Dün dağda idim. Av için gitmiştim. Kırk yıldır gittiğim bir bölge. Her yer takıt takır kuru. "Göze süreyim" desen bir yeşil yaprak yok. Aylardır damla yağmur düşmemiş. Ne küçük baş hayvanların( koyun- keçi) ne de av hayvanlarının (keklik, tavşan vb.) yiyebileceği yeşil ot var.
Kuraklık ve küresel ısınma sonucu ortaya çıkan bu durum sadece tarımı, üretimi değil köy ve şehirleri de tehdit ediyor. Köy ve şehirlerimizde su kesintileri yaşanıyor. Ancak geleceğimizi tehdit eden bu çok ciddi kuraklık hükümetin, basının ve toplumun ne kadar gündeminde? En başta önlem alması gerekenler yöneticiler değil mi? Hükümetin ortaya koyduğu bir plan, bir proje var mı?
Görünen o ki onların derdi kendi saltanatlarını sürdürmek. Önümüzdeki dönemde ülke içinde su kavgaları, Uluslararası ilişkilerde su savaşlarının başlama riski çok yüksek.
Kuraklık konusunda derhal ciddi projeler hazırlamak hükümetin ilk iş olmalıdır. Göz göre göre bölgemiz çölleşiyor. Ne ilkbaharda ne sonbaharda doğru dürüst yağmur yağmıyor. Yıllardır kış mevsimleri karsız geçiyor. İşin şakası yok.
İşte bu sebepten dağların da tadı kaçtı. Gidiyoruz, geziyoruz ama eski keyfimiz yok. Dün gittiğim bölgedeki kanyonun içindeki dere -yüzyıllardır ilk defa- kurumuş. Damla su yok. Yayladaki tarihi çeşme gürül gürül akardı. Kuruma noktasına gelmiş. Çok üzücü.
Ümit ve dua edelim de bu kış iyi kar yağsın. Şehirlerimize bir karış kar yağmadan" beyaz esaret" diye başlık atan cahil medya mensuplarından da bir an evvel kurtulalım.
Yorumlar
Kalan Karakter: