Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, Onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar. Ufacık bir yardıma bile engel olurlar.(Maun Suresi)
* * *
İyi bir edebiyatçı idi... Bir yandan çalışır, bir yandan onun şiirlerini dinlerdik. Duygusallığını, içe kapanıklığını yaşardık. Onu çok severdik. Bir kötülük beklenmezdi yani... Yani iyi insandı...
Yıllar geçti, üniversiteyi bitirdi profesör oldu. Bir Doktor hanım ile evlendi... Çoktandır görmem. Ama hep o garsonluk yaptığımız zamanki haliyle hatırlarım.
Sonra duydum ki ellerine geçen paranın ihtiyaç kısmını ayırıp, kalanın tamamını fakir-fukaraya dağıtıyorlarmış. İhtiyaç derken lüks, şatafat değil, ihtiyacı kadarını, yettiği kadarını. Utandım, gözlerimden yaş geldi.
Sanki evinde kat kat elbiselerin olunca, her gün farklı giyince adam oluyorsun. Hiç işte...
Durumu iyi olan kaç kişi yapar ki bunu!
Allah onlardan olmayacak da bizden mi razı olacak!...
* * *
Geçen gün akşam Ocağımızda çayın yanında gelen dostlarla birlikte yeriz diye kuru pasta almak için bir pastaneye girdim. Tam ben girerken 16-17 yaşlarında temiz giyimli bir kız çocuğu dışarı çıkıyordu. Biraz utangaç, biraz çekingen bir tavrı vardı. Bir şey olmuştu içeride sanki. İçeri girince gerginliği hissettim...
Pastane sahibi kızgın, kızgın;
— Abi ya her şey pahalanmış, unu, şekeri, elektriği... Gelmiş çocuk simit 2 lira olmaz mı diyor...
Vitrine baktım 8-10 simit kalmış. Sordum;
— Kaç para oldu simit?
— 2 liraydı, 2,5 yaptık. Çok mu artış yaptık sanki! Çok bulmuş fiyatını!
Burnundan soluyordu hırslı hırslı.
— Bu yüzden mi vermedin? Elli kuruş için he!
Algılayamadı önce;
— ...!!! Hocam her isteyene 2 liradan versek biz iflas ederiz.
— Keşke verseydin! Bak bu saatlerde Ankara'da 5 simidi 1 liraya verirler ellerinde kalmasın diye... Sizin geri dönüşüm filan var mı? Yani yarına kurumayacak mı?
Pastacı kızdığımı anladı...
— Ben kalanları yurtlara filan veriyom hocam!
Hiç inandırıcı gelmedi bana. Yurda o saatte götürüp vereceğine inanmadım. Götürse verse de ne olacak o akşam saatten sonra!
— Yazık dedim...
İnanılmaz üzüldüm. Kızdım... Kendimi yedim, bitirdim.
O pastaneciye dersini veremedim.
Dışarı bakındım, kız çoktan gitmişti.
O kız gitmeseydi keşke!
Tümünü sardırıp çocuğa verirdim. "Kızım her gün gel buradan istediğini al, ben her gün uğrar parasını veririm..." diyemedim. Hatta oradan niye alacak? Bu adamdan bir şey alınır mı bir daha! "Git istediğin yerden al!"
Pastacıya da;
— Kes sesini, sar hepsini... Paraya geçer sözün. Bir çocuğu kırmaya değer mi! Aç belli ki! O saatte gelmiş. Senden para istemiyor, bir tane, tek bir tane simit istiyor! Alçak! "Gel yavrum, her gün gel benden para vermeden simit al git...'" desen fakirleşecek misin!
Ulan 2,5 lira tuvalet! Elli kuruş için bir çocuğu mahzun, mahcup etmeye değer mi!
Sizin gibiler parayla satın alınacak mallar olursunuz ancak! Zekatın, fitren yok mu senin! İnfak nedir duydun mu? Hiç ömründe yardım yapmadın mı, sadaka vermedin mi!
Diyemedim.
Çıktım gittim... O gece uyuyamadım.
Bir daha senin pastanenden bir çöp alırsam kahrolayım!
"Elhamdülillah Müslümanım" derken, dükkanının arkasındaki çişini yapmak için gittiğin camide namaz kılarken, namazda Maun Suresini okurken yüzün kızarmayacak mı!
Allah fakiri fukarayı, yetimi gözetmeyenlerin cezasını versin! O kız çocuğunun durumuna düşürsün, onun yaşadıklarının bin beterini yaşatsın da aleme ders olsun...
Yorumlar
Kalan Karakter: