EL-MÜHLİKÂT!
(Helâk ediciler)
Mustafa UYSAL
İnsanız, beşeriz.
Çoğu kez, şaşarız.
İşte o zaman.
Vartaya, düşeriz.
Melek değiliz, nefis sahibiyiz.
Aynı zamanda:
Akıl ve iman sahibiyiz.
Aklımız nefsimizin peşine düşerse:
Şeytan bayram edermiş.
Yok, aklımız, nefsimizi esir alır imanımıza tâbi kılarsa bize adam denebilirmiş.
Şeytan mümine tuzaklar kurarmış.
İşte yukarıdaki Mühlikât, o tuzakların genel adıymış.
Bunları birazda vezinli şekilde:
MASA, KASA, NİSA diye sıralıyorlar.
Masa= Makam, mevki, rütbe, yetki vs.
Kasa=Malûm para, güç, varlık, servet, arpa, döviz vesaire.
Nisa=Kısaca kadın tuzağı.
Şeytan bunun biri ile mümini yoldan çıkarma uğraşı verirmiş.
Önce duamızı edelim.
Rabbim muhafaza buyursun.
Bu dua yeter mi?
Kanaatimce yetmez.
Hani Ayette buyruluyor ya.
İnsan, kendini müstağni kılacak varlığı görünce tuğyan eder diye.
O zaman biz Efendimiz ‘in duasından edelim.
"Allahım Muhammed'in ailesine Kifâyet miktarı rızık ver."
Nasıl?
Aslında tam bizlik.
Bunun Türkçesi:
"Benim Gemimi gevşetme Yâ Rabbim" demek.
Bu duâ "kasa"nın izahı gibi oldu.
Masaya gelirsek.
Rabbim şükür ki ondan bizi korudu.
Yaşımız gereği o yolda düz kırmızı çizgi var.
Eee geride kalan efrât'a bir şey demek gerekmez mi?
Elbette gerekir.
Bak hemşerim:
Senden önce bu masanın ardında başkası oturuyordu.
Burayı ömürlük bilme.
Burada gerile gerile oturma.
Şu andan itibaren, geri sayım başladı.
Kum saati hareket etti.
Güneş hızla üstündeki gölgeyi öteye itiyor.
Mahkeme kadıya mülk değil diyen ecdat doğru söylemiş.
Gözünün içine bakanların gözüne dikkatlice bak.
Orayı iyi oku.
Emrimi bekliyorlar mı yazıyor orada.
Yoksaaaa!
Merak edersen senden öncekilere sorabilirsin.
Hatta ömründe üç saniye masa görmemiş biri olarak, bana da sorabilirsin.
Nisa ise;
Şeytanın önceki tuzaklarına düşenlerin iyice helâklarının perçinlendiği tuzakmış.
Yani mühürlü zarfın Postaya verildiği son gişe.
Bunlardan kurtulmak veya düşmemek mümkün mü?
Elbette mümkünmüş.
Nasıl?
Kısaca şöyleymiş:
Az yiyecekmişiz.
Helâl yiyecekmişiz.
Ölümü çok hatırlayacakmışız.
Hayata ibret nazarı ile bakacakmışız.
Mezarlık ziyaretini geciktirmeyecekmişiz.
Fakirlerden arkadaş edinecekmişiz.
Daha uzunda, lafın tamamı herkese söylenmezmiş ya.
Bizde ona uyalım;
Burada keselim.
Hukemâ veya İrfan ehli böyle söylüyor.
Herkese iyi günler aziz dostlarım.