DEVLET VE İTİBARI -2

(Dünden Devam)
Bu vahşi tutum, bütün Türkiye’de infial yaratıyor. Kamuoyunun tepkisi üzerine maçlar tatil ediliyor. Ama araya sonradan kimler girdiyse, mesele önemsizleştiriliyor, basitleştiriliyor ve Türkiye liglerinin tatili bir haftaya indiriliyor ve hiçbir şey olmamış gibi bir tutum içerisine giriliyor.
-Bu da kabul edilemez. Bu adaletin ülkede dikkate alınmadığının bir başka örneğidir ve devletin itibarını son derece zedeleyen bir durum, bir tutumdur. Oysa devletin itibarı her şeyin üstündedir.

- Cumhuriyeti kuranlar kuruluştan itibaren, hatta Kurtuluş’tan itibaren devletin itibarına son derece önem verdiler. Bunlardan birini anlatarak devleti itibarsızlaştırmanın son derece sakıncalı olduğunu bu kısa yazıyla bir kere daha vurgulamış olalım:
- 1921 Londra Konferansı sonrası İngilizler Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına yeni bir barış önerisi sundular. Bu teorik olarak Sevr Antlaşması’nda değişiklik yapılması anlamına geliyordu. Ama batılılar yine çok yüzlülüklerini göstererek bazı maddelerde küçük küçük ve önemsiz değişiklikler yaparak güya bu yeni Antlaşmayı Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetine kabul ettirmek istediler.
Mustafa Kemal Paşa önerileri inceledi. Doğrudan reddetmek yerine,”… bu maddeler görüşülüp konuşulabilir, tartışılabilir, değiştirilebilir. Ama bunların görüşülmesi, konuşulması için mutlaka Anadolu’nun işgalciler tarafından boşaltılması şarttır.. ” diye bir görüş bildirdi. Bunun üzerine İngilizler nasıl olur da İngiltere’ye şart koşulur diyerek anlaşma önerilerinden vazgeçtiler. Bunun üzerine İstanbul’da ve Anadolu’da bazı yerlerde barış fırsatının kaçırıldığı ve bunun siyasi olarak yanlış olduğu şeklinde bir düşünce ve bir anlayış gelişti. Bu anlayışta olanlar Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını eleştirmeye başladılar. 
Mustafa Kemal Paşa ve Ankara TBMM Hükümeti’nin İstanbul’daki temsilcisi olan Kızılaycı Hamit beye ulaşan bu zihniyetin temsilcileri, eleştirilerini Hamit beye doğrudan söyleyerek “İngiltere gibi büyük bir devlete şart koşmanın çok yanlış olduğunu” söylediler. 
- Hamit bey Ankara’ya bile danışmadan hemen cevabını verdi. Dedi ki: “ Hiçbir şey ve hiç bir kimse devletimizin itibarından büyük değildir!”. 
Lozan’a gidilen süreçte önemli bir tavır ve önemli bir karardır.
- Evet, hiçbir şey devletimizin itibarından önemli değildir, büyük değildir. 
Bunu asla unutmamalıyız…