KUR’AN’LA KONUŞANLAR (7)
Mahmut TOPTAŞ
Hazreti Muaviye, oğlu zalim Yezid için biat istediğinde ağzını hiç açmayan Ahnef’e, “Hiç konuşmuyorsun” der.
Ahnef, “Doğru söylesem senden korkarım. Yalan söylesem Allah’tan korkarım” der.
Bir gün Muaviye, “Ey insanlar, Allah, Kureyş kabilesini Kur’an’ında üç şeyle üstün kılmıştır
1- En yakın akrabalarını uyar.” (Şuara 214) diyor, biz onun akrabalarındanız.
2- “Şüphesiz o (Kur'ân) sana ve kavmine büyük bir şereftir...” (Zuhruf 44) ayetini okur ve “Biz peygamberin kavmindeniz” der.
1- Kureyş'in kaynaşması için
2- Kış ve yazın iş seyahatlerinde kaynaşmaları için
3- Şu evin (Ka'be'nin) Rabbine ibadet etsinler.
4- O (Rab) ki, onları açken doyurdu ve onları korkudan emin kıldı. (Kureyş) süresini okur ve biz de Kureyş’teniz” der.
Ensar’dan bir adam, “Yavaş ol Muaviye, Kur’an’da senin kavmin için “O (Kur'an), gerçek olduğu halde kavmin onu yalanladı” buyurdu. (En’am 66)
“Meryem oğlu (İsa) bir örnek olarak anlatıldığında, bir de bakmışsın ki, senin kavmin buna gülüyorlar/gürültü çıkarıyorlar.” (Zuhruf 57) ayetinde gülenler de senin kavmindendi.
“Rasül şöyle dedi: Ya Rabbi benim kavmim, bu Kur'an’ı terk edilmiş bir şey kıldı.” (Furkan 30) ayetinde Kur’an’ı terk ettiğinden dolayı şikâyet edilenler senin kavmin.
Sen üç ayet okudun, ben de üç ayet okudum. Eğer daha fazla ayeti delil getirirsen ben de ona göre ayeti artırırım” dedi.
Muaviye, Yemenli bir adama, “Siz ne cahil adamlarsınız, başınıza bir kadını devlet başkanı yapmışsınız” demiş.
Adam da ona, “Benim kavmimden daha cahil biri varsa o da senin kavmindir. Kur’an’da senin kavmin için:
“Hani "Ey Allah, eğer bu senin katından bir hak ise haydi üzerimize gökyüzünden taş yağdır veya bize acıklı bir azap getir" demişlerdi.” (Enfal 32) diye haber veriliyor. “Bize taş yağdır” diyecekleri yerde, “Allah’ım, eğer bu doğru ve Senin tarafından ise bize hidayet ver” demeleri gerekmez miydi?
(İbn-i abdi Rabbih, Ikd-ül Ferid 4/27)
Said bin Cübeyr, Haccac’ın yanına girdiğinde, “Ben Meryem’in Allah’a sığındığı gibi ben de senden Allah’a sığınırım. Meryem şöyle demişti: "Ben, senden Rahmân (olan Allah)a sığınırım. Eğer sen çok mûttaki isen (bana dokunma)" (Meryem süresi ayet 18)
Haccac: “Adın ne?”
Said: “Cübeyr oğlu Said”
Haccac: “Sen Said değil Şaki’sin”
Said: “Annem senden daha iyi bilir.”
Haccac: “Seni ateşe atacağım.”
Said: “Ateşe senin atacağına inansaydım senden başkasına tapmazdım.”
Haccac: “Seni öldüreceğim.”
Said: “Şehid olurum ve ismime uygun olarak mutlu olurum.”
Haccac: “Muhammed (s.a.v) hakkında ne dersin?”
Said: “O, peygamberlerin sonuncusu, Allah, onunla vahyi doğruladı, onunla cahillikten kurtardı. O, doğru yolun önderi ve rahmet peygamberidir.”
Haccac: “Dört halife hakkında ne dersin?”
Said: “Ben onların vekili değilim.”
Haccac: “Onlardan hangisini daha çok seversin?”
Said: “Hangisinin ahlakı daha güzel ise hangisinden Rabbim daha çok razı ise.”
Haccac: “Ali ile Osman hakkında ne dersin, onlar cennetteler mi, yoksa cehennemdeler mi?”
Said: “Eğer ben, cennete ve cehenneme girip de oradakileri görseydim sana haber verirdim. Gayba ait bilmediğin şeyi bana niçin sorarsın?”
Haccac: “Abdül Melik bin Mervan hakkında ne dersin?”
Said: “Onun günahlarından biri de sensin.”
Haccac: “Hiç gülmemişsin, niçin?”
Said: “Her şey topraktan gelip toprağa gidiyor. Toprak beni güldürmez.”
Haccac: “Ben eğlenceli şeylerde gülerim.”
Said: “Kalbler aynı değil.”
Haccac: “Sen hiç eğlendin mi?”
Said: “Hayır.”
Bir ud ve bir zurna getirtir. Zurnaya üfürmeye başlayınca Said ağlamaya başlar.
Haccac: “Niçin ağlıyorsun?”
Said: “Bu zurna bana “Sûr'a üfürüldüğü gün suçluları, gömgök mahşere toplarız.” (Tâ-Hâ 102) ayetini hatırlattı.”
Şu udun ağacı bunun için yaratılmadı. Bu haksız olarak burada kullanılıyor. Bu yay ve kirişler, yarın kıyamet gününde seninle beraber olacak.
Haccac: “Seni öldüreceğim.”
Said: “Allah’ın belirlediği vakte kadar ben yaşayacağım.”
Haccac: “Götürün ve onu öldürün.”
Said: “Eşhedü en Lâ ilâhe illallahü, vahdehü, lâ şerike lehü. Haccac, seninle kıyamette karşılaşıncaya kadar bu kelimenin (şehadetin) korunmasını istiyorum.”
Haccac: “Öldürün.”
Öldürmek için ona yöneldiklerinde Said, gülmeye başladı.
Haccac: “Niçin gülüyorsun?”
Said: “Allah’ın sana olan hılmine karşılık senin Allah’a karşı cesaretine gülüyorum” dedi. Kıbleye döndü ve, “Şüphesiz ben, hiçbir puta tapmadan, yüzümü gökleri ve yeri yaratana çevirdim ve ben müşriklerden değilim.” (En’am 79) ayetini okudu.
Haccac: “Yönünü kıbleden başka tarafa çevirin.”
Said: “Doğu da, batı da Allah'ındır. Her nereye dönerseniz Allah'ın vechi (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz Allah, her şeyi kuşatan, her şeyi bilendir.” (Bakara 115) ayetini okudu.
Haccac: “Onu yüzüstü yere yatırın.”
Said: “Sizi ondan (topraktan) yarattık yine oraya döndüreceğiz ve sizi ondan (mahşer için) son bir kere daha çıkaracağız.” (Tâ-Hâ 55) ayetini okudu.
Haccac: “Vurun boynunu.”
Said: “Allah’ım, kanımı ona helal kılma ve ona mühlet verme.”
Said’in boynunu vurdular. Kanı Haccac’ın üzerine sıçradı. Haccac, korkuya kapıldı. Uykuları kaçtı. Altı ay sonra da karnı patlayarak öldü. (Aliyyü-l-Kâri, Şerh’ü Şifa 1/39)
Yorumlar
Kalan Karakter: