AF YAPAN GAF YAPMAZ
Mahmut TOPTAŞ
Annesiyle, babasıyla, eşiyle, çocuklarıyla, kardeşiyle, akrabalarıyla, arkadaşlarıyla dostlarıyla arası açılan, “Ölürse ölüsüne gitmem, ölürsem ölüme gelmesin” dediğiniz yakınlarınız hakkında, geçmişi hiç düşünmeden, af kalemini çekiniz ve dostluğun salgıladığı işaret kokusunu siz etrafa saçınız.
وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ (34)
34- İyilikle kötülük denk değildir. Sen kötülüğü en güzel olanla defet. Bir de bakmışsın ki, seninle ara¬sında düşmanlık olan kişi sanki sıca¬cık bir dost olu-vermiş.” (Fussılet süresi ayet 34)
İyilikler kendi aralarında da denk değildirler.
Kötülükler de kendi aralarında denk değildirler.
Birisine iyilik yaparken hem eliniz, hem diliniz nezaketten ayrılmadan yaparsanız daha iyi yapmış olursunuz.
"İyilikle kötülük denk değildir." ifadesinde Rabbim iyilik kelimesini önce zikrediyor. Biz de buna dikkat etmeliyiz.
"Kötülüğü en güzel bir şekilde gider."
Dünyadaki kötülükler gideri¬lecek.
Bu kötülükler ister insana olsun, ister insanın dışında. Rabbimin yarattığı şeylere olsun değişmez.
Anadolu insanı bu ayeti şöyle atasözü haline getirmiş;
"Kanı kan ile yıkamazlar, kanı su ile yıkarlar"
"Taş atana ekmek at" Yani kötülük yapana karşı iyilik yapılacak.
Kötülük yapana iyilik yapmak aslında kendimize iyilik yapmaktır.
“Biti, Pireyi gül suyu ile öldürün”
Gül suyu biti öldürmez ama bedenimiz, elbisemiz, evimiz gül gibi temiz olursa, bit meydana gelmez.
Gaye bit öldürmek değil, bitin ürememesidir.
Biz eğitim kurumlarımızda İslâm’ın güzellikleriyle insanımızı yetiştirirsek kötülükler de üremez.
Gül dalında şakıyan bülbül ile, gübre içinde yaşayan kurtçuk bir ol¬madığı gibi,
Yılan dilli, eşek inatlı insanla, Yusuf (aleyhisselam) yüzlü, Muhammed (aleyhisselam) özlü, İsa (aleyhisselam) nefesli insan da bir değildir.
Dinime karşı savaşanlara bile güzellikle karşılık vererek mücade¬leye devam edeceğiz.
Çünkü bir gün gelir, Yad bildiklerimiz Yaran olur.
Düşmanlarımız iman edip dostumuz olur.
Şair ne güzel söylemiş;
"Gülşende bülbülü zar iden sensin
Dost ile düşmanı yar iden sensin
Alemleri yoktan var iden sensin
Sen yarattın, yine sen yardım eyle.”
وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا الَّذِينَ صَبَرُوا وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا ذُو حَظٍّ عَظِيمٍ (35)
35- Buna (kötülüğü iyilikle defetmeye) ancak sabredenler ka¬vuşturu-lur. Buna ancak (Kur'ân'dan) büyük bir haz alanlar ka¬vuşturulur.
وَإِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ (36)
36- Eğer şeytandan olan bir kötülük seni kışkır¬tacak/dürtecek olursa hemen Allah'a sığın. Şüphesiz O, her şeyi işiten, her şeyi bilendir.” (Fussılet süresi ayet 35-36)
Af etmek dünyanın en zor işlerindendir.
Bu zor işler esnasında şeytanınız da sizinle beraber ve sizi kışkırt¬mak için her şeyi yapıyor.
"Eğer şeytan seni kışkırtacak olursa, seni dürtükleyecek olursa o zaman Allah'a sığın."
Haksız bir ortamda gazaba gelecek olursa, hasmınız sizin üzerinize söz oklarını attığı bir dönemde şeytan da size der ki; "sen de ona toplarını at, sen insan değil misin? Sen ondan daha güçlüsün, sen onun işini bitirebilirsin."
İşte tam o esnada Allah'a sığınılacaktır. Allah'a sığınılırsa Allah her şeyi işiten, her şeyi bilendir. Çıkış yolunu Allah bize gösterecektir. Ayet-i Kerime de Rabbim; "bizim yolumuzda cihad edenlere yollarımızı gösteririz" diyor. (Ankebut süresi ayet 69)
Ayette geçen "Sabredenler" kelimesi yanlış anlaşılmaktadır.
Sabretmek; "Ahlaksızlar, dinsizler, imansızlar Dinimize karşı her türlü saldırıyı yaptıkları dönemde evlerin içerisine çekilip, kapıları ve pencereleri ka¬patıp içeriden "Ya sabır" diye tesbih çekmek" değildir.
O tür bir davranış kabir hayatını dünyada yaşamaktır.
Rabbim bize göstermiş: "Sen emrolunduğunu bütün gücünle yerine getir." (Hıcr süresi ayet 94)
Bir neslin imanı çalınmak istenirken; siz bağırıp çağıranlara aldırma¬yacaksınız, ama her şeyinizle onlara ulaşmaya çalışacaksınız.
Af konusunda Fatih Sultan Mehmed’in gazabını üzerine çeken Vezir Ahmet Paşa, afvı için yazdığı kasidesinde:
27. Kul hatâ kılsa nola afv-i şehenşâh kanı
Tutalım iki elim kanda imiş kanı kerem
Senin bir kulun hatâ işlediyse ne olur, şahlar şahının affı nerede? Farz edelim iki elim kana bulaşmış bağışlama nerede?
28. Umarım cürmümü gark etmeğe rahmet suyuna
Mevc-i ihsânın ile cûş ede ummân-ı kerem
Umarım soyluluk okyanusu bağışlama dalgan ile coşsun, suçumu rahmet suyuna batırsın.
29. Bir kara toprağım ihyâ-yi memât etmek için
Yağsa cûdun bulutundan nola nisân-ı kerem
Ben bir kara toprağım, ölüyü canlandırmak için cömertlik bulutundan cömertliğin yağmuru yağsa ne olur?
30. Nice k’iklim-i mürüvvette geçe hükm-i vefâ
Nice k’eyvân-ı atâda dura divân-ı kerem
İyilikseverlik ülkesinde vefa hükmü geçtikçe, bağışlama sarayında lutuf divanı durdukça;
31. Nice k’insân ola âlemde âbidü’l-ihsân
Nice kim ola cihân tâbi-i fermân-ı kerem
İnsanlar âleminde bağışlamanın kulları oldukça ve cihan da lutuf fermanına bağlı bulundukça;
32. Dest-i ihsânın ile yapıla bünyâd-ı sehâ
Pâye-i kadrin ile yücele eyvân-ı kerem
23
Cömertliğin temeli, iyiliğinin eliyle atılsın; lutuf sarayı da itibar ve onurunun derecesiyle yücelsin.
33. Nice kim Ka’be müsâfirlerini lûtf-ı ilah
Rahmeti hânına her sâl ede mihmân-ı kerem
Allah’ın lûtfu, Ka’be misafirlerini acıma sofrana nasıl her yıl cömertlik misafiri ederse” der ve af olunur.
(Şiir, Mehmet IRKILATA’nın YÜKSEK LİSANS TEZİ’nden)
Yorumlar
Kalan Karakter: