Yıllardır tanıdığım büyüğüm sordu.
-Hocam Tayyip Bey'le nasılsınız?
-İyiyiz çok şükür, geçinip gidiyoruz.
Yahu hacı abi bir adama reisicumhurla nasılsınız denirmi?
Canın isterse iyi ol.
Biz'de şükür herkes kendi evinde iyi kötü geçinip gidiyoruz.
-Yok canım öyle değil benimki, hanginiz büyüksünüz diyorum.
-Haa.. öyle desene birader baştan.
Ben ondan yaşlıyım, fakat o ben'den büyük dedim.
O ne demek dedi bu sefer.
Yahu ben 51 liyim, o bildiğim kadarıyla 55 li.
Yâni ben ondan yaşlıyım.
Ancak o benden büyük.
Koskoca reisicumhurdan büyüğüm diyecek kadar zırdeli değiliz herhalde.
Bir ülkenin başı her zaman büyüktür.
Biz'e böyle demek yakışır.
Bir'de,
Beraber yürüdük biz bu yollarda dedikleri varya?
İşte onlar bizleriz aslında.
Gençliğimiz de aynı yönde çok yürüdük.
Gerçi bugüne kadar hiç yüz yüze gelmedik.
Ama beraber (merhum) Erbakan hocaya kulak verdik..
O Beyoğlu'nda, Fatih'te, Kasımpaşa da yürüdü.
Biz Ermenekte, Sarıveliler de, kılbasanda yürüdük.
Olsun bu işlerde yanyana değil, aynı yönde yürümek önemli.
En azından benim davadan anladığım bu.
Bir'de biz hep % 6 alırdık o zamanlar.
Olsun azdık ama dupduruyduk.
Kaya altından gelen pınar suyu gibiydik.
Zerrece bulanıklık yoktu.
İçimizde hiç yamuk yok diye inanıyorduk.
Olamazdı da zaten.
Adımız gericiydi o zamanlar biz'im
Zengin de pek olmazdı içimizde.
Hattâ biraz biti kanlı birisi gelirse, bu niye burda derdik.
Maddi açıdan âdetâ bir kutu kibrit çöpü gibiydik.
Yoksulluğun dibine çadır kurmuş mahrumlar cemaatiydik biz.
Erbakan hocam başbakan olduğunda çok ağlamıştım.
Şimdi mi?
Hiç sorma hacı abi.
Mahalle öyle kalabalık ki, tazı salacak yer yok.
Bize hep aynı rol düşüyor.
Kadir savun rolü oynuyoruz anlıyacağın yine.
Elde kürek, belde kuşak, tüm egemen güçlere meydan okuma derdindeyiz aklımızca.
Allah var bu rolde biz'e fena yakışıyor.
Ve biz bu rolden hiç müştekî değiliz.
Çünkü biz her hâline hamdetme borcunda olanlarız..
Kalın sağlıcakla.