Bu ruh soran, sorgulayan, olaylara eleştirel bakabilen insanlarda baskın oluyor. Kusursuzluğu seven insanlar da buna dahil. Bu kötü bir şey değil. Aksine iyi bir hal. Eksik olanı, yanlış olanı görme; iyiyi, doğruyu, daha güzeli arama sorumluluk duygusu yüksek insanlara has bir durum. Bu hayatın akışı içinde olumlu gelişmeleri artıran, hızlandıran bir etki yaratıyor.
Yerli yersiz, her şeye muhalefet etmek değil elbette kast ettiğim. “Ben yaptım oldu, ben ne istersem o olur” diyen muktedirlere karşı bir duruş sergilemekten bahsediyorum. “Hayır, o yanlış, onu da öyle yapamazsın” diyebilmek cesur ve harbi insanlara özgü bir tavırdır. İşte bu sebeple muhalif ruh olumsuz, yıkıcı değil; aksine yapıcı, üretici bir ruhtur. Ülke için, toplum için gerekli bir ruhtur o.
Yapılan her şeyi kayıtsız şartsız reddetmek nasıl kabul edilemez bir yanlışsa, yapılanları aynı şekilde kabul etmek de insan doğasına uygun bir tavır değildir. İnsan düşündüğü sürece insandır. Kutsal kitabımızda defalarca “hâlâ düşünmeyecek misiniz? Niçin düşünmüyorsunuz? Neden akletmiyorsunuz?” şeklindeki uyarılar boşuna değildir. Fakat ne acıdır ki, bugün bu uyarılara kulak tıkayanlar da İslam toplumlarıdır.
Muhalif ruhlu insanlar yağcılığı, yalakalığı sevmezler, kimseye yaranmayı düşünmezler. Muktedirlerin yanına sokulmak onların sevmediği davranışlardandır.
Toplum hayatında gerçekler çoğu defa onların ısrarlı sorgulamaları sayesinde ortaya çıkar. Böylelikle onlar yaptırım makamında olmamalarına rağmen, yaptırım gücüne sahip olabilirler.
Muhalif, bir görüşe, bir eyleme, bir tutuma ya da kabule karşı olandır. Aynı zamanda muhalif, hakim bir doktrine, politika veya kuruma aktif olarak meydan okuyan kişi olarak da tanımlanmaktadır. Bu kavram dini bakımdan 18. yüzyılda ortaya çıkmıştır.1940'lardan sonra ise siyaset sahasında kullanılmaya başlanmıştır.
Muhalif ruhtan rahatsız olanlar onu tekere taş koyan, statükoyu sorgulayan, sarsan bir anlayış olarak görmektedirler. Bu hepten yanlış da sayılmaz. Statükonun devamının önündeki en büyük engellerden biri bu ruhu taşıyan insanlardır. O yüzden, otorite ve güce sahip olanlar o ruhu bastırmak için ellerindeki bütün aygıtları kullanmaktadırlar. Haksız soruşturmaların, kovuşturmaların, gözaltına alma ve tutuklamaların ardı arkası kesilmemesinin sebebi de budur. Muhalifleri susturmak, muhalif ruhu söndürmek için başta devlet aygıtının gücü olmak üzere her türlü baskı gücünü kullanmaktan geri durulmamaktadır. Baskılara dayanmak, karşı koymak her babayiğidin harcı değildir. Bunun için yürek gerekir, cesaret gerekir.
Selam olsun muhalif ruhlu insanlara.
Bir toplumda muhalif, güç odaklarına karşıt onurlu ve cesur insanlar olmasa toplum dinamikliğini yitirir. Üzerine ölü toprağı dökülmüş gibi olur. Körü körüne biat edenlerin değil düşünen, sorgulayan yurttaşlarımızın çoğalması dileğiyle kalemine sağlık...
Tebrikler abi.