Cenaze ve Taziye başlıklı yazımda, önemli bir bölümü atladığımı üzülerek fark ettim.
Saray Holding’in aynı gün (15 Aralık 2018 Cuma günü) Mevlid-i Şerif’i vardı.
Bunu köşemde kısaca yazacaktım. Unutmuşum.
İyi ki öyle olmuş.
Durhasan’ın Kamil Özdağ vefatının 48. Yıldönümü, oğlu Hacı Adnan Özdağ vefatının 22. Yıldönümü münasebetiyle Karaman’ın büyük camilerinde dualarla anıldı. Rahmetli Adnan İmam Hatip’ten okul arkadaşımdı. Sayın Ömer Dinçer’in de sınıf arkadaşıydı.
Saray Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sami Özdağ’la cenaze namazında aynı saftaydık. Sakal koyup iyice kilo aldığımdan bu yana 40 yıllık arkadaşlarımın tanıyamadığı beni, Sami Özdağ, belki 30 yıldır görmediği halde, başımda kasket, boynumda kaşkol, kamuflajlı halimle tanıdı. Hal, hatır sordu. Tebessüm ederek selamlaştık.
Annemin iki yıl önce Kılbasan’daki cenazesine iki yakışıklı oğlunu gönderen ve cenazeye katılamadığı için üzüntülerini ileten Sami Bey, taziyeye gelenlere ikram etmemiz için Karaman’daki evimize etli ekmek göndererek, nezaketiyle bizi mahcup etmişti.
Benim, ailem adına yapıldığı için mahcup olduğum ve hayatım boyunca unutamayacağım bu cömertlik, o Cuma günü gururum oldu.
Arapoğlu’nun Cemaati
Sayın Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu ile Dinçer ailesine başsağlığı için gelen eski bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar ve gazeteciler Cuma namazını Arapoğlu Camisi’nde kıldılar.
İmam kimdi bilmiyorum ama, Özdağ ailesini bildiğine kanaat getirdim. Duasında Özdağ ailesinden bahsetti, yüzeysel değil, içtenlikle. Belki bana öyle gelmiştir. Çünkü Özdağ ailesine muhabbetim var. Güzel şeyler söyledi. Yumuşacık ses tonuyla kalplerimize seslendi. Allah razı olsun.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen ve eski Valilerimizden, Başbakanlık eski Müsteşar Yardımcısı Uşak milletvekili Mustafa Çetin’le yan yanaydık. Cuma’nın huzuru, imamın hitabeti, Araboğlu’nun ruhu cemaatin kalbini fethetmişti.
İkram, Gönül Çeler
Cemaate, camiye girerken, Saray Holding’in ikramları vardı, çıkışta etli pilav için uzun kuyruklar oluşmuştu.
Minik ama güzel çikolata külahlarını dağıtanların yüzü gülüyor, bu ikramı kabul edenlerin memnuniyeti yüzlerinden okunuyordu.
Ya etli pilav kuyruğuna ne demeli? Cenaze namazına yetişme telaşı olmasa, sıraya girer, o lezzetten payıma düşeni afiyetle yerdim.
Taziye için gelen ve Karaman’ı ilk kez gören grubun, Arapoğlu’ndan çıkarken söylediği, “Burası ne cömert bir şehir” cümlesini duymak ne demek, bir düşünün.
Sevgili kardeşim Sami, sizlerin cömertliğinizi bilenlerdenim. Ama o gün, bu sözü sizi hiç tanımayanlardan duyunca gözyaşlarımı zor tuttum.
“Karaman cömert şehir” sözünü söylettiniz ya, aşk olsun!
Allah razı olsun!
Rahmetli baban Durhasan’ın Kamil’in, arkadaşım Adnan’ın ruhu şad olsun, mekanları cennet olsun.
Karaman cömert şehir. Saray Holding, o gün bunu herkesin tanıdığı isimlere, üstelik hesapsız, plansız, programsız gösterdi.
İyilik, cömertlik, hayır işlerinin tamamı gizli de olsa fark edilir.
Fark ettiren ve fark eden güzel insanlara selam olsun.
Güzel Güzel Oyalananlar
Bu konu burada bitmez. Bugün Karaman Organize Sanayi Bölgesi’nde konuşlanan fabrikaların her biri birer cömertlik yuvasıdır.
Bifa’nın patronu Yılmaz Babaoğlu ağabeyimin ve arkadaşım olan oğlu Necati Babaoğlu’nun cömertliğiyle yarışacak babayiğit zor çıkar.
Bir süredir Ankara Karamanlılar Derneği’nde birlikte çalıştığımız Duru Bulgur’un patronları İhsan Duru’yu ve kardeşi Emin Duru’yu tanıyan tanımıştır. Karaman’ın cömert insanlarındandır. Soyadları gibi, duru aynı zamanda yardımsever kişilerdir.
Karaman’ın cömertliğini Anı Bisküvi’nin ağabeyi Nazım Boynukalın bir gün bana uzun uzun anlatacak, ben de uzun uzun yazacağım. Böyle kararlaştırdık.
Karaman’ı, Türk dilinin başkenti olarak tanıtanların bir eksiğini buradan tamamlamak boynumuzun borcudur.
Hakkı teslim etmek, cömertliğin şanındandır.
Karaman sadece Türk dilinin başkenti değildir. Türk dilinin ve cömertliğin başkentidir.
Türk dilinin, Karamanoğlu Mehmet Bey’in fermanını gösteremeyiz ama cömertliğimizin kapı gibi belgesi var:
“Kapımız açıktır girene, lokmamız helaldir yiyene.”
Başka söze hacet var mı? Siz anladınız, cümle alem anladı. Dünyada en makbul erdem, cömertliktir.
Cömertlik inceliktir, nezakettir. Cömert olan kibardır. İkramda bulunmak insanın kabasını alır, onu güzelleştirir. İyi bakın, cömertler hep güzel olur. Karaman’ın ne çok güzel insanı var.
Karamanlıyız, o halde cömertiz.
Cömertlik genlerimizde. Hani, hemşehrimiz Yunus Emre demiş ya;
“Mal sahibi, mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi,
Mal da yalan mülk de yalan,
Gel biraz da sen oyalan.”
Oyalanırken, meziyet odur ki, cömertlik unutulmaya...
Sevgili Sami Özdağ kardeşim! Sana sonsuz teşekkürler. Kendi adıma.
Karaman halkı teşekkürü bilir, ben araya girmeyim, kendileri size iletsin.
Karaman’a cömert şehir dedirttiniz ya, bir daha aşk olsun!
Bir Önerim Var
Allah cömerttir, cömert olanları sever.
Allahım, ya cömertlik ver, ya sevdiklerinle dost et. İkisini birlikte verirsen daha iyi olur.
Bir de teklifim var; Karaman’ın girişlerine “Cömert Şehir” pankartları asılsın.
“Kapımız açıktır girene, lokmamız helaldir yiyene” sözü yazılı tabelalar otogara ve tren garına, ayrıca mezbelelik gibi olsa da Aktekke Meydanı ve İmaret Cami girişine yakışır.
Teklif, benimki sadece teklif. Elimden gelen bu: Yazmak ve öneride bulunmak.
Tabelayı ve pankartı koyacak olanlar başkaları. Büyük işlerden vakitleri kalırsa yapacaklarına inanıyorum.
Korsan pankart asmalarımız, 1980’ler öncesinde kaldı.