Rahmetli
annemden çocukluğumda en çok işittiğim kelime ‘hecalet’ti. Annemin sevdiği
insanlar, komşularımız, evimize gelen nur yüzlü nineler, dedeler, gül yüzlü
O
yıllarda birilerinden bir şey istemeye hecalet edilirdi, ansızın gelmek hecalet
sebebiydi. Yalan söylemekten, bağırmaktan, ikramı yeterince yapamamak
endişesinden hecalet edilirdi. Hecalet bir ar ve namus perdesi gibi kişiyi
korurdu. Hecalet hayatın her safhasında vardı. Hecalet etmeyenler yüzsüzlerdi
ve onlara arsız denilirdi.
Hecalet’in
Arapça kökenli bir kelime olduğunu sonra öğrendim. Doğru söyleniş ve yazılışı
hacalet, anlamı ise utanma, utanç, utangaçlıkla şaşırma demekmiş. O günden
sonra zihnimde geniş yer kaplayan hecalet, kısa, öz, derinlikli bir kelime
olarak pekişti.
Yerel
seçimlerin ardından ilk yazımın konusunu utanmak hissiyatı olarak seçtim. Zeyve
Pazarı ve Meke Gölü yazılarımı öteledim. Çünkü bir hayat tarzı olarak utanmaya,
aynı anlamları taşıyan mahcubiyete, haya etmeye, hicaba çok ihtiyacımız
olduğuna inanıyorum. Utanmak, insani erdemlerimizdendir. Utanmanın hali vardır,
bu hal utanandan doğar, utanana özgüdür, içten gelir, pınar gibidir, yapmacıklı
olamaz. Başın öne eğikliği, üzgün bakış, yanakların al al olması, ağlamaklı
hal, kalp atışlarının hızı, ellerin ve ayakların sanki saklanacak yer araması,
saf ve çocuksu bir ifade utanç duygusunun dışa vurumudur. Bu haller kesinlikle
eziklik değildir, erdemdir. Ezikliğin tezahürüyle utanmanın kaynağı farklıdır.
Utanma
duygusu veya hissiyatı yalana, dolana, iftiraya, nezaketsizliğe, ahlaksızlığa,
vicdansızlığa, her tür hak kaybına engeldir. Utanç duygusu bireyi hırslardan
arındırır, insanı insan kılan değerlerle buluşturur. Bencilliğe izin vermez,
kişinin değerini ve kalitesini yükseltir. Utanan insandan kötülük, zorbalık ve
zalimlik beklenmez. (Eziklerin, güç sahibi olduklarında ilk başvurdukları
yöntemler.) Utanmak bizi narsistlikten korur. Utanmakla kendimizi kontrol eder,
hatalarımızı azaltır, iyiliklerimizi çoğaltırız.
Eylemler,
söylemler, tavırlar, yazıp çizmeler utanma sebebi olabilir. Pişmanlığa bağlı
utanç, suça bağlı utanç, sıkıntıya bağlı utanç vardır. Utanç duymak, utancın
farkına varmayı gerektirir. Utanmak, karşımızdaki kişiye veya edime karşı
kendimizi temize çekme işlevidir. Utanmak var olan bir halden etkilenmektir.
Utanma pozisyonu, ihlal mesajı taşır, ihlal edilenin mahcubiyetinin idrak
edilme durumudur.
Başkalarının
yaptıkları da insanı utandırabilir. Bir yakının utanç duyulacak hali, mensubu
olunan grubun bir bireyinin yüz karası durumu, desteklenen sivil toplum
kuruluşlarının yarattığı hayal kırıklığı da utanç ve mahcubiyet yaratır.
İnsanın
içi kainatın en mümbit yeridir. Ekileni, atılan tohumu büyütür. İçimizde utanç
tohumu varsa mutlaka meyvesini verecektir. Evrensel bir insan duygusu olarak
değerlendirilen utanç, her insanda aynı yoğunlukta değildir. Utanç, kızgınlık,
öfke, mutsuzluk, çaresizlik ve nefret duygularından fersah fersah uzaktır.
Utanç
üzerine yapılan çalışmalar, insanların tanıdıkları kişilerin, kendi sosyal
çevrelerinin olduğu yerlerde daha çok utandıklarını, tanımadıkları veya daha
alt tabakada gördükleri kişilerin olduğu ortamlarda ise yaptıkları yanlışlardan
daha az utandıklarını göstermiştir.
Utanmayı
vicdansızlık, hırs, adaletsizlik, iftira, arsızlık, ön yargı, nefret öldürür.
Utanmak
erdemse, utanmazlık ahlaksızlıktır, arsızlıktır, yüzsüzlüktür. Utanmazları
hepimiz tanırız, zira yüzsüzdürler. İnsanın yüzü, insanın çehresi anlamının
dışında, kişinin karakteri, huyu, kişiliği anlamındadır. Yüzsüz demek,
karaktersiz, kişiliksiz, vicdansız, ahlaksız, arsız demektir.
Mahçup,
utangaç bir çehre insana en güzel armağandır. Yeryüzünün en güzel yüzü, utanma
duygusu taşıyan yüzdür. Mahcubiyet hissi olmayan yüz dünyayı çirkinleştirir.
Düşünür
Seneca, ‘Yasaların yasaklamadığını, utanma kontrol eder’ demiştir.
Kimsenin
utanmadığı bir toplumda yaşamak, insanlık adına en utanç duyulacak durumdur.
Utanma
hissimizi kaybetmeyelim. Daha çok utanan insanlardan olalım. Utanan insanları
sevelim, eşimizi, dostumuzu utanan insanlardan seçelim.
Seçilmişlere
ilk günden söylemek istediğim şey, yapacakları işlerin ve vaatlerin muhatabı
olan seçmenlere karşı hecalet duygusunu kaybetmemeleridir. Makamlar karakter
aşındırma mekanizmalarının başında gelir. Arsızlık ve yüzsüzlük yaparsanız
şehrin bedduasıyla gidersiniz. Yüzsüz olduğunuz için siz farkına bile
varmazsınız. Ama utananlar, utanmazları bir bakışta tanır, üstelik onları
unutmazlar da.
Utanma
duygusuna her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğunu unutmayalım. Ben
sandıktaki tercihimi utanmayı bildiğini düşündüğüm adaylardan yana kullandım.
Umudum, utanma duygusuna sahip adayların çoğunlukta olmasıdır. Onlar utanırsa
bizler arsızlıktan, vicdansızlıktan, haksızlıktan uzak kalırız. Zaman çabuk
geçer. Kalıcı olan utanılmayacak hizmet, hal ve harekettir. Seçen ve seçilenler
olarak Allah yüzümüzü karartmasın.
(*Bakara
Süresi, 273.Ayet)
Yorumlar
Kalan Karakter: