Karaman Belediyesi Kültür Yayınları serisinden çıkan ve üç ciltten oluşan Karaman Kitabı, Karaman’dan Ankara’ya getirdiğim en değerli hediye oldu.
İlk teşekkürü, işi ehline, uzmanına bırakmayı bilen Karaman Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan hak ediyor.
Teşekkür ve övgüler ise, editörler Doç. Dr. İdris Nebi Uysal, Dr. Öğretim Üyesi Mert Öksüz ve Prof. Dr. Mehmet Mercan’a. Özenli, zengin içerikli, konu başlıkları titizlikle seçilmiş kitaplara verdikleri emekleri için.
Pek çok kişi akademik camiayı küçümser tavır içinde olsa da, kaliteli ve güzel eserlerin büyük bölümü akademisyenlerin emeğinin ürünüdür.
Akademik bakış, yöntem ve üslup bir başka oluyor. Keşke akademisyenler biraz daha fazla okul dışı (kendi uzmanlık alanları öncelikli) işlere emek verebilseler.
Ahmet Talat Duru’yu Anmak 3 (Bende Kalanlar) başlıklı yazımda, şu ifadelere yer vermişim:
“Orta okul ve liseyi (Karaman İmam Hatip ve Karaman Ticaret Lisesi) okul olma vasfından uzak, bahçesiz binalarda okumuş biri olarak, yerleşimi ve mimarisi güzel, bakımlı ve heybetli yapılara sahip okullara imrenerek bakarım.
KMÜ’ye de öyle baktım. Akademik kadrosu ve başarısı da umarım binalar kadar imrenilecek niteliktedir, dedim.”
Karaman Kitabı ile tanıdığım hocalarıma bakarak, KMÜ öğrencilerine, buradan sesleniyorum:
“Gençler, şanslısınız. Süper hocalarınız varmış.”
Mert Öksüz
Kitaplara, içeriğine katkı sunan, emek veren hocalarımı maalesef tanımıyorum. Kitaplara bakarak tanıyacağım.
Eser, sahibine benzer. Mimar Sinan’ı Selimiye’den, Süleymaniye’den tanımıyor muyuz?
İlk tanıdığım kişi Mert Öksüz oldu.
Sayın Öksüz, çok özenli biri olmalı. Kalemini beğendim. Uzmanlığına not vermek haddim değil. Ama kitaba damgasını vuran kişi olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Sayın Öksüz, besteleri olmasa şiirlerini hatırlamayacağımız büyük şairimizle yaptığı röportajla Türk Edebiyatı’na müthiş bir miras bırakmıştır.
Mert Öksüz, Bekir Sıtkı Erdoğan ile son röportajı yapan kişidir. Soru seçimine dikkat edilirse, Sayın Öksüz’ün Bekir Sıtkı Erdoğan’ı ve şiirini çok iyi bildiğini fark edersiniz.
Sayın Öksüz’ün, Bekir Sıtkı Erdoğan’ın bestelenmiş, TRT repertuvarına alınmış, seslendirilmiş veya seslendirilmemiş ne kadar eseri varsa hepsini toplayacağını, “Karaman ve Müzik” çalışmasını en kısa sürede hazırlayacağını düşündüm.
Ne güzel olur. Bestekarları, seslendiren sanatçıları ve güftelerin oluş öyküleriyle ‘altın eser’ olur.
Karaman ve Edebiyat
Karaman ve Dil, Karaman ve Edebiyat, Karaman ve Tarih’ten oluşan Karaman Kitabı, kapak tasarımı, mizanpajı ve kağıt kalitesi ile dikkati çekiyor.
İlk bakışta, Türk Dili ve Hece dergilerinin özel sayılarına benziyor. Kaliteli yayınları görsel taklit, içeriğe yansıyorsa sorun yok.
Karaman Kitabı’na İkinci Cilt Karaman ve Edebiyat’la başladım. Çünkü, Bekir Sıtkı Erdoğan çok sevdiğim şairlerdendir.
Ölüm haberini aldığım 24 Ağustos 2014 tarihinde, şimdi kullanamadığım “ @ahmettek99” twitter hesabımdan ilk paylaşımım şöyle olmuş:
“Kıymetini bilemedik, derin şairdi. Bu dizeler onun;
Çekince ipini mesafelerin;
Ayak uçlarıma yığıldı sonsuz...”
İkinci paylaşımımda ise, “Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı, dizeleri onundu. Allah rahmet eylesin” yazmışım.
Karaman ve Edebiyat’ta, kısa bir süre mesai arkadaşım olan, en son Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı yaptığında, dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın davetinde görüştüğüm gönüldaşım Prof. Dr. Turan Karataş’ın adı yer alıyordu.
Yine Karaman ve Edebiyat’ta, yıllar sonra adını gördüğüm, Cumhuriyet İlkokulu’ndan sıra arkadaşım Erol Göksu’nun Hasret romanının incelenmesi vardı.
Küçük hacimli kitabın içeriği çok zengin. Bekir Sıtkı Erdoğan’ın şiirlerinden örnekler var. Benim, bir gazeteci olarak üzerinde duracağım bölüm, Mert Öksüz’ün “Bekir Sıtkı Erdoğan’ın Son Röportajı” başlıklı yazısı olacak.
Mert Öksüz, şairle 27 Ocak 2013’de İstanbul Erenköy’deki evinde görüşmüş.
Görüşmede, şairin çocukluğu, öğretmenliği, şiir yolculuğu, yeni çalışmaları ve anılarını dinlemiş.
Sayın Öksüz’ün ifadesiyle şair, kendisinden, yaptıkları ve tasarılarının ‘değeri’nden çokça söz etmiş.
Mert Öksüz’ün, Sayın Erdoğan için kullandığı şu cümlenin naifliğine bakar mısınız:
“Edebiyat tarihine attığı çentiği göstermek istedi.”
Bekir Sıtkı Erdoğan, geride çentik değil, bir büyük dekor bırakıp gitti.
Bir Kuşağın Okuma Serüveni
Bekir Sıtkı Erdoğan’ın Kuleli Askeri Lisesi’ne giriş öyküsünü okurken burnumun direği sızladı. Göz yaşlarıma hakim olamadım. Benim anlatmamla olmaz, okumanız lazım. Hele bir Karamanlı edayla söylediği “Yav ne güzel arkadaşlık bu” cümlesi var ki, kendini tutabilene aşk olsun.
Doç. Dr Abdullah Harmancı’nın Mehmet Çınarlı yazısında, dönemin güç koşulları ile karşılaşıyorsunuz. Bir kuşağın okuma serüveni bile bu ülkenin mayasının ve temelinin sağlamlığını gösterir.
Çınarlı ve Erdoğan’ın okul anılarını okurken Oğuz Atay’ın İTÜ İnşaat Fakülte’sinden hocası olan Prof. Dr. Mustafa İnan’ın yaşam öyküsünü anlattığı Bir Bilim Adamının Romanı’nı hatırladım.
Anadolu’nun üç, dört kuşak öncesinin tarihi, yoksunluğa ve yoksulluğa rağmen azimli insanların mücadelesinden ibarettir.
Seyyar postacı bir babanın oğlu olan Mustafa İnan, yurtdışında doktora eğitimi yapan ilk Türk bilim insanıdır. İzmit’ten geçerken adını taşıyan viyadüğü görmüşsünüzdür.
Dünya küçük. Üniversite yıllarımda okuduğum bu kitabın kahramanı Prof. Dr. Mustafa İnan’ın gelini ile İspanya’da tanıştım.
“Mustafa İnan’ın geliniyim, kendilerini duydunuz mu, tanır mısınız”, diye mahcup sordu.
Bu hikaye inşaallah başka güne, başka yazının konusu.
Rahmetli Çınarlı, Zaman Perdesi şiirinde, “Bunca hatıraya bir değer biçen yok” diyor.
Var Sayın Çınarlı. Hatıralara değer biçemeyiz ama onlara değer veren hocalarımız var. Hocalarımızın yazdıklarını okumaya gayret eden insanlar var.
Sayın Çınarlı, Karaman Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nin kıymetli hocaları çok güzel bir çalışma yapmış. Görseydiniz, takdirlerinizi belirtir, onlarla gurur duyardınız.
Karamanlı İsteyemez
Daha Mert Öksüz’ün “İbibikler Öter Ötmez Ordayım: Bekir Sıtkı Erdoğan Şiiri ve Özlem” başlıklı incelemesini paylaşacaktım.
Biliyorum, Karamanlının okuyanı, istemeyi sevmez.
İstemeseydim, böylesine emek verilmiş kitaplara sahip olmayacaktım, bu yazı da yazılmayacaktı.
Kitaplardan paylaşmak istediğim çok konu var. İnşaallah, Mehmet Çınarlı’ya da sıra gelir.
Emeği geçenleri tebrik ederim. Merhum Mehmet Çınarlı, Bekir Sıtkı Erdoğan ve Ahmet Talat Duru’ya Allah’dan rahmet dilerim.
Not 1 - Sayın İdris Nebi Uysal’ın önsözde işaret ettiği Karaman Ansiklopedisi’ni sabırsızca bekleyeceğim. KMÜ’nün Karaman’a en güzel hediyesi olur.
Not 2 - Kitapların arka kapak yazısında, üçüncü paragrafın son cümlesinde bir nazar boncuğu (madden) unutulmuş. İkinci baskıda gözden kaçmaması için şimdiden hatırlatmak istedim.
Not 3 - Bekir Sıtkı Erdoğan’ın 1963 yılında bestelenen Kara Gözlüm Efkarlanma Gül Gayrı ve 1977’de yazdığı Gurbetten Gelmişim Yorgunum Hancı şarkılarını dinleyin. Ve gençlere önerim: Sayın Erdoğan’ın Marya adlı bir şiiri var. Bulup okuyun. Bayılacaksınız.