetlerini götürmeye yetkilidir."
"Büyük balık küçük balığı yutar" dediler.
Büyük balıkların neslinin tükendiğini, onların neslinin devamı için milyarlar harcarken, Karadeniz'de küçük bir balıkçının ağından çıkan hamsi balığının sayısı kadar balina kalmadığını hatırlarından bile geçirmediler.
Servetlerin hükmettiği şehvet sokaklarında analarını, kızlarını, kadınlarını sattılar.
Gönül diyarına tevhit bayrağı çekenler ise ülkelerinde rahmani havalar estirdiler.
Peygamber dâhil dokunulmaz insan yoktur dediler.
"Kimse kimseye haram veya helal hükmü koyarak emri altına alamaz.
Haksız yollardan kimse kasalarını dolduramaz" dediler.
Sokaklarını iffetle, izzetle, şerefle süslediler.
Satılık kadın veya erkek yetiştirmediler.
Nefsin dikeceği isyan bayrağını "Lâ ilâhe" kılıcıyla kestiler ve "İllallah" bayrağını diktiler.
Şeytani havalara göre sallanmaya başlayan tevhit bayrağını "istiğfar"la sağlamlaştırdılar.
Aslında şu anda dünyamızı kirletenler kendi iç savaşlarının dışavurumunu bize gösteriyorlar.
Demokrasi kralı Obama ile Putin ve babadan kral Beşşar'ın dedikleriyle akıtılıyor Müslüman kanları.
Bunların yüreklerinde şirk bayrağı oradan indirilmedikçe veya bu zalimlerin bileklerini bükecek bir Müslüman yiğit çıkmadıkça Filistin, Çeçenistan, Ortadoğu, Afganistan ve diğer ülkelerdeki akan kan durmaz.