Herkes biliyor ama sır.
Ona nasıl bir şey diyorsunuz değil mi?
Sır ise, herkes nasıl biliyor.
Herkes biliyorsa nasıl sır oluyor.
İşte bütün mesele de bu ya.
Meşhur kalıp sözdür.
"Burası Türkiye" diye.
Burada olur.
Burada olmaz diye bir şey yoktur.
Yani burada olmaz, OLMAZ.
Nasıl mı oluyor peki.
Şöyle oluyor.
Önce her Allah'ın kulundan, bol bol nasihat duyuyorsunuz.
Dürüstlük üstüne tabii ki.
Sonra inanmaya başlıyorsunuz.
Burada en küçük bir haksızlık olmaz diye.
Birde yüzde doksan dokuz buçuğumuzun(%99.5) Müslüman olduğunu düşününce mesele hal yoluna giriyor zaten.
Sanıyorsunuz.
Sonra atasözlerimiz devreye giriyor.
Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolun şaşırır.
Bu ne şimdi?
Hah işte bu HERKESİN BİLDİĞİ sırlardan ilki.
Doğrumu peki?
Seninki de laf mı şimdi.
Doğru olmasa atalarımız söyler mi hiç.
Hem şu kadar Müslüman hem de bu.
Aklın yatmadı değil mi?
Yatar yatar acele etme.
Hem de öyle bir yatar ki.
Köyün alt ucunda bir yalan söylersin, üst tarafa çıkınca sen de inanırsın.
Hatta doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar diyen de biziz.
Yine aynı biz,
Yalan söylemenin günah olduğunu anlatmaya çalışırız.
Yani bile bile lâdes.
Peki, bu ne zamandan beri böyle.
Zamanı falan yok, benim aklım erdi ereli böyle.
Hatta ülkenin kuruluşundan beri böyle diyebiliriz.
Yine mi yakın oldu.
İnsanlık tarihi ile yaşıt diyelim kurtulalım.
Şimdi oldu herhalde.
Seksenlerdeydi.
Resmi dairede işim var.
Olmaz diye gittim bile bile.
Bir Allah'ın kuluna zararı yok.
Kendi avlumun içinde bir iş.
Memur bana bir dürüstlük konferansı çektiki.
Bende doğru dedim.
Merdivenlerden iniyorum.
Arkamdan aynı memurda iniyor.
Karaman’ın kodamanlarından biri de yukarı çıkıyor.
Daha doğrusu çıkmaya çalışıyor.
Yüz küsür kilolarda.
Bizim nasihatçi memur hemen atıldı.
Abi hayırdır.
Hizmet neydi?
Telefon etseydin de gelseydim.
Gibi gibi yıkama yağlama.
Dedim ki içimden.
Ulan kitapsız para, sen yok musun sen.
Sen adama ayıya dayı dedirtirsin.
Necip Fazıla birisi demiş ki;
Bir kitap yazıp meşhur olacağım.
Üstat demiş ki;
Bak oğlum önce bir şekilde meşhur ol.
Ondan sonra ne yazarsan yaz yer bu millet.
Kısa zamanda ülke çapında zengin olan bir karı-koca vardı.
Kırk sene hapislikle yargılandılar.
Sekiz ayda çıkmadılar mı?
Bu işler dediğim gibi, asırlardır böyle.
Düzelir mi peki?
İnsan olmazsa, biz Türkler olmazsak, yine biz Müslümanlar olmazsak belki.
Japonya'da yok diye biliyorum ben.
Japonya'da tusunamide evi sel aldı.
Ev bir bütün halinde metrelerce suda yıkılmadan gitti.
Demek ki dürüst olmak için Müslüman olmak şart değil.
Açın ülkenin kapılarını, kaç kişi İslâm ülkesine gidecek görelim.
Elli sene önce bu kadar değildik.
Allah'ım atayı evladına, evladı atasına muhtaç etmesin.
Kasım sonu yaklaştı damla rahmet düşmedi.
O'na rağmen kimse oralı değil gibi.
Herkesin bildiği sırdan girdik söz buraya geldi.
Sekiz yüz TL ye kıyma satılan bir ülkede, 370 TL ye sucuk satılıyorsa her şeyin bittiği yerdeyiz demektir.
Kalın sağlıcakla.
Yorumlar
Kalan Karakter: