Karaman’da İsmetpaşa Caddesi güzergahında yer alan en dikkat çekici, şirin ve işlevsel park, bence Cumhuriyet ve Türkçe parklarının 200 metre kadar uzağındaki Cambaz Gazi’dir.
Cambaz Gazi de neredeymiş, diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Haklısınız.
Cambaz Gazi, binlerce kişinin her gün, bir kaç kez önünden geçtiği bir yerdir. Çoğu kişi türbeyi görür, türbeden haberdardır. Ancak bu türbenin Cambaz Kadı Abdurrahman Efendi’ye ait olduğunu bilen azdır.
Bu türbenin sahibinin, günümüze geride bir taşı bile kalmayan bir okulun arazisi üzerinde yer alan parkın adıdır, Cambaz Gazi. Karaman’ın yakıştırdığı biçimiyle Kütüklü Park.
Burası Karaman’a gittiğimde uğradığım, çay içtiğim yerlerden biridir.
Kütüklü Park olarak adlandırılması boşuna değil. Parkta devasa bir kütük bulunmaktadır. Bu kütük, Toroslarda bir yangından kurtarılan ve Orman İdaresince Gökçe Çamlığında koruma altına alınan 800 yaşındaki bir çam ağacından arta kalan gövdedir.
Anadolu’nun Tanığı
Kütük bir çok mana içeren bir kelimedir. İlk akla gelen anlamı, kalın ağaç gövdesidir.
Resmî kayıt defteri, ana defter, asma fidanı, bir arada işlenen ve birbirleriyle ilgili olan kayıtların tümüne de kütük denir.
Kütüğün bir başka anlamı ise, görgüsüz ve kaba kimse demektir.
Anadolu’nun sekiz asırlık geçmişinin tanığı olan bir çam türünden bize miras kalan bu gövde, parkın isim babası olmuş.
Antik Yunan, Roma ve Rönesans başta olmak üzere bir çok uygarlığın görkemini yansıtan yüzlerce heykeli görmüş ve onları hayranlıkla seyretmiş biri olarak diyebilirim ki; bizim kütük, biçimi ve güzelliği ile gördüğüm heykellerden daha estetik, daha muazzamdır.
Bir heykeltıraşın elinden çıkma değildir. Belki 20 heykeltıraşın sanatını icra ettiği sürede bu forma kavuşmuştur.
Torosların taşı, toprağı beşik olmuş, yağmur, kar, rüzgar, güneş elele verip büyütmüş bir güzel ağacın mis kokulu gövdesiyle, insan elinden çıkma bir yontu yarışabilir mi?
Kütük adını verdiğimiz bu sanat eserinin bilmem farkında mıyız?
Kamil Uğurlu beyefendiden, bu kütüğün Karaman’a getirilişi ve mekan seçimi kararının öyküsünü dinlemek isterim. Çok hoş bir öykü dinleyeceğime ve Karaman’ın hafızasına emanet bırakacağımıza eminim.
Sevgili okur!
Buradan geçerken bir kaç dakikanı ayırmanı rica ederim. Önce kütüğü seyret. 800 yıllık bir güzelliğin bize kalan parçasının karşısında olduğunun idrakiyle...
Anadolu’nun tarihi dönümlerinden seçilmiş cümlelerinin yer aldığı şu tabelayı, lütfen sonuna kadar oku:
“800 Yaşında Bu Yayla Çamı Ağacı şu olaylara tanıklık etti:
. Karamanoğlu Mehmet Bey’i gördü.
. Dil fermanına şahitlik etti.
. İbrahim Bey’in imaretine dallarını odun olarak bezetti.
. Hz. Yunus Emre’yi gördü. Yaprakları onun ilahileriyle dalgalandılar.
. Hz. Mevlana ve ailesini Karaman’da ilk karşılayandı.
. Sonra Konya’ya hicretlerine şahit oldu.
. Devleti Ali Osmani’nin kuruluşuna yetişti.
. İstanbul’un fethini, fetih günü ilk o duydu.
. Preveze zaferini, İnebolu bozgununu yaşadı.
. Piri Reis sefere çıkarken anası ile bunun altında vedalaştı.
. M. Kemal Atatürk’ün dedeleri Taşkale’den (Kızıllar) Kocacık’a göç ederken onları uğurlayan Karamanlı bu ağaçtı.
. Kazım Karabekir Paşa’nın “Hep düşümde görüyorum” dediği ulu ağaç buydu.
. Çanakkale Savaşlarına giden Karamanlıları altında serinletip uğurladı.
. Lozan ve Sevr hadiselerini ona rüzgarlar taşıdı.
. Kurtuluş Savaşımızı yaşadı, Cumhuriyetimizi gördü.
. Ve milletin bu kutlu yolda sağlıklı ve hızla yürüdüğünü görüp huzur içinde gövdesini bize bağışladı.”
Bu cümlelere istediğiniz olayları ilave etmenizde sakınca yoktur. Kanımca daha iyi olur.
Ey okur!
Sonra Cambaz Kadı Abdurrahman Efendi’nin türbesine yaklaş, bir Fatiha oku.
Vaktin varsa bulduğun bir kürsüye (tabureye) otur, bir çay içimi dinlen. Karaman’da en iyi çay demlenen yer Kütüklü Park’tır, bana güven.
Erkek Egemenliği
Burada bir merakımı dile getirmek istiyorum. Başta simit sarayları ve kafeler olmak üzere Karaman’daki mekanların müşterileri arasında kadın, erkek dağılımı birbirine yakın. Bu, benim gözlemim.
Kütüklü Park erkek hakimiyetinde. Parkın her iki köşesinde, karşı kaldırımda yüzlerce kızımızı bekler halde görüyorum. Bu insanlar burada oturmaktan acaba niye ürker? Kütük kelimesi mi itici geliyor? Sebebi ne ola?
Sahi sizlerin dikkatini çekmedi mi?
Mehmet Bey Parkı da aynı konumda. Burası da erkek egemenliğinde.
Cambaz Kadı Abdurrahman Efendi Yeni Minare Camisi’ni yaptırmış.
Kütüklü Park’ın bulunduğu alanda, adını taşıyan 1531 yılında yapılmış okul binası 1936 yılında yıktırılmış. Yerine Halkevi binası yapılmış. Halkevi kapandıktan sonra bina 1958’de Kız Sanat Enstitüsü’ne tahsis edilmiş. Akşam Sanat Okulu olarak da kullanılmış.
Ben, 1964 yılında yıktırılan bu binayı hatırlarım.
Kitaplarla Tanıştığım Mekan
Kütük ve park yokken bu alan bir vakitler benim en sık uğradığım yerdi. Karaman’ın ilk Çocuk Kütüphanesi buradaydı.
1966, 1967 ve 1968 yılları kütüphaneyi keşfettiğim yıllardır. Kayserilioğlu Çocuk Kütüphanesi; İlkokul grup çalışmaları (küme derdik) için ilk kez geldiğim bu sıcacık yerde kitapların tuzağına düştüm. Galiba 2.5 lira vermiş, üye olmuştum. Okumadığım masal kitabı kalmamıştı.
Kütüphaneyi, benim gibi okumayı seven çocuklar için cazibe merkezi haline getiren bir kadın personel vardı. Sevecen, çok güzel bir kadındı. Adını hatırlamıyorum.
Ne zaman kütüphane ile ilgili bir konu geçse, kütüphane sözcüğünü duysam, o güzel insan ve kitaplarla dolu o kocaman masanın etrafında oturan çocukluğum aklıma gelir. Hayatta ise sağlık ve huzur dilerim. Vefat etmişse Allah rahmet eylesin.
Kütüphaneye ilk kez adım atan çocukları sahiplenen, onların dilinden anlayan, ödevlerine yardımcı olan, kaynak kitap öneren, işini çok seven, kış günlerinde ısınmak için kütüphaneyi keşfeden çocuklara da şefkat gösterip önlerine kitaplar bırakan bir başka kütüphaneci var mıdır?
İsmail Genç’i hatırlıyorum. Bende hakkı olan o kişinin adını ise ne yazık ki unutmuşum.
İlkokul 4. ve 5. sınıfta okuduğum dönemde, hafta sonlarında, sömestr ve yaz tatillerinde Kayserilioğlu Çocuk Kütüphanesi benim cennetimdi.
Masallarla başladığım okuma serüvenim, çocuk klasiklerine uzandı. Jules Verne’den Ömer Seyfettin’e kadar bir çok yazarı burada tanıdım. Abdullah Ziya Kozanoğlu ile tanıştığım tarihi roman okuma tutkum, Türk klasiklerini tanıdığım döneme kadar devam etti.
En çok ilgimi çeken kitaplar ise atlaslar olurdu. Anatomi atlasını da ilk kez burada görmüş olabilirim. Atlaslara bakmaktan yorulmazdım. Ülkeleri, şehirleri, denizleri, çölleri, dağları, ovaları atlaslardan öğrenip ezberledim. Avustralya kıtası en çok dikkatimi çeken yerdi. Büyüyünce gitmeyi hayal ettiğim yerlerden ilki İrlanda sonra Avustralya idi.
Atlasların içinde kaybolan o çocuk büyüdü, Allah nasip etti, dünyada görmediği çok az ülke kaldı. Kütüphaneye gitmekten ve okumaktan hiç vazgeçmedi.
Ama hiç bir kütüphanede, çocukluğunun o güzel, sevecen ve şefkatli kütüphanecisine bir daha rastlamadı.
Kütüklü Parkı nasıl sevmem? Karaman’a gidip çocukluğumun o güzel günlerini ve kitap kokusunu bulabileceğim ilk yer Kütüklü Park’tır.
Bir ricam da belediye ilgililerinden:
Ne olur, biraz temizlik ve bakımı ihmal etmeyin. Elbette her ikisini de yapıyorsunuz. Ama ben biraz daha titizlik gösterilsin istiyorum.
Bir de parktaki tribün benzeri banklar yerine daha farklı, rahat, estetik oturma grupları konulamaz mı? Yer yokluğundan bankların ikinci katında oturanları görünce, tünek aklıma geldi. Kütüklü Park’ta tünemek keyifli olmasa gerek.
Bir de öneride bulunmak isterim. Ağacın kitabesi için ülke genelinde bir yarışma açılabilir.
Yüzlerce yazarın katılacağı bir yarışma ile, seçkin bir seçici kurulun oylamasıyla belirlenecek bir metin Toroslardan yadigar kütüğe daha çok yakışacaktır.
Tabelada “Yayla Çamı” ifadesi kullanılmış. Kütüğün menşeinin çam ise çamın hangi türü olduğunun tespiti yaptırılmalıdır. Kütük, anıt olarak dikilmeye değer bulunmuşsa, cins isim yerine özel isme layıktır.
Kütük, Karaman’ın en güzel sanatsal objesidir, sahip çıkalım.